1. Alt 07-05-2008, 21:32 #1
    el_feta Mesajlar: 1.168
    Sözü hiç evirip çevirmeden söylemeliyim ki, Türkiye’de tarih spekülatörleri var. Özellikle yakın tarihe ilişkin farklı görüşler bu çerçevede yaygara malzemesi yapılıyor. Bu da yakın tarihin analitik tahlilinin yapılmasını engelliyor. Dolayısıyla her şey bir korku kuşağının içinde kalıyor.
    Buna rağmen bugünkü yazımı, vaktiyle şapka yüzünden asılan İskilipli Atıf Hoca konusuna tahsis edeceğim. Çünkü 04 Şubat tarihi Atıf Hoca’nın idam yıldönümüydü. Bu konu önemlidir, zira yakın tarihe ilişkin korku kuşağının en koyu tonunda kaybolmuş konulardan biridir. Bugüne kadar da sadece spekülatif amaçların malzemesi olarak kullanılmıştır.
    Bilindiği gibi, Atatürk 24 Ağustos 1925 tarihinde Kastamonu’ya elinde Panama şapkasıyla gitmiş, Kastamonululara hitaben yaptığı konuşmada, “…Uygar ve milletlerarası kıyafet, bizim için, çok cevherli milletimiz için lâyık bir kıyafettir” demişti, “onu giyeceğiz. Ayakta iskarpin veya fotin, bacakta pantolon, yelek, gömlek, kravat, yakalık, ceket ve tabiatıyla bunları tamamlamak üzere başta siper-i şemsli serpuş. Bu serpuşun adına şapka denir. Redingot gibi, bonjur gibi, smokin gibi, frak gibi, işte şapkamız!.. İsterseniz bildireyim ki, bu kadar yüksek ve önemli bir sonuca varmak için, gerekirse bazı kurbanlar da verelim…” (K. Z. Gençosman, Atatürk Ansiklopedisi, İstanbul 1981, X, 67)
    Anlaşılacağı gibi, bu iş, “kurban” vermeyi göze aldıracak kadar önemliydi. İskilipli Atıf Hoca da maalesef “kurbanlar”dan biri olacaktı.
    İskilip’in Tophane Köyü’nde dünyaya geldiği için “İskilipli” ünvanını kullanan Atıf Hoca, sıradan bir “molla” değil, İstanbul gibi bir ilim merkezinde medrese eğitimini tamamladıktan sonra Daru’l-fünununa (üniversite) girip İlahiyat Fakültesi’nden mezun olmuş bir aydındı. Zaten “sıradan” olsaydı, olabilseydi kimse ona ilişmeyecek, ömrünü sehpada yitirmeyecek, başı yastıkta bitirecekti.
    Fakat “önder” kimliği peşini bırakmadı. 31 Mart Olayı’nda (13 Nisan 1909) Sinop’a sürüldü. Oradan Sungurlu’ya sevk edildi. Nihayet “bir yanlışlık” olduğu söylenerek serbest bırakıldı.
    İzmir’in işgaline ilk tepkiyi gösterenler arasındaydı. Kurduğu “İslâm Teal-i Cemiyeti” vasıtasıyla Anadolu’nun toparlanmasına yardımcı oldu. İrşatlarıyla Anadolu’nun yüreğini diri tutmaya çalıştı.
    Nihayet Cumhuriyetin ilanı ve “Şapka İktisası Hakkında Kanun”un TBMM’nde kabulü…
    Atatürk’ün Kastamonu gezisinde söylediklerinden ilham alan Bakanlar Kurulu, 2413 numaralı kararname ile devlet memurlarına şapka giyme mecburiyeti getirdi (02 Eylül 1925). Ardından Konya Milletvekili Refik Bey ve arkadaşları 15 Kasım 1925 tarihinde şapka dışında başlık giyilemeyeceğine ilişkin kanun teklifini TBMM’ye verdiler. Bursa Milletvekili Nureddin Paşa, tasarının Teşkilatı Esasiye Kanunu’na (anayasa) aykırı olduğunu ileri sürdüyse de dikkate alınmadı ve 671 sayılı “Şapka İktisası Hakkında Kanun” 25 Kasım 1925’te kabul edildi. 28.11.1925 günü 230 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
    Şapka Kanunu, başta Erzurum olmak üzere Rize, Sivas, Maraş, Giresun, Kırşehir, Kayseri, Tokat, Amasya, Trabzon ve Gümüşhane’de protestolarla karşılanmıştı. Çoğu dini duyarlılıktan gelen ve kendiliğinden gelişen muhalefet, öteden beri yönetimin “makbul” saymadığı etkin bazı kişilerin kışkırtmasına bağlandı. Onlardan pek çoğu İstiklal Mahkemeleri’nde yargılandı, bazıları ağır hapis cezalarına, bazıları ise idam cezasına çarptırıldı.
    Direnişin en şiddetli olduğu yer ise Trabzon’un hocalarıyla meşhur ilçesi Of’tu. Of, Hamidiye Kruvazörü tarafından bombalandı. (Bizim uşakların bombardıman altında, “Atma Hamidiye atma, şapka da giyeceğuz, vergi de vereceğuz” diye ağlaştıkları rivayet edilir)
    Bu arada Atıf Hoca da şapka devrimi’nden bir buçuk sene önce yayınladığı “Frenk Mukallitliği ve Şapka” isimli kitabından dolayı tutuklanmıştı. (26 Aralık 1925) Giresun İstiklal Mahkemesi’ne sevk edildi. İstiklal Mahkemeleri’nin astığı astık kestiği kestikti. Daha ziyade muhaliflere gözdağı vermekte kullanılıyor, bu yüzden de cezalar çok acımasız oluyordu. Buna rağmen, Giresun İstiklal Mahkemesi, Atıf Hoca’ya takipsizlik verdi.
    Atıf Hoca İstanbul’a döndü. Ancak 26 Aralık 1925’te arkadaşları ile beraber tekrar tutuklanarak Ankara’ya sevk edildi ve Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmaya başlandı. Bu kez isnat edilen suç, “halkı kanunlara karşı kışkırtmak”tı. Oysa Hoca şapka aleyhine hiçbir gösteriye katılmamıştı.
    Meşhur Kılıç Ali’nin (nam-ı diğer Kel Ali) reislik ettiği Ankara İstiklal Mahkemesi Savcısı, Hoca için 3 yıl hapis cezası istiyordu. Fakat mahkeme iki gün içinde idam cezası verdi.
    Atıf Hoca, ne hikmetse savunma yapmaya gerek görmemişti. Hüküm 4 Şubat 1926 sabahı infaz edildi. Atıf Hoca’nın son sözü, “Mahkeme-i Kübra’da hesaplaşırız” oldu. Allah rahmet eylesin.

