Diyaloğu emreden Ayetler (2): Ankebut,46

...


Ağaç Şeklinde Aç4Beğeni

  1. Alt 02-12-2009, 23:24 #31
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28

  2. Alt 02-12-2009, 23:57 #32
    Metin mete Mesajlar: 547
    alptraum´isimli üyeden Alıntı



    Anladigina sevindim!!!!...

  3. Alt 02-13-2009, 00:12 #33
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Ekleme yapayim.

    Her hristiyan la diyalog yapilmaz. Her papazla da diyalog yapilmaz. Bunlarin belli kriterleri vardir. Uymayip diyalogun olmama olayi vardir hoppa diye diyaloga gitmiyorsunuz. Diyalogda islamda haram nedir i temsilen anlatiyorsunuz ya da islamda sünnet nedir v.s.

    Zaten hersey, herkes dört dörtlük olsa idi, diyaloga ne ihtiyac kalirdi degil mi?

    Bakin sapik dediginiz isnanlarin ülkesine SIGINMISSINIZ. Eger sapik olarak addediyorsaniz tüm müslüman olmayan insanlari, o zaman durmayacaksiniz. Sayet ben sapik diye bahsettigim insanin komutasinda ya da onun ülkesinde yasamam. Hicret dinimizde var hicret ederim.


    Tabiki bu sizin düsünceniz benim düsüncem farkli. Insan görmek istesin yeterki istemedikten sonra ne yapsaniz bos.

    Örnegin su anda seninle benim aramda bir diyalog gecti sen A dedin ben B dedim. Diyalogda aynen böyle ve karsilikli tartisma olmadan fikir beyan etme ya da anlatma diyebiliriz.

    Görüldügü üzere hakikati binlerce insan bulmustur belki türk okullariyla belki diyalog calismalariyla yani bir sekilde vesile olmustur bunu görmek istesenizde görmek istemesenizde. bence uzatmanin manasi yok cünkü lafla peynir gemisi yürümüyor ve icraatler tastamam ortada.

  4. Alt 02-13-2009, 00:24 #34
    Metin mete Mesajlar: 547
    alptraum´isimli üyeden Alıntı
    Ekleme yapayim.

    Her hristiyan la diyalog yapilmaz. Her papazla da diyalog yapilmaz. Bunlarin belli kriterleri vardir. Uymayip diyalogun olmama olayi vardir hoppa diye diyaloga gitmiyorsunuz. Diyalogda islamda haram nedir i temsilen anlatiyorsunuz ya da islamda sünnet nedir v.s.

    Zaten hersey, herkes dört dörtlük olsa idi, diyaloga ne ihtiyac kalirdi degil mi?

    Bakin sapik dediginiz isnanlarin ülkesine SIGINMISSINIZ. Eger sapik olarak addediyorsaniz tüm müslüman olmayan insanlari, o zaman durmayacaksiniz. Sayet ben sapik diye bahsettigim insanin komutasinda ya da onun ülkesinde yasamam. Hicret dinimizde var hicret ederim.


    Tabiki bu sizin düsünceniz benim düsüncem farkli. Insan görmek istesin yeterki istemedikten sonra ne yapsaniz bos.

    Örnegin su anda seninle benim aramda bir diyalog gecti sen A dedin ben B dedim. Diyalogda aynen böyle ve karsilikli tartisma olmadan fikir beyan etme ya da anlatma diyebiliriz.

    Görüldügü üzere hakikati binlerce insan bulmustur belki türk okullariyla belki diyalog calismalariyla yani bir sekilde vesile olmustur bunu görmek istesenizde görmek istemesenizde. bence uzatmanin manasi yok cünkü lafla peynir gemisi yürümüyor ve icraatler tastamam ortada.



    O zaman soralim Sevgi deger Kerim,Siz hic kalkip Hiristiyan Papaza siz Kafirsiniz Kuran böyle diyor dedinizmi?Ben dedim!!!Siz kalkip ISA Allahin oglu veya Direk Allah degildir siz yalancisiniz dedinmi?Ben dedim!!Siz kalkip bu diyalogta Allah katinda din ISLAM dedinizmi?Ben dedim!!!Eger hala o papaz sizinle diyalogtaysa bir diyecegim yok benimkiler evimin garaj girisinide kapattilar(Benim evimin garji Kilisenin bahcesindendir).Ha neden burdayim?Evet ayni Emr olan HICRETI yasadim ve buraya geldim ayni ASHABIN Habes Ülkesine HICRET ettigi gibi.Yani buda ayni onlarin yaptigini icradan baska bir sey degildir sanirim.Evet lafla peynir gemisi gercekten yürümüyor ayni Hem o büyük Diyalog projesinin bir parcasi olacaksiniz hem ISLAMI savunacaksiniz Dediginize katiliyorum bu sadece HIZMETLE yapilir tabiki kime HIZMET ettigini bilmek gerek...

  5. Alt 02-13-2009, 00:35 #35
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Diyorum ya delilsiz, mesnetsiz konusmalar bunlar. Sadece kusura bakmayinda atiyorsunuz. Yok bu gidisatta olmus bir tane olumsuz sonucu gösterin tamam diyecegim. Hem kafirin yüzüne sen yalancisin demek var birde bu durumu izah edip normal sekilde konusmak var. Hakikatte olsa, belki o insan bir gün müslüman olacakti ve o insanin sizin vesilenizle size nefret duymasindan islama nefret duymasina vesile oldunuz.

