Her yanım boş, vecdi kırılmış bir sarhoş…
Bir avare değilim, yolun istikameti için viraneyim ve belki deliyim
Teslim olmak, inanmak için bahanelere sığınmamak meğerse suçmuş bilemedim
Gönül sesimi dinledim, hissiyatımla yol yardam için edepte ikamet ettim ve eridim



Ne söyledinse, kahır içinde nefeslendinse…
Hatalı ben miyim diye defaten halimi taradım ve arandım, ikna olmadın
Vehimlere saldırdın, ne kalp tanıdın, ne insan diye bir nebze tefekküre adımladın
Sonra pişman olduğunu, yanlış anlaşıldığını sıraladın, lakin muhabbet bırakmadın



Sanki umut içinde diktiğim fide kuruyordu…
Nereye baksam karşıma kuraklık çıkıyordu, güneş elinden geldiğince yakıyordu
Ne bir hal bırakıyor, ne su için an tanıyor, akılımı başımdan alıyordu, bilmiyordun
Ruhumun hicran damlalarını görmüyordun, sinin sürurunda ne varsa koparıyordun



Bilmiyorum ki ne söylemeliydim, boyun mu bükmeliydim…
Keyfiyetin yetmesi için beklemeli miydim, sabır içinde dirilip veya çürümeli miydim
Kanaat için, bahtım bilmem ki ne kadar elimde olan bir seçim, geçim eza nasıl vehim
Kırıldı kollarım ve muhtaç halim, hazan için nefes alıyor ahtım, hüzünle sabahlarım



Ne yarlar gördüm, mazi içinde ibreti derledim, idrake evet, dedim…
Bir hevesin, hesapsız serilişin, bahaneler içinde seyreden bir halin bekçisi olamaz
Can, ezanın ve pranganın vicdanına bırakılamaz dedim, kalp niye var, akıl kime kar
Umutlar, ecrin ve ihsanın vuzuhunda açılan bir bahar ve nitelikle ruha aşkla bakar



Ne söylesem kar etmeyecek, gönül dili mutlak bilinecek…
Aklıselim ile yola girilecek, hesabi olmak ne demekmiş mutlaka bilinecek, seçilecek
Aşksız, sevdasız ağlamak kar etmeyecek evet görülecek, dirilmek için sabra geçilecek

An ve hali zaman, ömür denen ihsan, sabır içinde ki vicdan huzura erdirip yeşerecek



Mustafa CİLASUN