    Kaynak : Yavuz Bahadıroğlu 18 Şubat 2004 Vakit

    Konu alptraum tarafından (03-07-2009 Saat 06:19 ) değiştirilmiştir. Sebep: Kaynak belirtilmistir
    alptraum, mina, manas?yok ve 1 diğerleri bunu beğendiler..
  2. Alt 07-05-2008, 22:53 #2
    xyzt Mesajlar: 384
    pardon bu yazının kaynağını belirtir misiniz. size mi ait?

  3. Alt 07-06-2008, 18:29 #3
    el_feta Mesajlar: 1.168
    bir siteden alıntıdır eefndim...daha derli toplu bir sunum oalcağını düşündüğümden böyle yaptım..yazılanların tartışılamsı normaldir..buyrun...? !

  4. Alt 07-06-2008, 19:03 #4
    alptraum Mesajlar: 38.105
    Blog Başlıkları: 28
    Sayin el feta

    Kaynak neden önemlidir cünkü objektif bakis acisi olmadigindan

    Nasil yazarina göre kitap aliyorsak kaynagina göre degerlendirmekte hakkimiz

    Bugun kaynagi olmayan birseyin bilimsel olarak kabul edilmemesi söz konusu heleki yakincag tarih olursa bu....

    Kaynagini bulabilirseniz paylasmanizi isterim

    selametle

  5. Alt 07-06-2008, 20:08 #5
    dionysoz Mesajlar: 103
    şimdi burda ne ispatlanmış oluyor?
    Mustafa Kemal Atatürkün bir diktatör olduğumu,
    hocanın kendini idam ettirecek kadar şapka düşmanı olduğumu,
    devlet dairelerine sarık ve cübbeyle gitmenin daha makbul olduğumu,
    yoksa ''illede şapka giyeceksiniz ulan'' gibi bir yaklaşım tarzıyla Hamidiye zırhlısı tarafından bomba yağmuruna tutulan Of halkının dramımı

    nedir efendiler?nedir?
    nedir bu illede Atatürkü bi yerlerden bişiler türetip bi şekilde yakalayıp karalama çabaları.Atatürkü din anlayışını kavrayamamış Atatürkçü geçinen zavallı beyincikleremi kızalım,yoksa Atatürkü din düşmanı olarak göstermeye çalışan yobazlaramı.

    Oysa Atatürkün dinimize olan bakış açısını kavrayabilmek için yazılmasında bizzat ön ayak olmuş olduğu,basım masraflarını bizzat cebinden karşıladığı bugün hala en büyük Kuran tercümelerinin başında gelen Elmalılı Hamdi hocanın eşsiz eseri Hak Dini Kur'an Dili ne bakmamız bile kafidir.

    zira amaç hurafeden,yobazlıktan,uydurma hadislerden arındırılmış,tam manasıyla,layikiyle en saf haliyle özüyle bilinmesi ve yaşanması gereken bir din anlayışıdır.

    ne mutlu yüce Allahın verdiği eşsiz ve evrensel zihinle hakkaniyet ''muhakeme''yi yapabilene.

    mustafamehmet ve cnbrg bunu beğendiler.
  6. Alt 07-16-2008, 20:38 #6
    el_feta Mesajlar: 1.168
    Herkesin bir safı var benim de öyle...bir taraf olmayan bertaraf olur kanantindeyim...
    atatürk anonim şirketinin değişmez müdavimleri var evet bu memlekette...
    atatürk din edinmiş ATAİSTLER de mevcut...evet...