    Bakin Peygamberimizinde amcasi müslüman degildi ama sen yalancisin amca sen kafirsin demedi. Durumu izah etti ne ile güzel dille. Benim kapima burada cok yehovalar geldi ve onlarla cok sohbet ettim hic kalp kirmadan hic ortami germeden ve onlar bana yalanci dediler ama ne oldu. Artik gelmiyorlar hatta cok kisi degisti ve bir kac kisinin düsünmesine vesile oldum. Ben orda sen yalancisin desem de belki durum böyle olmayacakti. Ayetin geregi en güzel yolla mücadele edin diyor. Kalp kirmak en güzel yol degildir. Kalp kiracagim diye hakikatide gizlemeyeceksin. diyorum ya herseyin yolu yordami var. Bu arada papazla konusmadigimi nerden biliyorsun. Ya da bir hristiyanin müslüman olmasina vesile olmadigimi. Müslüman yasamiyla örnek olmali. Avrupaya yayilan bu müslümanlar icin önemli bir görev. Islami bir sohbet ortami olusturup anlatmali. Diyalog ise benim bu anlattiklarimdan farkli bir olay.

    Benim diyalog yapmaya ilmi bilgim gerceken yetmez bu hakikattir herkeste diyalog yapamaz. Siz zannediyormusunuz ki, Nur cemaatindeki her insan diyalog yapiyor. Asla öyle degil.

  6. Alt 02-13-2009, 16:33 #36
    Metin mete Mesajlar: 547
    alptraum´isimli üyeden Alıntı
    Diyorum ya delilsiz, mesnetsiz konusmalar bunlar. Sadece kusura bakmayinda atiyorsunuz. Yok bu gidisatta olmus bir tane olumsuz sonucu gösterin tamam diyecegim. Hem kafirin yüzüne sen yalancisin demek var birde bu durumu izah edip normal sekilde konusmak var. Hakikatte olsa, belki o insan bir gün müslüman olacakti ve o insanin sizin vesilenizle size nefret duymasindan islama nefret duymasina vesile oldunuz.

    Bakin Peygamberimizinde amcasi müslüman degildi ama sen yalancisin amca sen kafirsin demedi. Durumu izah etti ne ile güzel dille. Benim kapima burada cok yehovalar geldi ve onlarla cok sohbet ettim hic kalp kirmadan hic ortami germeden ve onlar bana yalanci dediler ama ne oldu. Artik gelmiyorlar hatta cok kisi degisti ve bir kac kisinin düsünmesine vesile oldum. Ben orda sen yalancisin desem de belki durum böyle olmayacakti. Ayetin geregi en güzel yolla mücadele edin diyor. Kalp kirmak en güzel yol degildir. Kalp kiracagim diye hakikatide gizlemeyeceksin. diyorum ya herseyin yolu yordami var. Bu arada papazla konusmadigimi nerden biliyorsun. Ya da bir hristiyanin müslüman olmasina vesile olmadigimi. Müslüman yasamiyla örnek olmali. Avrupaya yayilan bu müslümanlar icin önemli bir görev. Islami bir sohbet ortami olusturup anlatmali. Diyalog ise benim bu anlattiklarimdan farkli bir olay.

    Benim diyalog yapmaya ilmi bilgim gerceken yetmez bu hakikattir herkeste diyalog yapamaz. Siz zannediyormusunuz ki, Nur cemaatindeki her insan diyalog yapiyor. Asla öyle degil.



    Size getirecegim söylediklerimin delilini,Bakiniz o zaman göreceksiniz Benim gercekten evimin garajinin kapisinin kapatilip kapatilmadigini..Diger konularda Delili görmek istememenizi zaten anliyorum ayet veriyoruz olmaz bu ayet var diyorsunuz illaki diyalog bence diyalogu diger Islam guruplariyla yapiniz Kafirlerle degil hemde KURAN üzerinden yapilmaz Kafirle diyalog cünki onlarinkini kabul etmekle ayni anlami tasirki zaten bu diyalogun mimarlarida bunu cok acik bir dil ile ifade ediyorlar.Adamlar diyorki bunlardan vaz gececeksiniz,Siz diyorsunuzki böyle bir sey yok,eger yoksa zaten adamlar diyalog filan istemiyorlar onlarin istedigi giremedikleri memleketlerde misyonerlik yapmak icin aracimizdir diyorlar...Mesela sizin sundugunuz meal hakkinda bilgim yok sanmayin,Yasar Nuri o meal icin bir seyler demisti hatirlarsaniz Ceviz kabugunda yani nasil bir meal kullandiginizida biliyoruz.Hani sizin cok sevdiginiz Celaletini Ruminin bir sözü var ya göründügün gibi ya oldugun gibi biz din konusunda tamamen oldugumuz/Göründügümüz gibiyizdir degismek yok Insallah..Amcasina kafirsin demedimi?Sen Sahadet et demedimi?Müsriksin demedimi?Yani sen sahadet et ama sen müsrik degilsinmi dedi?Neden o zaman sahadet et dedi?Bir insana neden sahadete davet etsinki?Zaten tüm mücadele zamaninda yanindaydi amcasi Iddiasini bilmiyormuydu?Getirdigi Gercekten hicmi haberi yoktu veya ona tabbi olmayanlarin Müsrik oldugunu hic duymamismiydi?Buyrun Kerim bey siz söyleyin size ben Kurana davet ederken gerekenleri hergün aciklamiyormuyum?Siz beni sizin inandiginiz sünnete davet ederken o daveti kabul etmedigimde benim hakkimda Kafirlikle suclayacaginizi bilmiyormuyum?Direk bu sekilde degilmi?

