Ne efganeme dokun, ne gönlün lahzasında bizar olan aşka nazar etmesin kokum
Canandır ki hasreti didarımda yaşadığım ne müthiş korkum,dokunsam neyudum
Yol tarifsiz, akıl takihsiz, idrakim eşiklerde muhtaçlığa bakar doyurmadı sokum
Ne tedrisata ram oldu, ne ilmin vuzuhunda sevdaya vasıl oldu, vuslat mı korkum




Nerde bir gül-i nihal görsem, gözlerden o an hıçkırıkla yaşkarımı döksem ar değil
Ruhumun figanın ayan eylemem, vicdanın bedelleştiğini aşikar eylemem suç değil
Ömür biterken, hazan etrafıma tefekkürün niğmet olduğunu söylerken haşyet değil
Nar asla sinemde bir korku değil, aşksız bir ruhun vahasında uyanmak idrak değil




Neden akleden kul olmak, nefsin tezkiyesine ram olmak, hal için mukadder değil
İradem için vasfedilen tarif zafiyetler için gamı elemken, hesabi olmak fark değil
Hevesler furyasında yaşamak ve aklı uryan bir ahval üzre bırakmak nisyan değil
Ölüm sinemde depreşirken, şevkimi talan eden bir abitken, ruhsat aşka tarif değil




Adeta durmadan bir saklanbaç oynuyorum ve adım adım kendimi avutuyorum
Nerde bir miskinlik görsem o an ifrit oluyor ve nefsimle birebir bedelleşiyorum
Neden içinden çıkılmaz bir tarifin sadarında bu nefesimi lekeliyor ve ağlıyorum
Neden yeniden filizlenmek için, nefsin merhaleleri için sızılarımı bırakamıyorum




Ne müşkilmiş aşkın banisini hakkıyla tanımak ve o feyzi ruhun ülfetinde yaşamak
Korkuları anbean kalpten atmak ve ferahlamak namına, kul olabilmeyi başarmak
Ufukların mülahazasında şevki aşk ile kazanmak, meclislerde ihsan için çalışmak
Kalbin sahibinde, nefesin aidiyetinde bir lahza olsun uzaklaşmadan aşkı yaşamak



Mustafa CİLASUN