Bilmem ki böyle mi olacaktı, bahtım hüznün sahrasında şada doyacaktı
Hicran ruhumun sessiz çığlığını efkarın firkatine sunarak neyi alacaktı
Vaktin didarında duyulmayan ahu figanım bin hüzünle sızı yaşayacaktı
Can acıdan ruhumun hicran damlaları manalşamadan kalp kuruyacaktı



Böyle mi olacaktık, servilerin gölgesinde yine yalnızlık mı yaşayacaktık
Gönül el aman demeden, şevk takatin nihayetine erişmeden arayacaktık
Hiç yılmayacaktık ve umudun kanatlarında ufuklara konup şakıyacaktık
Gözyaşlarını sevincin ve sürurun ihsanıyla muhabbetle anıp ağlayacaktık



Hiç dinmiyor çocukça arzular, yüreğimi burkan yaşanmış nice içli anılar
Bazen ah çektiriyor, buğulu nefesi kuşatıyor yürekten gelen o hıçkırıklar
Ah kaybolan, manasında ruhumun çığlığını ummana bırakan nice sırlar
Geçip gidiyor, farkını hiç fark ettirmiyor idrakimde kalan dinmez sancılar



Kalbimin yarası birgün dinecektir, şifaya muhtaç olduğu pek aşikardır
Ruhumu acıtan ıstırap, boynumu büktüren ve sessizce akan kan revadır
Kim kime muhtaçtır, muhabbet için sadakatten öte neler kalpte sevdadır
Dünya mı yalancıdır, insan mı iradesi ve aklından sorunlu olan bir candır



Akşamdan sabaha akseden, ruhun ince sızısını şehreden aşk ülvi ilaçtır
Onun şehrine kani olmayan sineler yaban illerde acziyeti soluyanlardır
Akıl insandadır, irade hesabi olan ruhsattır, ruh ve kalp aşk için vardır
Birgün nefisler hakkıyla bu ilahi lütfun farkında olacak ve ağlayacaktır



Mustafa CİLASUN