    Bu linke tikla ve o resimdeki marienplatzdaki yesil ev benim evimdir sana kendi evimin noter kagitlarinida gönderecegim aksama...

    Google-Ergebnis für http://senioren-apartment.de/img/frontenhausen.jpg

  7. Alt 02-13-2009, 21:13 #37
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Sayin Metin Mete cümleleriniz ya da yazilarinizdaki anlayisiniz cok tahlilsiz. Yanlis degerlendiriyorsunuz yanlis anliyorsunuz ben de tekrarlama geregi duyuyorum. Öncelikle ben diyalogcu degilim ama var olan bir gercegi savunuyorum. Beni diyalogcu olarak nitelendirmeyin cünkü ilmim bilgim yetmez onun disinda simdi gelin yazilariniza teker teker cevap vereyim bakalim bir iftira var mi? Kusura bakmayin "iftira" , "yalan" gibi sözcükleri sahislara kullanmayi cok sevmesemde sanirsam 30 yazismayi gecti ve artik anlasilmiyorsa ve hala olmayan sey zuhur ediyorsa demek zorunda kaliyorum.


    Metin mete´isimli üyeden Alıntı
    Size getirecegim söylediklerimin delilini,Bakiniz o zaman göreceksiniz Benim gercekten evimin garajinin kapisinin kapatilip kapatilmadigini..

    Ben sizin evinizin garajinin kapatilmadigina inanmiyorum mu dedim? Böyle birseyi demedigim halde bu delili getirme geregi neden duydunuz ki. Bu sizin hukuki durumunuzu teskil ederki zannedersem beni hic ilgilendirmez. Inanip inanmama hakim in isidir.

    Metin mete´isimli üyeden Alıntı
    Diger konularda Delili görmek istememenizi zaten anliyorum ayet veriyoruz olmaz bu ayet var diyorsunuz illaki diyalog

    Benim herhangi bir cümlem varmi? Illaki diyalog olmali diye, yok. Peki bu ikinci su-i zan niye. Bakin yazismalarimiz kayit altinda oldugu halde 4. mesajda cümleler kayiyor ne kadar insani bir durum bu? Bence yakismiyor.

    Sayin Metin Mete sizin ihtilaftaki bereketi anlamamanizda normaldir, cünkü hadis sünnet kabul etmediginizden bu gibi bilgilerden, olusumlardan mahrum kaliyorsunuz. Dedigim gibi ayetlerin tefsirinde tarih siralamasi kronolji vardir eger siz Kuran-i tarih ile de bütünlestirmezseniz ya da bir ayeti alip sadece onunla gercegi gösterdiginize inanirsaniz ve o surenin ne anlatmak istedigi disinda yorum yaparsaniz büyük bir katliam yaptiginizin farkina varmiyorsunuz demektir. Ben diyalog yapmanin yanlis olmadigini savunan bir insanim.


    Metin mete´isimli üyeden Alıntı
    bence diyalogu diger Islam guruplariyla yapiniz Kafirlerle degil hemde KURAN üzerinden yapilmaz Kafirle diyalog cünki onlarinkini kabul etmekle ayni anlami tasirki zaten bu diyalogun mimarlarida bunu cok acik bir dil ile ifade ediyorlar.Adamlar diyorki bunlardan vaz gececeksiniz,Siz diyorsunuzki böyle bir sey yok,eger yoksa zaten adamlar diyalog filan istemiyorlar onlarin istedigi giremedikleri memleketlerde misyonerlik yapmak icin aracimizdir diyorlar...

    Bir hristiyan ile diyalog yapabilmek icin onun dogrularini kabul etmek gibi bir sart yoktur bunu nerden cikardiniz. Mesela herhangi bir diyalog sempozyumunda, müslüman birisi Allahin indinde tek din yoktur derse dediginizde sonuna kadar haklisiniz fakat bugüne kadar böyle bir olay zuhur etmedi. Acikcasi rüya görüyorsunuz bence sizi uyutanlar var


    Metin mete´isimli üyeden Alıntı
    Mesela sizin sundugunuz meal hakkinda bilgim yok sanmayin,Yasar Nuri o meal icin bir seyler demisti hatirlarsaniz Ceviz kabugunda yani nasil bir meal kullandiginizida biliyoruz.Hani sizin cok sevdiginiz Celaletini Ruminin bir sözü var ya göründügün gibi ya oldugun gibi biz din konusunda tamamen oldugumuz/Göründügümüz gibiyizdir degismek yok Insallah..

    Ne meali sunulmusta ne yanlis varmis ki. Nur cemaati adinami bir kuran meali cikartilmis yoksa bunu cikartan bir sahis mi?Ben anlattiginiz olayi dahi bilmesemde sunu diyebilirim;
    Sahislarin yaptigi hatalar oradaki diger insanlari hicbirsekilde baglamaz. Nur Cemaati kendine Kuran mealimi patentlemiste bizim haberimiz yok. Ne kadar enteresan. Yasar Nuri hocanin birseyler demesi diyalogun durumunu degistirmez ya da Kuranin durumunu degistirmez. Endiseniz olmasin. Görüsler olur ve sunulan görüsler aciklanir yeterki insan duymak istesin.


    Metin mete´isimli üyeden Alıntı
    Amcasina kafirsin demedimi?Sen Sahadet et demedimi?Müsriksin demedimi?Yani sen sahadet et ama sen müsrik degilsinmi dedi?Neden o zaman sahadet et dedi?Bir insana neden sahadete davet etsinki?Zaten tüm mücadele zamaninda yanindaydi amcasi Iddiasini bilmiyormuydu?Getirdigi Gercekten hicmi haberi yoktu veya ona tabbi olmayanlarin Müsrik oldugunu hic duymamismiydi?

