Nasıl bir sevdanın lahzasında yanmaktayım
Kalbime hasreti zerk ederek nefesimi daraltan, ruhumu esaret içinde bırakan, anmaktayım
Hangi şerabı içsem, serabın sahrasında eğleşip perişanlığıma nazar etsem ağlarım
Nerde bu vicdanım, sinemi dağlayan yadettiğim solmayan şarkım, ah yine hicrandayım



Artık sukunet istiyor aklım, durmayan yaşım
Afakımı hıçkırtan bin hüzün içinde katmerleşen sancım, suhuma ısrırap yaşatan tacım
Nerdesin, hangi iklimin nidasında ağlayansın, ruhunun bizarlığında yaşayanmısın
Gel gör artık bu betbin halimi, dinmeyen melalimi, içimi titreten ve eriten hasretini, ansın



Bak laleler soldu, dallar yapraklarını bıraktı
Umman sinemde durmayan bir firaktı, sessizliğin ne kadar elem bahşeden bir meraktı
Ne zaman kalemi alsam, kitapların sayfalarına dalıp uzleti kalbime taşısam neler olacaktı
Onca afatlar kalbim için ne muazzam bir farktı, dinmeyen dalgalar misali ağtatan aşktı



İşte soldum heran gidiyorum, nereye biliyorum
Boğazım kuruyor, içim burkuluyor, nazarlar hicran içinde ğerişanlık yaşatıyor eriyorum
Hangi dalı tutsam, toprağın sessizliğinde ki manayı sinemde yaşasam sukut ile ağlıyorum
Dağların yamacında şimdi ne arıyorum, uçsuz buçaksız vadilerde yadederek hıçkırıyorum



Ne kadar içim sızlasa, gözlerim yaşına kansa
Sakın sen bu benbinliğime şahit olma, üzülüp biran bile ağlama, süruru kalbinde yaşa
Bir virane mesabesinde lisan-ı halimi yadederek hasretin içime bıratığı firkatin aşkını anla
Her ikidünyanın saadetini sevdanın vecdiyle, inşirahın kadriyle kalbinde ki ülfetle yaşa



Mustafa CİLASUN