    atatürkün bir din düşmanı olduğunu bilmeyenler,genelde islam,kuranı bilmeyenler tağut nedir,tevhid nedir bilmeyenlerdir...beni eleştiren arkadaşa da sormak isterim,hakkaten alıp elinize vahiy bize ne diyor diye kafa çatlattınız mı??
    amacım sizi rencide etmek,yermek falan değil...
    dedim ya benim de bir safım var...said nursi yi bilir misiniz ne diyor atatürk hakkında???
    ben,şeyh said de mi mustafa kemali karalamak isteyenlerden,yapılan devrimlerin ne demek olduğunu pekala bilenler bunlar...
    bu sitede çok defa dile getirdim...alpatrum da delil isteyip duruyor,sanki çok gizli saklı şeylermiş gibi...
    islamın hilafeti,hurafe miydi?? kaldırıldı...alpatrum,çok mu saklı bişe bu...
    ya bir gecede yapılan dil katliamı,bu mudur hurafe ve muasır medeniyet seviyesi...
    ankara da pavyondan kadın getirilip balolara dahil edilişi ni mi bilmiyosunuz...
    o zaman,alınan yasaların italyan ceza hukuku olduğunu ,medeni hukukun isveç mi ne olduğunu daha ilkokulda öğretiyolar..sen üste beni eleştiren!! bunu mu savunuyosun ve sen alpatrum bunun mu delilini istiyosun...
    şimdilerde gavur izmir diye anılan o yerlerin vakti zamanında nasıl mustafa kemal posterlerini yırttığını açın bakın FETHİ OKYAR ın hatırlşaarında..kazım karabekir in de hatırlarını okuyun da,görün mustafa kemal denen adamın cumhuriyeti kaç kişiyle ilan ettiğini(o sırada k.kaarbekir ve bir çok insan meclis de yoktur)..açın lozan ekibinden dr rıza nur un hatıralarını,okuyun sonra gelin...hiç kusura bakmayın,bu böyle...imkanım olsa da size atatürkün metreslerini de ja ja gaborların itiraflarını,fikriye ahnımı falan da gösterebilsem,delillerini...
    adolf hitler e FÜHRER diye kızanlara...ULU ÖNDER in almancası ne peki diye sorasım geliyor... elbet tabi diktatör...
    bunu ben değil,açın o zamanın iç işleri bakanı esad bozkurt un hatırlarını,görün kemalizmin italyan mussolinisi ve alman hitleriyle olan yakın bağını...
    İttihad ve terakki (İT) denen çetenin son halkası olan mustafa kemali tanıyın...mustafa kemalin tek istisnası biraz vatansever oluşu belki,ismet inönü gibi amerikan mandası istemiyo hiç olmazsa...
    kusura bakmayın..yakın tarih falan bilmiyosunuz...kuranın emirlerini,tağuti düzenleri,batı aklı ve felsefesini son 250 yıldır ümmet olarak çektiklerimizi bilmiyosunuz...
    evet...iddialıyım...atatürk denen ve anamın deyişiyle günahım kadar sevmediğim bu adam bir DİKTATÖRdür...
    ismet inönü paralara kendi resmini basınca ne diyor o zamanın meb bakanı hasan ali yücel,devr-i kemal bitti,devr-i ismet zamanı başladı...1923-1950 arası tek parti diktatörlüğü olmuştur bu memlekette...kuranın ahırlarda okutulduğunu bilmezmiş gibi tavır takınmayı da bırakın...
    selam ve dua ile...