    Peygamberimiz o kafir dediginiz amcasini ziyaret etmistir ve onun evinde yemis icmistir hatta orada uyumustur ve Müslümanligida anlatip uymasi gerektigini anlatmistir. Sizin metodunuz ile biraz farkli gibi geldi. Zalim olmayan insanlar ile en güzel yoldan mücadele etme emri Kuranda vardir ve bu zalimligi sizleri evlerinden yurtlarindan cikarmiyorlarsa diyor. Bakin Kuran anlayisimiz biraz farkli.

    Metin mete´isimli üyeden Alıntı
    Buyrun Kerim bey siz söyleyin size ben Kurana davet ederken gerekenleri hergün aciklamiyormuyum?Siz beni sizin inandiginiz sünnete davet ederken o daveti kabul etmedigimde benim hakkimda Kafirlikle suclayacaginizi bilmiyormuyum?Direk bu sekilde degilmi?

    Yaniliyorsun bir defa daha Sayin Metin Mete. Bizler cocuk degiliz ayni sen gibi ve cümlelerin ne ifade edecegininde sükürki idrakindeyiz.

    Bakin sizin cümlenizden bir örnek göstereyim.

    Örnek: Sükür olsun ben Allaha hicbirseyi ortak kosmadan tek Kurani okuyor ve onunla amel ediyorum.

    Demekki biz sizi kafir olarak ilan etmiyoruz, tam tersi, siz bizim Allaha sirk kostugumuzu ve onun yerine veliler edindigimizi savunuyorsunuz. Ayni hristiyanlara benzeterek Allahi ücler gibi bizimde Allaha ortak kostugumuzu ima ediyorsunuz cümlelerinizde.

    Isterseniz tüm bu cümlelerinizi bulurum.





    Metin mete´isimli üyeden Alıntı
    Bu linke tikla ve o resimdeki marienplatzdaki yesil ev benim evimdir sana kendi evimin noter kagitlarinida gönderecegim aksama...

    Google-Ergebnis für http://senioren-apartment.de/img/frontenhausen.jpg

    Ben noter kagidi felan göndermenizi istemedim ve ayrica o Papazin garajinizi kapattigina dair de inanmadigimi söylemedim. Ben papazi savunmuyorum ve ben hristiyanligida savunmuyorum. Ben islami savunuyorum bunu iyi anlayamamissiniz yoksa teblig etmek icin, diyalog yapanlarin sayesinde alinan meyveler icin Rabbime sükretmezdim

    Selam olsun.

  8. Alt 02-13-2009, 21:59 #38
    Metin mete Mesajlar: 547
    Sevgi deger Kerim,Bir insanlarla diyalog kurarken eger belirli sartlar kosulmus ise ve bu sartlar kabul görmemis ise o diyalog baslamadan BITER,eger kabul görmüs ise bu diyalog baslar ve devam eder.Devam ettigine göre bu gibi sartlar zaten kabul görmüstür.eger yok kabul edilmedi bizde su sartlari sürdük öne onlar kabul etti ve devam ediyor derseniz bu baska bir olay ama hala o sartlari göremedik..Ben sizlere bir cok bu diyalogun mimarlari hakkinda gerekli söylevlerini getirdim siz kocaman bir HIC.Yani simdi ortadaki acik sartlar varken ve kabul görmez ise olmayacak bir diyalog,ama devam eden bir diyalog var degilmi?Tamam ben yanlis anlamisim özür dilerim Papaz konusunda degilmis sersenisiniz.Bakin diyorsunuzki ben diyalogcu degilim veya illa olsun demedim,ama su Dinler arasi diyalog bölümü sadece sizin yazdiklarinizla dolu bu nasil diyalogcu degilim diye biliyorsunuz?Veya onu savunmuyorum diyorsunuz?Her kesime saldiran birinin yazisini asiyorsunuz sonra o kesimden biri cikinca karsi ver yansin LÜTFEN ama,Ben sizleri böyle görmekten zevk almiyorum...

    Suat Yildirm hakkindaki bir yaziyi sizinle paylasmak istedim.


    Alıntı:
    Suat Yıldırım''ın hezeyanı ve edeb!...............Aslan Blut


    Prof. Dr. Suat Yıldırım''ın ayet aralarında kırmızı harflerle Tevrat ve İncil''e göndermeler yaptığı Kur''an mealini hiç görmemiştim. Yıldırım''ın bir meali olduğunu biliyordum ama elimde yeterince meal olduğu için merak etmemiştim. Cevizkabuğu programında Prof. Dr. Yümni
    Sezen, Hulki Cevizoğlu''na kitabı uzatıp, "Şu ayeti okur musunuz?" deyince bilgi sahibi oldum.

    Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, bu durumu "Kur''an İncilleştiriliyor" diye yorumladı. Öztürk, sadece Suat Yıldırım''ın mealini değil, bu yöndeki bütün faaliyetleri kastediyordu. Çünkü ABD''de Tevrat, İncil ve Kur''an''dan alıntılarla hazırlanmış "Gerçek Furkan" adlı bir uydurma kitap vardı. Bu da ABD''nin Büyük Ortadoğu Projesi''nin bir uygulamasıydı.

    Suat Yıldırım, konu ile ilgili ilk programa telefonla katıldı ve yeterince konuştu. Hatta iki saat kadar görüşlerini anlatma imkanı buldu. Sonraki programlara ise katılmadı.

