Gayr-i Müslimlerle Diyalogda Temel Hassâsiyetler

Bütün dünyâ, İslâm’ın dâvet alanıdır. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yaşadığı zamanın şartlarında birçok ülkenin kralına elçiler göndererek onlarla bir nevî diyalog kurmuştur. Sahâbîler ise tebliğ heyecanı içinde hiçbir ...


Ağaç Şeklinde Aç8Beğeni
  • 4 gönderen beyza
  • 2 gönderen alptraum
  • 1 gönderen sabır
  • 1 gönderen Axaraylim.68

  1. Alt 03-10-2009, 20:34 #1
    beyza Mesajlar: 2.053
    Bütün dünyâ,
    İslâm’ın dâvet alanıdır.

    Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-
    yaşadığı zamanın şartlarında
    birçok ülkenin kralına elçiler göndererek
    onlarla bir nevî diyalog kurmuştur.

    Sahâbîler ise tebliğ heyecanı içinde hiçbir
    yorgunluk duymadan Çin’e ve Semerkand’a kadar gitmişlerdir.

    İletişim vâsıtalarının mesâfe engelini
    neredeyse ortadan kaldırdığı günümüzde,
    bilhassa İslâm’a yapılan haksız itham ve iftirâlara cevap vermek,

    İslâm’ın terör dîni olmadığını,
    bilâkis Peygamberimiz’in 23
    senelik risâlet vazîfesinin mühim bir kısmının
    terörle mücâdele içinde geçtiğini
    ve İslâm’ın hak-hukuk tevzî eden
    bir insanlık dîni olduğunu
    bütün dünyâya güzelce îzah etmek,
    büyük bir vecîbedir.

    Bunun için de gayr-i müslimlerle
    şuurlu bir diyalog içinde bulunmak şarttır.

    Bu diyaloglar esnâsında ise bilhassa
    şu hassâsiyetlere dikkat etmek lâzımdır:

    1. Hiçbir zaman unutmamak îcâb eder ki,
    Allah katında yegâne hak din İslâm’dır.

    Hristiyanlık ve yahudîlik de esâsı bakımından haktır,
    fakat zaman içinde tahrife uğramıştır.

    Bu tahrifler neticesinde hristiyanlık teslis inancına kaymış;

    yahudilik, antropomorfik bir hâl almıştır.

    İslâm ise, tevhid dînidir.

    Bu yüzden diğer dinlerle İslâm arasında

    hiçbir şekilde bir telif söz konusu olamaz.

    2. Diğer bir husus;

    “ihlâsı muhâfaza”dır.

    Kur’ân-ı Kerîm’de buna bir misal olarak
    Mûsâ -aleyhisselâm-’ın
    Firavun’la kurduğu diyalog zikredilir.

    Mûsâ -aleyhisselâm-

    Firavun’a tebliğ için gider,

    leyyin/yumuşak bir lisanla diyalogda bulunur.

    Fakat diyalog esnâsında

    şer’î hudutlardan hiçbir tâviz vermez.

    Bu ihlâsı neticesinde,

    Firavun tarafından Mûsâ -aleyhisselâm-’a

    karşı musâbakaya çıkartılmış

    olan sihirbazlar hidâyetle

    şereflenir ve canları pahasına îmanlarında

    sebat gösterirler.

    3. İslâm,

    meşrû bir gâyeye ulaşmak için yine meşrû metodlar

    telkin etmiştir.

    Gayr-i meşrû bir metodla meşrû bir gâyeye ulaşılamaz.

    Bu da İslâm’ın temel hassâsiyetlerinden biridir.

    Peygamber Efendimiz’in 23 senelik nebevî hayatı

    bunun en büyük delilidir.

    Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- İslâm’ı tebliğ için,

    Allâh’ın tasvib etmediği hiçbir metoda başvurmamıştır.

    Bunun en mânidar misallerinden biri,

    Bedir Harbi’nde yaşanmıştır:

    Mâlum olduğu üzere Bedir Harbi’nde

    müslümanların sayısı müşriklerin üçte biri kadardı.

    Peygamber Efendimiz,

    Hazret-i Ali ve Ebû Lübâbe -radıyallâhu anh-

    bir deveye nöbetleşe binerek sefere gidiyordu.

    Medîneli iki müşrik, yolda orduya yetişerek

    müslümanların safında savaşmak

    istediklerini bildirdiler.

    Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

    “–Siz bizimle mi (yola) çıktınız?” diye sordu.

    Hubeyb adlı müşrik:

    “–Hayır,

    Sen bizim kızkardeşimizin oğlusun ve komşumuzsun.

    Biz kavmimizle ganîmet için sefere çıktık!” dedi.

    Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-:

    “–Sen,
    Allâh’a ve Rasûlü’ne îmân ettin mi?
    (Benim Allâh’ın Rasûlü olduğumu kabul ediyor musun?)”

    diye sordu. Hubeyb:

    “–Hayır!” cevâbını verince

    Hazret-i Peygamber:

    “–Öyle ise geri dön! (Allah bize kâfîdir.)

    Bir müşriğin yardımına ihtiyacımız yok!..” buyurdu.

    Hubeyb ısrar etti:

    “–Kavmim benim harpte ne kadar

    şecaatli ve düşman bağrında yaralar açan bir cengâver

    olduğumu iyi bilir.

    Müslüman olmasam da ganîmet mukâbili

    Sen’in yanında çarpışsam olmaz mı?” dedi.

    Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-:

    “–Hayır, önce müslüman ol, sonra çarpış!”

    buyurup yoluna devam etti.

    Bir müddet sonra Hubeyb yine gelip teklifini tekrarladı.

    Fakat cevap değişmedi.

    Kalabalık müşrik ordusuna karşılık,

    asker sayısı az olan Rasûlullâh’ın bu teslîmiyeti,

    Hubeyb’i derinden etkiledi.

    Nihâyet büyük bir coşku içinde müslüman olduğunu haber verdi.

    Buna çok sevinen Efendimiz

    -aleyhissalâtü vesselâm-:

    “–İşte şimdi dilediğini yap!” buyurdu.

    (Bkz. Müslim, Cihâd, 150)

    Velhâsıl,

    gayr-i müslimlerle münâsebetlerde

    Allâh’ın hükümlerinden,

    Rasûlullâh’ın sünnetinden ve tebliğdeki hassâsiyetlerinden

    tâviz vermemek îcâb eder.

    Bu hususlardaki en ufak bir tâvizin îmânı zedeleyeceğini

    unutmamak gerekir.

    Zîrâ âyet-i kerîmelerde buyrulur:

    “Kim Rasûl’e itaat ederse Allâh’a itaat etmiş olur…”

    (en-Nisâ, 80)

    “Ey îmân edenler!
    Allâh’ın ve Rasûlü’nün önüne geçmeyin.
    Allah’tan korkun...”

    (el-Hucurât, 1)

    Öte yandan

    gayr-i müslimlerle diyaloglarda sergilenen

    bâzı tâvizlerin,

    o yanlışı irtikâb edenlerin şahıslarına âit olduğunu da

    unutmamak gerekir.

    Bu nevî münferid hâdiseler sebebiyle

    istikâmet ehli bazı mü’min toplulukları

    karalamaktan da

    İslâm kardeşliği şuuruyla sakınmak îcâb eder.

    Zîrâ bu nevî taşkınlıkların,

    evvelâ İslâmî hassâsiyetlere riâyet içinde tebliğ gayreti

    gösteren mü’min gönülleri rencide ettiği unutulmamalıdır.

    Cenâb-ı Hak bu hassâsiyetleri kalplerimizden eksik etmesin!

    Yâ Rabbî!

    Bizlere îmânı sevdir ve kalplerimizi îman muhabbetiyle

    müzeyyen kıl!

    Bizlere küfrü, fâsıklığı ve isyânı

    çirkin görmeyi ve onlardan lâyıkıyla sakınıp

    sakındırmayı nasîb eyle!

    Bizleri hayra anahtar, şerre kilit kıldığın sâlih kullarının

    zümresine ilhâk eyle!


    Âmîn!..

    Osman Nuri Topbaş Hocaefendi

    alptraum, gizemli, sukeyne ve 1 diğerleri bunu beğendiler..
  2. Alt 03-10-2009, 21:29 #2
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Bu yazinin Hangi kismina yanlis denebilir ki? Cok sakinlikle izah edilen bir davranma biciminin en güzel örnekleri ile aciklamis ve bu diyalog iliskisini en yalin vaziyette aciklamis Osman Nuri Topbas hocamiza cok tesekkür ediyorum sahsim adina.

    Sahislar hata edebilir ama bu davayi etkilemez. Biz sahislarda takili kalirsak davayi önemsemiyoruz demektir. Dava büyük ve ne yazikki garip. Garip olmasi bu davanin yanliz kalmasindan ya da bölünmüslügünden kaynaklanabilir. Bölünmüslükten kasit YAYILMISLIK. Buradaki iletisimin bu kalabaligin iletisiminin olamayisidir.

    beyza ve Henna bunu beğendiler.
  3. Alt 03-10-2009, 23:51 #3
    Ziyaretci
    Henna Mesajlar: n/a
    Beyzacım Allah senden razı olsun yaaa....bu yazıyı ne kadar aradım ..foruma eklemek için...okumuştuk ama aslından,nette bulamadım...nihayetsiz razı olsun...nihayetsiz...

    Konu Henna tarafından (03-11-2009 Saat 01:04 ) değiştirilmiştir.
  4. Alt 03-16-2009, 00:30 #4
    sabır Mesajlar: 48
    beyza arkadaşım yazdığınız bilgilerle sayenizde yeni şeyler öğreniyor yada unuttuklarımı hatırlıyorum.bütün arkadaşlara verdikleri bilgilerden dolayı nezdinde teşekkür ediyorum

    Henna bunu beğendi.
  5. Alt 03-16-2009, 09:28 #5
    beyza Mesajlar: 2.053
    Amin..ecmain..ne mutlu Elhamdülillah..

  6. Alt 04-15-2009, 16:38 #6
    Axaraylim.68 Mesajlar: 9
    ALLAH cc razı olsun

    kişilere takılıp kalmamak gerek Alemlerin EFENDİSİ (SAV) bile ebucehil gibi bir müşrikin ayağına defalarca gitmiş
    islam dinini güneşin doğup battığı her yere götürmek biz müslümanların vazifesidir

    yahudileri, hristiyanları ve kafirleri dost edinmiyoruz ama diyalog kurarak tebliğ ve irşad yaparak onları doğru yola Allahın izniyle ulaştırdığımız zaman onlar artık dostumuz ve din kardeşimiz olacaklardır

    Ahirzamanda Allahı ve Resulunü anlatma aşkıyla yanıp tutuşan kardeşlerimize selam olsun

    alptraum bunu beğendi.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.