Nedense pek bilmezdim, hissiyatın lisanından bihaberdim
Adeta her zaman çocuk gibiydim mesuliyeti hissetmezdim
Ne kadar aklı selimdim, idrakin feyzinden habersizmiydim
Hiç tahkik etmeyi hakkıyla nefeslenmeyide beceremezdim



Demekk ki şartlar zorundan o an korkudan yetişememiştim
Sabahın köründe çıkılırdı yola, bin hüzün ile sabır umut ola
Dikta edilenler adına kıtkanat geçinmek azimetmiş kim sora
Sanki yaşadığım her an zemheriydi, şevki ,süruru bilemedim



Bazen bakmaktan çok usanır, duvar üzerine yatar uyurdum
Gelen geçenden medet umarcasına nazarlarımı savururdum
Elbette çok acıkırdım, lakin ekmeği bulmak için çırpınırdım
Kıyıda köşede ne varsa bulup çıkarırdım yudumluk sanırdım



Ne ölümün hakikatine sadıktım, ne farkında olan bir candım
Bilmediğim o kadar çok mesele vardı ki, hangisine yanaydım
Bazen susarım ve bazen konuşsamda hali fakirliğime yanarım
Yitik bir mal gibi yıllarca afakımın firkatine sancılar bırakırım



Ruhumun bendinde bir eziklik var, sessiz çığlıklarım öyle akar
Bir duyan olsa, eşkalim nasıl bir hüccete ihtiyacı duyarsa bakar
Sineme dinmeyen bir kar yağar, hazan her zaman içimdedir yar
Ne ağlayanım var, ne derdi gamıma deva olacak o aşk bini anlar



Mustafa CİLASUN