    Yıldırım, Zaman gazetesinde "İddialar hezeyandan ibaret" başlığı altında, "muarız"larının gevelediğini ve iftira attıklarını, halkın bu provokasyonu uygulayanların Kur''an''a ne derece bağlı olduklarını çok iyi bildiğini yazdı. "Utanmazlar" dedi. Yıldırım, "Amerika BOP''u üç sene önce 2003''te açıkladı. Benim mealim ise 1998''de yayınlandı" diyerek, bu projelerle hiçbir ilgisinin bulunmadığını anlatmaya çalıştı!

    Cevizkabuğu''nda ve daha sonra kendisine kimse hakaret etmemişti. Üstelik, niyetinin kötü olmadığına dair sözler de söylendi. Fakat hatasını kabul etmesi gerektiği üzerinde duruldu.

    Buna rağmen Suat Yıldırım, "muarızım" dediği insanlara hakaret etti! Üstelik Kur''an''a bağlılıklarını da sorgulamaya cüret etti!

    Suat Yıldırım''ın bu mealinden şüphe edilmesinin asıl sebebi, 8 Aralık 2003 tarihli Aksiyon dergisindeki açıklamalarıdır.

    Bu derginin kapağına Hz. İsa ikonu konulmuş ve altına "İnsanlık onu bekliyor" diye bir başlık atılmıştı. 45''inci sayfada da Suat Yıldırım''ın "Salat ve selam Hz. İsa için" başlıklı bir açıklaması vardı.

    Yıldırım, şöyle diyordu:

    "Mutlak risaletin sahibi Hz. Muhammed tarafından, dünyanın son döneminde tekrar döneceği bildirilen Hz. İsa''nın bu misyonuna, başta Hıristiyanlar olmak üzere bütün insanlık çok muhtaç görünüyor. On dört asırdan beri dünya haritasını, doğrudan doğruya veya sonuçları itibarıyla şekillendiren Müslüman ve Hıristiyan ümmetlerinin, Hz. İsa''nın şahsiyeti etrafında bütünleşerek, hem kendilerini, hem de bütün insanlığı kurtarmaya yönelmeleri, hepimizin ideali olmalıdır. Bunun bazı emareleri de görülmektedir. Birbiriyle samimi diyaloğa giren Müslüman ve Hıristiyanlar, belirli konularda dayanışmada bulunmaktadır."

    Görüldüğü gibi, Aksiyon dergisinin, Hz. İsa''yı kapak yapması ve "İnsanlık onu bekliyor" demesinin ardında Suat Yıldırım''ın bu görüşleri yatmaktadır. Tabii dergiyi hazırlayanlar, kendi görüşlerine uygun konuşacak bir ilahiyatçıyı seçmiş de olabilir. Sonuç değişmiyor.

    Her ne olursa olsun, bu ifadelerde Suat Yıldırım, "dinlerarası diyalog" temaslarını adeta kutsamakta ve Müslümanlar ile Hıristiyanları, Hz. İsa''nın etrafında bütünleşmeye davet etmektedir. Hıristiyanların Hz. İsa''sı ile Müslümanların inandığı Hz. İsa''nın farklı olduğunu bile bile!

    Öyle ya, bugün Hıristiyanların yüzde 90''ı, Hz. İsa''yı "Allah''ın oğlu" veya "Allah''ın kendisi" kabul etmektedir. Müslümanlar ise Hz. İsa''yı sadece peygamber olarak bilmektedir. Hz. İsa''nın yeniden yeryüzüne "adil bir hükümdar" olarak geleceğine dair hadis rivayetleri de birçok bilim adamı tarafından İsrailiyat olarak kabul edilmektedir. Kur''an''ın "apaçık ayetler"i karşısında, tartışmalı olduğu bilinen ve sahih olmayan hadislere sığınarak ve "Müslümanları Hıristiyanlaştırmak" demek olduğu Vatikan tarafından defalarca açıklanan "dinlerarası diyalog" misyonuna da hizmet ederek ortaya çıkmış bir kimsenin sekiz sene önce yazdığı Kur''an mealinde ayetlerin altında Tevrat ve İncil''e atıflarda bulunması elbette şüphe çekecektir.
    Dolayısıyla asıl Suat Yıldırım''ın tepkisi "hezeyan"dan ibarettir.

    Bir de "ABD, BOP''u 2003''te açıkladı" diyor! Evet resmen böyle. Ama aynı projeyi, Akşam gazetesinin manşetinden 1996 yılında ben açıklamıştım. O zaman "komplo teorisi" diye üzerinde duran olmadı. Üstelik bu proje, W. Wilkie tarafından "Tek Bir Dünya" adı altında kitap olarak da ortaya konulmuştu. Kitap, 1951 yılında Türkiye''de de yayınlanmıştı. Zaten projenin asıl sahibi, 20''nci yüzyılın başında İngiltere idi, sonradan
    ABD devraldı!

    Sahi, bugün, ABD Başkanı Bush, "O adil hükümdar benim" derse ne yapacağız? Kabul mü edeceğiz?
    Bu tezgahları görmeyecek miyiz?

    Sonuç olarak Suat Yıldırım''a benim cevabım Yunus''un bir beyitiyle olacak:

    "İlim meclisinde aradım kıldım taleb
    İlim geride kaldı, ille edeb, ille edeb."


  9. Alt 02-13-2009, 22:20 #39
    Metin mete Mesajlar: 547
    Bir ekleme daha yapayim;Suat Yildirimin Meali hakkinda.

    (Yıldırım``ın bu Meal``i, 1998``de, Zaman Gazetesi tarafından okuyucularına hediye olarak dağıtılmış..)


