Muhakkak ki vardır bir sitemin...
Hiç aşikar eylemedin, nedir sabrı tevilin, neden bu halime bu lahzayı şehretmesin
Derdi gamın, sükutu ikrarın, kanaati vicdanın neden kan ağlar ve bir koku saçar
Kalbi inşirahtan yoksun olan bu sine-i fakirliğim bilmem ki meranımı nasıl anlar
Sanki içimde bir boşluk var, can çıkmak için figan eder yanar, aşk niye kalbime ar




Neden bu minval üzerine esaret içindeyim...
Niye bu kadar dertli ve çilenin sudurunda bizar-ı avaneyim, nasıl yüz sürerim
Niçin akletmeyi beceren, idaresiyle azminde direnen, ruhun figanını sezen değilim
Kalbin şefkat ve merhametti hakkıyla teslim etmeyen bu ihsan ile yüzleşmeyenim
Hesabı bilmeyen, ahiriyle bedelleşmeyen, sessizliğin sezgisinde dirilmeyen biriyim




Bilmem nasıl takatim yeter ve edep halime girer...
Dile gelen ne varsa, aşk ve inşirahtan nasipsiz olan bir uğraşsa, kalbime ağlarım
Ne kadar kuytu köşelerde feryad eden nefeslerin ıstırapları duyulacak olsa bizarım
Nefsin felaha ermesi, akıl nimeti ruhuma kefalet etmesi, aşkla yüzleşmesi sayarım
Durmadan bu göyaşlarım aksa feyzin bereketi gönlümü coştursa sevdayı koklarım




Farkı fark ettirmeyen nazar neye yarıyor...
Temaşa meyli olmasa kalp ne için çalışıyor insan bu ya merakı idrakle aşk diliyor
Sevgi ve muhabbet o kula,lisan-ı hal içinde ruha huzuru bir sürur içinde sunuyor
Neden kelimelerin serdettiği vuzuh kakkıyla anlaşılmıyor ve sadece hali bıktırıyor
Bir anlık nefes elbet müddeti tedrisattır, talim ve terbiye nefsim için ne manidardır



Mustafa CİLASUN