    alper, Henna, AsMhA ve 2 diğerleri bunu beğendiler..
  7. Alt 07-16-2008, 21:27 #7
    karababa Mesajlar: 42
    Kardeşim Mustafa kemal ve arkadaşlarının yaptığı devrimler ?

    Evet kazım karabekir paşanın 1970 yılında hürriyet gazetesinde yayınlanan hatıralarını okudum. Ayrıca Bursa ulucami müdavimi olmakla öğrendiğim bir kaç hatırat oldu. Dine yakın paşaların burada gelip sohbetlere katıldığı gibi.
    Mustafa kemal paşa, ismet paşa rauf paşaları buralarda hiç görülmediğinide biliyoruz.
    Ayrıca Askerlik yapan herkes bilirki Samsuna ayak bastıktan sonra padişahın sözünden çıkan subayın sözü ile 3.Ordu komtanı emri altına girmez. GİREMEZ.

    Bunları bilipte Neden susuyoruz. Şeriat ordusundan da Mustafa kemal ve silah arkadaşları gibi dini sevmeyenler olabiliyor. Dersini çıkartmış olmamdan kaynaklanıyor. Şimdilerde sadece samimi olanlar (zeyd ra. gibi) Bu baskılara tahammül ediyor. Ben nacizane laikliğin samimi müminlerin işine gelmesi gerektiği kanatindeyim.
    Müslümanların nefslerini terbiye etmekten Devlet işine vakit ayıramayacağı kanatindeyim.
    Hata yakın tarihde görülmeyen gerçekleri yazanlar var

    Ahmet HULUSİ
    Recep Şükrü APUHAN
    Gibi,,,


    Kuranı Mustafa kemalde biliyordu. Hatip olarak Çok defalar kürsüye çıkmıştır. Şeriat ordusunun komutanı olarak Mutlak sürette orduya yahut askerine Namaz kıldırmak Onun vazifesi idi.
    Bize Şeriat dendiğinde İRANI örnek gösterenlere ithafen bunuda Yazmış olayım.
    Bizim Model ülkemiz OSMANLI imp. dur Nedense herkes unuturuyor nesebimizi!!!!

  8. Alt 07-17-2008, 11:22 #8
    el_feta Mesajlar: 1.168
    musatafa kemal denen adamın,hayatında bir sürü konuşma var,bir ara halifeliğe bile niyetleniyor...bakmayın siz bunun nedeni makyevelist felsefe..amaca giden her yol mubahtır,anlayışı..
    hep derim,ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz..
    yapılanlar ortadadır...
    gayr-i islami bir rejim düzen,yıkılan ümmet...bu zamanın müslümanları ne yazık ki 80 yıl önce yediği kazığın hala daha farkında değil...
    medya,okullar ki eğitim değil öğütüm sistemi, vs. tarih algımızı yumuşatıyor...
    yani abd şuan ırakı işgal etti ya,direnen direndi,asılan asıldı ya...kontrol abd ye geçtiğini düşünün,her türlü eğitimin ekadar,yeni nesiller artık o düzende büyüdüğünden ciddiyeti anlayamıyo olurlar..
    günümüz gençlerinin de durumu böyle...
    yahu koca bir islam hilafeti kaldırılmış bu bile tek başına yeter..
    bu ülke de david in yapmadığını davud yapmıştır...siz 500 yıl sonra tarih kitaplarını düşünsenize...bir adam ve islam halifeliğini kaldırmış..yetmez mi??
    bakın şimdi ümmet ne halde..savaşlara bakın hep islam ülkeleri...yetim kaldık...