    Hani demistiniz ya sahislarin hatalari?Bakin Sayin Basbug hakkindaki elestirilerinize.Ben kabul etmedigimde söylediklerinize....

  10. Alt 02-13-2009, 23:01 #40
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Bakin diyaloga cikilacagi vakit su sekilde bir anlasma yok. "siz islamin Allah katinda tek hak din oldugunu kabul etmeyeceksiniz". Yok yani böyle bir kural Ha derseniz ki, Vatikanin bir plani var ve bu diyalog ile misyonerligi asilamaya calisacak vya Orta Asyayi hristiyanlastirmaya calisacak iste o vakit bende derim ki, Vatikan in bir plani varsa Allahin da plani var ve ayetle sabittirki Allahin plani üstün gelecektir. Simdi bizim onlarin planiyla felan isimiz yok. Onlarin planinin dahi olmasi bizim onlarla diyalog yapmamiza engel olamaz. Zaten sonuclardanda görülecegi üzre hayr üstün olmustur ve bu yolla islam belli kesimlere daha iyi anlatilmis ve bugünkü Avrupadaki cami sayisinda yüzde yüzü geckin artis egitim merkezleri ona keza yükselmistir. Bunlarda diyalogun emegi yoktur diyemeyiz.

    Ben diyalogu savunmuyorum demedim, diyalogu savunuyorum ama sizin kabul etmediginiz bu diyalog olmazsa olmaz diyecek kadarda haddimi asmadim. Benim diyalogu savunuyor olmam diyalog yapiyorum anlamina gelmez ki. Hatta yapmadimda diyebilirim. Bende sizler gibi seyirci olarak katilip 3 ya da 4 dile cevirilen diyalog sempozyumlarini izledim. Budur.


    Suat yildirim hakkinda yapilan bu iftiraya bazi ilahiyatcilarin da cevabini buldum ve o cevabi sizle paylastiktan sonra kendi görüsümüde söylemek isterim.

    Öğretim üyeleri, tefsir ve meal hazırlanmasında konunun önceki semavi kitaplarda nasıl yer aldığına bakılmasının kullanılan ve bilimsel bir yöntem olduğuna dikkat çekti. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veli Ulutürk, Yıldırım'a yapılan isnadı büyük bir 'bühtan' (iftira) olarak yorumlarken, Prof. Dr. Yakup Çiçek de ağır bir 'itham' değerlendirmesini yaptı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan tefsir kurulunda yer alan İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı da, "Bu yöntem ilmî bir metottur. Muhammed Hamidullah da bu yöntemi uygulamaktadır. Biz de hazırladığımız tefsirde yer yer bu metodu uyguladık." dedi. Prof. Dr. Suat Yıldırım tarafından 10 yıl önce hazırlanan 'Kur'an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali' isimli eseri, Hulki Cevizoğlu tarafından hazırlanan 'Ceviz Kabuğu' isimli programda tartışıldı. Programa telefonla katılan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Prof. Dr. Yıldırım'ın konuları işlerken diğer semavi dinlerdeki paralelliklere atıfta bulunmasını "Kur'an İncilleştiriliyor" diyerek eleştirmişti. Prof. Dr. Yıldırım, çalışmasında sadece paralelliklere atıfta bulunduğunu, diğer kitaplardan iktibas yapmadığını, o bilgilerle Kur'an-ı Kerim'i açıklamadığını belirtmişti. Tefsir hocaları da Prof. Dr. Suat Yıldırım tarafından uygulanan metodun ilmî bir yol olduğuna, ilmî ve inanç bakımından hiçbir sakıncasının bulunmadığına dikkat çekti. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veli Ulutürk, "Meal veya tefsir hazırlanırken bu bilgilerin verilmesi ayetlerin mukayesesi değil, aynı konunun önceki kitaplarda da geçtiğini göstermek içindir. Bu bilgilerin verilmesi, onları haklı çıkarmaktan ziyade vahyin ve Kur'an-ı Kerim'in gerçek bir kitap olduğunu ortaya koyar." dedi. Ulutürk, bu şekilde yapılan çalışmanın konu üzerinde araştırma yapanlar için son derece yararlı olduğunu belirtti.

    Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan tefsir kurulunda yer alan İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı da, tefsir ve meal hazırlanırken paralellik bulunan konularda atıfta bulunmanın bir sakıncası bulunmadığını söyledi. İslamiyet'ten önceki dinlere ait kitaplardan aktarılan bilgiler arasında tahrif olanların yanı sıra aslına uygun kalanların da bulunduğuna dikkat çeken Çağrıcı, "Bütününe karşı çıkmak gibi bir kompleksimiz yok. Menşei itibarıyla bizim de iman ettiğimiz konulardır. 'Kur'an-ı Kerim'in bir özelliği de kendisinden önceki kitapları tasdik etme özelliğidir. Biz tefsirimizi hazırlarken Kur'an-ı Kerim ile uyuşan kurallara atıflarda bulunduk. Kur'an-ı Kerim'de böyle olduğu gibi diğer kitaplarda da böyle geçmektedir' dedik. Kur'an'ın hakemliğini ortaya koyduk." diye konuştu. Çağrıcı, aynı yöntemin Muhammed Hamidullah tarafından da uygulandığını söyledi. Marmara Üniversitesi Tefsir Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yakup Çiçek de, "Meal ve tefsir hazırlanmasında Tevrat veya İncil'de aynı konu ile ilgili bilgi olur, o bilginin yerini göstermek üzere bir kaynak verilirse bu o konuda araştırma yapmak isteyenler için kolaylaştırıcı olur." dedi. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lütfullah Cebeci de, "Suat Hoca'nın söyledikleri gerçeğe ve Kur'an'ın söylediklerine uygun. Bunda yadırgayacak ve rahatsız olacak bir şey yok. Dün Ceviz Kabuğu programında yaşanan tartışmalardan yeni haberdar oldum. Zannederim o tartışmacıların niyeti üzüm yemek değilmiş. Sanki kendileri için Kur'an'ın ana mesajı çok önemli imiş gibi davrananların samimiyeti herkesçe malum." yorumunu yaptı.

    Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Tevrat veya İncil'e yapılan atıfların 'Kur'an İncilleştiriliyor' eleştirisini gerektirmeyeceğini söyledi. Prof. Dr. Karaman şöyle devam etti: "Bizzat Kur'an-ı Kerim diğer kitaplara atıfta bulunur. Sık sık, 'Adem şöyle dedi', 'İsa böyle dedi' gibi atıflar yapılır. Peygamberimiz de bir hadisinde 'Kur'an'dan evvelki kitaplardan bir şey nakledildiğinde ne inkar edin, ne de onaylayın. Deyin ki 'Allah'ın inzal ettiğine uygun olana inanırım olmayana da inanmam' deyin. Buradan anlaşılıyor ki elimizdeki Tevrat ve İncil'de her ne kadar bozulmuş olsa da kısmen vahiy parçaları var. Şimdi bir Müslüman, iki şekilde atıf yapabilir. Birincisi, 'Bakın Kur'an-ı Kerim'de bu var. Kur'an-ı Kerim'in dediğine uygun' ikincisi, 'Tevrat'ta ve İncil'de şunlar var; ama Kur'an-ı Kerim'de yok, demek ki tahrif edilmiş.' tarihten beri de hep bu metot uygulandı. (Mükremin Albayrak, İstanbul)

    Ve Suat yildirimin elestirilen aksiyon dergisindeki yazisi


    "Mutlak risaletin sahibi Hz. Muhammed tarafından, dünyanın son döneminde tekrar döneceği bildirilen Hz. İsa''nın bu misyonuna, başta Hıristiyanlar olmak üzere bütün insanlık çok muhtaç görünüyor. On dört asırdan beri dünya haritasını, doğrudan doğruya veya sonuçları itibarıyla şekillendiren Müslüman ve Hıristiyan ümmetlerinin, Hz. İsa''nın şahsiyeti etrafında bütünleşerek, hem kendilerini, hem de bütün insanlığı kurtarmaya yönelmeleri, hepimizin ideali olmalıdır. Bunun bazı emareleri de görülmektedir. Birbiriyle samimi diyaloğa giren Müslüman ve Hıristiyanlar, belirli konularda dayanışmada bulunmaktadır."

    Biz müslümanlar genel olarak, her ne kadarda ihtilaf eden olsada, Hz. Isa a.s. in gelecegine inaniriz ve H.z. Isa nin gelip Hristiyanlari dogru yola sevk etmek icin ugrasacaginada inaniriz. Bu yazi tamamen Müslümanlar icin yazilmis bir yazi olup, benim kabul etmedigim herhangi birsey yoktur ama bu sözlerden tuhaf tuhaf mana cikaracak isnanlarin kafalarinda da tuhaf tuhaf hezeyanlar gectigini görmek acikcasi üzüyor.

    Üstad Bediüzzaman hazretlerininde bu diyalog mevzusundaki Hristiyanlar hakkindaki bir kac meselesini Davut aydüz hoca ile göstermek isterim:

    “Kur’ân-ı Kerim ehl-i kitabı imana teşvik etmekle, onlara bir ünsiyet, bir suhulet gösteriyor. Şöyle ki:

    “Ey Ehl-i Kitab! İslâmiyet’i kabul etmekte size bir meşakkat yoktur. Size ağır gelmesin! Zira size bütün bütün dininizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak itikadınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat-ı diniye üzerine bina ediniz diye teklifte bulunuyor. Zira Kur’ân, bütün kütüb-ü sâlifenin güzelliklerini ve eski şeriatların kavaid-i esasiyelerini cem etmiş olduğundan, usulde muaddil ve mükemmildir. Yani tadil ve tekmil edicidir. Yalnız, zaman ve mekânın tegayyür etmesi tesiriyle tahavvül ve tebeddüle maruz olan füruat kısmında müessistir... Bu sırdandır ki Kur’ân fer’î hükümlerden bir kısmını neshetmiştir. Yani vakitleri bitti, nöbet başka hükümlere geldi diye hükmetmiştir.”Bediüzzaman Said Nursî. a.g.e., II,1175.

    Mektubat isimli eserinde Said Nursî, bazı Hıristiyanların Hz. İsa’ya (a.s.) muhabbette ifrata düştüklerini, hatta meşrû sınırı aşarak onu (hâşâ) “Allah’ın oğlu” kabul ettiklerini söyler. Bunun ardından Yahudilerin, tefrîte düşerek Hz. İsa’ya (a.s.) düşmanlık beslediklerini, onun peygamberliğini ve yüksek derecesini inkâr ettiklerini ifade eder.

