Belki de ben seni hakkıyla anlayamadım
Ruhunun bizarlığında hiç soluklanmadım, yıllardır kayıpları yaşadım
Sen, feda olmayı anbean yaşayarak kalbi dirliğime sessizce gül-i nihal bıraktın
Ben ise hoyrattım, nefes nefese emellerim için yaşadım, ne söylediğini hiç anlamadım



Oysa ki hakikatimdin, tecdi edilen ferdin
Ne vakit yalnız kalsam, imdadıma yetişen ahenktin, şevktin, fevktin
Neden içimde ki gelgitleri nizam edemedim, niçin nefsanilik içindeydim bilemedim
Şevkattin, hamiyettin, haysiyettin, sadakat için timsaldin, ben ise bir girdap içindeydim



Ne zaman yüzüne baksam, sürur vardı
Arlaşan halinden tebarüz eden edep bir başkaydı, vuslata tabi olan manaydı
Yıllarca susmuştun, sabrı hicranla yudumlamıştın, ne biliyorsan yaşayan bir endamdın
Neden yıllardır hak ve hukuku ihmal eden bir can olarak yaşadım sessizliğinle farkındaydım



Azim sendeydi, kanaat zaten kalbinleydi
Sabır yumağı muvazene için nefesinin ilmiğinde fevkalade bir mihekti
Hakkıyla ne umutların yeşerdi, ne de beklentilerin sefil halimden neşet ederek filizlendi
Sen, gülün mahzunluğunda anlamlaşan bir hicrandın ve hüzün o sessiz çığlığında namdı



Gözyaşlarını gizlerdir, şahit olmamı hiç istemezdin
Her nedense adavetim ve hiddetin içinde rezilleşmeme ziyadesiyle kapı aralardın
Suallerim karşısında o vakitler susardın ve içini çekerek başka yerlerden umut arardın
Neden bu cehdini, fedalaşan feyzini, sürur içinde nöbetleşen o hicranlı halini hiç anlamadım



Mustafa CİLASUN