![]() |
Niçin sussarsın ki ey gül-i nihal! Muhakkak ki vardır bir sitemin... Hiç aşikar eylemedin, nedir sabrı tevilin, neden bu halime bu lahzayı şehretmesin Derdi gamın, sükutu ikrarın, kanaati vicdanın neden kan ağlar ve bir koku saçar Kalbi inşirahtan yoksun olan bu sine-i fakirliğim bilmem ki meranımı nasıl anlar Sanki içimde bir boşluk var, can çıkmak için figan eder yanar, aşk niye kalbime ar Neden bu minval üzerine esaret içindeyim... Niye bu kadar dertli ve çilenin sudurunda bizar-ı avaneyim, nasıl yüz sürerim Niçin akletmeyi beceren, idaresiyle azminde direnen, ruhun figanını sezen değilim Kalbin şefkat ve merhametti hakkıyla teslim etmeyen bu ihsan ile yüzleşmeyenim Hesabı bilmeyen, ahiriyle bedelleşmeyen, sessizliğin sezgisinde dirilmeyen biriyim Bilmem nasıl takatim yeter ve edep halime girer... Dile gelen ne varsa, aşk ve inşirahtan nasipsiz olan bir uğraşsa, kalbime ağlarım Ne kadar kuytu köşelerde feryad eden nefeslerin ıstırapları duyulacak olsa bizarım Nefsin felaha ermesi, akıl nimeti ruhuma kefalet etmesi, aşkla yüzleşmesi sayarım Durmadan bu göyaşlarım aksa feyzin bereketi gönlümü coştursa sevdayı koklarım Farkı fark ettirmeyen nazar neye yarıyor... Temaşa meyli olmasa kalp ne için çalışıyor insan bu ya merakı idrakle aşk diliyor Sevgi ve muhabbet o kula,lisan-ı hal içinde ruha huzuru bir sürur içinde sunuyor Neden kelimelerin serdettiği vuzuh kakkıyla anlaşılmıyor ve sadece hali bıktırıyor Bir anlık nefes elbet müddeti tedrisattır, talim ve terbiye nefsim için ne manidardır Mustafa CİLASUN |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:04 . |
2000- 2025
Tüm bağışıklıklar ve idelerden bağımsız olan sözcükleri sarfetmeye mahkumdur özgürlük