    Bediüzzaman Said Nursî, Hıristiyanlık hakkında şöyle der:

    “Nasraniyet ya intifâ veya ıstıfâ edip İslâmiyet’e karşı terk-i silâh edecektir. Nasrâniyet birkaç defa yırtıldı, Protestanlığa geldi. Protestanlık da yırtıldı, tevhide yaklaştı. Tekrar yırtılmaya hazırlanıyor. Ya intifâ bulup sönecek veya hakikî Nasrâniyet’in esasını câmi olan hakâik-ı İslâmiyeyi karşısında görecek, teslim olacaktır.”

    Ona göre Hıristiyanlık ve İslâmiyet dinsizlik cereyanına karşı tek başlarına duramazlar. Dinsizlik cereyanının “pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hz. İsa Aleyhisselâmın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan hakikî İsevîlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i İlâhiyenin semâsından nüzûl edecek, halihazır Hıristiyanlık dini o hakikate karşı tasaffî edecek, hurâfattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakâik-ı İslâmiye ile birleşecek, mânen Hıristiyanlık bir nevi İslâmiyete inkılâp edecektir ve Kur'ân’a iktidâ ederek, o İsevîlik şahs-ı manevîsi tâbi ve İslâmiyet metbû makamında kalacak, din-i hak bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bulacaktır.”

    Sonuç hakkında Bediüzzaman’ın tespiti şöyledir:

    “Şahs-ı İsa Aleyhisselâmın kılıncıyla maktul olan şahs-ı Deccalın, teşkil ettiği dehşetli maddiyunluk ve dinsizliğin azametli heykeli ve şahs-ı manevîsini öldürecek ve inkâr-ı ulûhiyet olan fikr-i küfrîsini mahvedecek ancak İsevî ruhanîleridir ki, o ruhanîler din-i İsevînin hakikatini hakikat-i İslâmiye ile mezcederek o kuvvetle onu dağıtacak, manen öldürecek.”

    Avrupa’daki medeniyetin dinle bağlantısı ve İslâm âlemine etkileri konusuna Said Nursî eserlerinin birçok yerinde temas etmiştir. Ona göre Avrupa ikidir: Birincisi, “İsevîlik din-i hakîkîsinden aldığı feyizle hayat-ı içtimâiye-i beşerîyeye nâfi san’atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden”, diğeri ise, “felsefe-i tabiiyyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiatını mehâsin zannederek beşeri sefahate ve dalâlete sevkeden” Avrupa’dır.

    Açıktır ki, Avrupa’daki din, birçok tahrifata uğrayarak gerçek Hıristiyanlıktan alabildiğine uzaklaştırılmış bir dindir. Hatta dinin ıslah edilmesi çerçevesindeki çalışmalar Protestanlık gibi bir mezhebin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Said Nursî bu gelişmeyi şimdiki Hıristiyanlığın İslâmiyet’e doğru bir adım atması şeklinde değerlendirmiştir. Bu gelişmeler karşısında Protestanlığın gördüğü şiddetli tepkileri şöyle değerlendirir:

    “Çünkü âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammediye (s.a.s.) bir lâkaytlık perdesi gelmiş ve madem âhir zamanda Hz. İsa’nın (a.s.) din-i hakîkisi hükmedecek, İslâmiyet’le omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hz. İsa’ya (a.s.) mensup Hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir nevi şahadet denilebilir.”

    Bediüzzaman Said Nursî şöyle devam eder:

    “Elbette o musibet onlar hakkında medeniyetin sefahatinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffâret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdır diye hakîkatten haber aldım.”

    Said Nursî, Kastamonu Lahikası isimli eserinde, İkinci Dünya Savaşı esnasında çocuk ve kadınların düşman tarafından uğradıkları eza ve cefalara ve öldürülmelerine, fıtratındaki şefkat dolayısıyla fevkalâde acımıştır. Sonra mânevî gözüyle, öldürülen masum çocukların ve insanların Cenab-ı Hakkın rahmetiyle Cennete girdiklerini, hatta o masumlar kâfir de olsalar Cenab-ı Hakkın rahmetinin onları bile içine aldığını ifade etmekte ve devamla “Hatta o mazlumlar kâfir de olsa, âhirette kendilerine göre o dünyevî âfattan çektikleri belalara mukabil rahmet-i İlâhiyenin hazinesinden öyle mükâfatları var ki, eğer perde-i gayb açılsa o mazlumlar haklarında büyük bir tezahür-ü rahmet görünüp, ‘yâ Rab, şükür elhamdülillah’ diyeceklerini bildim” demektedir.


    Sonuc olarakda sanirim su denilebilir:

    Allah Resûlü (s.a.s.), yıllarca kendisine her türlü işkence yapan Ebu Cehil’i ve onun gibi nicelerini defalarca karşısına alıp muhatap olarak kabul etmiştir. O halde bugün dinler arası diyalog vesilesiyle görüşülüp, konuşulan bu insanlar yüzünden, böyle İslâmî nasslarla te’lif edilemeyecek tenkitler yapmanın manası nedir? Kaldı ki bu insanlar içerisinde çokları Allah’a olan inançlarını izhar etmektedirler. Bu, aslında İslam’ı tam anlamıyla özümseyememenin bir ifadesidir. Hatta diyalog görüşmelerinde bulunan bir kimse, “Bu tavır, bu tarz, bu üslûp benim kendi tavrımdır.” dese ukalâlık etmiş, İslam’ın getirdiği evrensel kaideleri kendisine mal etmiş olur. Onun için bir Müslüman, bugün bir ateistle de karşılaşsa, aynı şekilde davranmalıdır. Bu katiyen takiyye ya da iki yüzlülük değildir. Aksine İslâmî tavır ve düşüncenin ortaya konuşudur.

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.