    bu yazıyı okuyan herkesten istediğim statüko nun amentusu dışında tarih okumalarıdır..
    bu ülkenin geçmiş dosyaları hala daha açılmıyor...oysa avrupa da 50 sene de açılır,niye açılmıyo dersiniz???
    burada yazdım mı bilmiyorum..latife hanımın hatırlarını açıklayamadılar..vermediler kamuoyuna..ne demişti o zaman türk tarih kurumu başındaki prof.
    eğer bu hatıralar yayınlanırsa ' türk yakın tarihi baştan yazılması lazım...'
    selam ve dua ile...

    Konu el_feta tarafından (07-17-2008 Saat 11:29 ) değiştirilmiştir.
    manas?yok bunu beğendi.
  9. Alt 07-17-2008, 11:29 #9
    ersin-52 Mesajlar: 1
    kardeşim sana katılmıyorum ATATÜRK döneminde TÜRKİYE'DE böyle bir olay ancak vatan hainliği sonucu yaşanabilir.ATATÜRK ise diktatör olsa idi kadınlara seçme seçilme hakkı vermez 2. sınıf insan muamelesi yapardı saygılarımla iyi günler.

    cnbrg ve Serdar50 bunu beğendiler.
  10. Alt 07-17-2008, 11:44 #10
    el_feta Mesajlar: 1.168
    hff...
    bakın,islamın ilah anlayışı ile diğer dinlerin ilah anlayışı farklııdr...
    bizim ilahımız sadece gökyüzünün değil yeryüüznünde ilahıdır...hristiyanlık gibi allahın hakkı allaha sezarın hakkı sezara diyen bir din değil bizimkisi..bizim ilahımız yeryüzüne de karışır yani devlet işlerine de...
    bakın batı felsefesi kartezyendir..yani ayıran bir zihniyet ,islamsa birleştirir..tevhid akidesi üzerine kuruludur...hayatla memat,sanat,ahlak,siyaset,edebiyat hep allaha göredir,allahsız her hesap kişiyi mazallah dinden eder....o yüzden laiklik küfürdür...
    mustafa kemal denen adam batı aklıyla yetişmiş(çok fazla fransız eseri okumuştur),İT çetesi nin devamı olan bu ülkedeki 250 yıllık batı aşkının sonucudur... cemil meriç in deyimiyle ' tecavüzcüsüne aşık olan aptal kız ' misali alternatifsiz bir batı sevdası almış bizi...ve sonuç...bana bu ülkeyi atatürk kurtardı diyenlere diyorum ki,ulan bu ülkeyi ingilizler alsa nolcaktı ki??? ingilizce öğrenmek için bir tarafınızı yırtıyosunuz,kılık-kıyafetiniz onlar gibi,diliniz latin alfabesi,sokakların hali belli,anayasanız batıdan alıntı..daha ne olacaktı ki???
    o yüzden diyorum,david in yapmadığını davud yapmıştır..lozan ant da,bundandır...bu ülkenin başındaki diktatörler,batı ile anlaşmıştır lozan da,girmeyin içeri ,siz gibi olalım...!!!
    ahh imkanım olsa da size atatürk ün sir bilmem neye yazdığı mektubu göstersem...
    mektubu niye yazıyo biliyo musunuz bu ingiliz gavuruna..ben gittikten sonra ülkenin başına sen gel diyor,yoksa korkarım ki yaptığımız devrimler yıkılacak...
    fazla söze ne hacet...

    Konu el_feta tarafından (07-17-2008 Saat 11:50 ) değiştirilmiştir.
    alper, Henna, mina ve 2 diğerleri bunu beğendiler..