Neden bu kadar bizarım, nefesin ramına hasret bir adamım
Niçin bu kadar kaybolan bir yolun, sarhoş anında sayılanım
Vefayı hasretle arayan ve sadakati ulviyet sanan bir sanığım
Neden bu hal üzre yalnızlaşan, mahzunluk yaşayan insanım



Sevmeyi bilmiyorum, boranın hışmında bak hala ilerliyorum
Asla kimseye, hatta refikama bile bir yük olmak istemiyorum
Efradımın gözlerinden sakınıyorum sukut etmeyi bekliyorum
Kendimle ve nefesin müddetiyle bedelleşerek neler istiyorum



Onca yıllar nihayet sabretmeyi, kanaati şehretmeyi öğretmişti
Her yutkunduğumda acaba korkusuyla nasıl pervane olmuştum
Yoluna baş koyduğum o ulvi mefkuremi ne çabuk unutmuştum
Hangi bahaneye kanmıştım neden hala bir zafiyetin içindeydim



“Ömrün vefalı doğru yoldaşı, bitmeyen dertlerle dolan defterim”
Dedirten, buruk bir aşkın insicamında umutları besleyen neydi
Bazen ufkum kapalı bazen düşlerim sancılıydı ama bir başkaydı
Yarınlar vardı, nefes müddetiyle muştu için en nadide bir aşktı




Bak yine duygulandım, kulağıma gelen hicaz bir eserle andım
Neyim kalmıştı, göçmeler çoktandır başlamıştı, kimler tanıktı
Gözler fersiz, dizler takatsiz, nefesim an be an mecalsiz sanıktı
Köşeye çekilip ağlamak, umut içinde gül-i nihali koklamak ardı



Mustafa CİLASUN