recm konusu ve ateistler ne diyor bakalim

Saygıdeğer Metin Mete Kuranı kerimde hırısIzlık yapana maide 3 sanıyorum tam anımsayamıyorum lakin had cezası yani ellerinin kesilme cezası verilmesini emrolunur lakin ellerden kastedilen nedir ölçüsü nedir bileklerindenmidir, dirseklerindenmidir yoksa ...



  1. Alt 12-14-2008, 14:52 #21
    Ziyaretci
    zeynep_hearty Mesajlar: n/a
    Saygıdeğer Metin Mete Kuranı kerimde hırısIzlık yapana maide 3 sanıyorum tam anımsayamıyorum lakin had cezası yani ellerinin kesilme cezası verilmesini emrolunur lakin ellerden kastedilen nedir ölçüsü nedir bileklerindenmidir, dirseklerindenmidir yoksa tüm kolmudur sizinde ifadenizle kurani bir hüküm mevcuttur lakin ölçü belli değildir recm konusuda bu ölçüdedir düşüncesindeyim ...Saygıdeğer Alpraum gayet net ifade etmiş bu anlamda kendisine teşekkür ediyorum ...hayr ile...

  2. Alt 12-14-2008, 15:49 #22
    Metin mete Mesajlar: 547
    alemi_ervah´isimli üyeden Alıntı
    Saygıdeğer Metin Mete Kuranı kerimde hırısIzlık yapana maide 3 sanıyorum tam anımsayamıyorum lakin had cezası yani ellerinin kesilme cezası verilmesini emrolunur lakin ellerden kastedilen nedir ölçüsü nedir bileklerindenmidir, dirseklerindenmidir yoksa tüm kolmudur sizinde ifadenizle kurani bir hüküm mevcuttur lakin ölçü belli değildir recm konusuda bu ölçüdedir düşüncesindeyim ...Saygıdeğer Alpraum gayet net ifade etmiş bu anlamda kendisine teşekkür ediyorum ...hayr ile...




    Öncelikle Selam, Maide 3 degil o haramlarla ilgili yasa.

    5:3 Leş, kan, domuzun eti ve ALLAH'tan başkasına adananlar size haram kılındı. Canları çıkmadan kesmeniz hariç, boğulmuş, vurulmuş, düşmüş, boynuzlanmış ve canavar tarafından yenmiş hayvanlar, kutsallaştırılmış taşlar üzerinde boğazlanarak fal oklarıyla dağıtılanlar,evet bunlar kötüdür. Bugün size dininizi olgunlaştırdım, size nimetimi tamamladım ve size din olarak islam'ı beğendim. Kim açlıktan dolayı zorda kalırsa, günaha istekle yönelmeden yerse ona günah yoktur. Çünkü ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.


    Sizin bahsettiginiz;

    5:38 Erkek hırsızın ve kadın hırsızın ellerini, yaptıklarına karşılık kesin.Bu ALLAH'ın öngördüğü bir caydırma yöntemidir. ALLAH Güçlüdür, Bilgedir.

    Ama konuyu dagitmamak icin öncelikle hemen arkasindaki ayetide tap edeyim sonra devam Insallah...

    5:39 Kim yaptığı bu haksızlıktan sonra tevbe ederek düzelirse, ALLAH yönelişini kabul eder. ALLAH kuşkusuz Bağışlayandır, Rahimdir.

    Ölcü aciktir diyerek Söyle devam edelim;Eller,acaba siz el deyince bilekten asagisimi anliyorsunuz yoksa dirsekten sonrasinimi?Bilek ne anlam tasiyor sizce?

    5:38 Ayette "kesin" diye çevirilen kelime;kuataa...

    2:27; 3:127; 6:45; 7:72; 8:7; 9:121; 10:27; 11:81; 13:4; 15:65; 15:66; 13:25; 22:15; 27:32; 29:29; 56:33; 59:5; 69:46

    Bu ayetlerde mevcut.

    ;Kattaa;Kuran'da;

    5:33; 7:124; 20:71; 26:49; 13:31,2:166; 6:94; 7:160; 7:167; 9:110; 47:15; 47:22; 21:93; 22:19; 23:53,12:31; 12:50

    Hepsinin ortaklasa durumu;

    (1) ellerinin kesilip koparılması,
    (2) ellerinin çizilerek ve yarılarak kesilmesi,
    (3) mecazi anlamda, yani hırsızlıkla ilişkilerini kesecek önlemlerin alınması gibi üç değişik biçimde anlamak mümkün.

    Yaradan net bi şekilde kesin diyor bunda amiyane bi tabirle hiç kıvırma payı yok.Ama,

    Şimdi düşünelim ? El koparmak 100 değnekten daha az bir azab mı ?Madem el koparmak uygulanacaksa neden aynı nur 2 de olduğu gibi milletin ortasında uygulanması istenmiyor. Niçin Allah acıyacağınız tutmasın demiyor

    Ayetin devamını nereye koyacağız

    39- Kim yaptığı haksızlıktan sonra tevbe eder, halini düzeltirse, şüphesiz Allah, onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah bağışlayan, merhamet edendir.

    Adamın elini kestik attık.Tevbe etme şansımı kaldı ?Velhasil bu konunun Zina konusu ile alakasi ne kadardir..Tövbeye götürecek durum nedir?Bakin Zinada Tövbe kapisi ne kadar acik...

    el_feta ve emirahmedyasin bunu beğendiler.
  3. Alt 12-14-2008, 17:36 #23
    Metin mete Mesajlar: 547
    alemi_ervah´isimli üyeden Alıntı
    Saygıdeğer Metin Mete Kuranı kerimde hırısIzlık yapana maide 3 sanıyorum tam anımsayamıyorum lakin had cezası yani ellerinin kesilme cezası verilmesini emrolunur lakin ellerden kastedilen nedir ölçüsü nedir bileklerindenmidir, dirseklerindenmidir yoksa tüm kolmudur sizinde ifadenizle kurani bir hüküm mevcuttur lakin ölçü belli değildir recm konusuda bu ölçüdedir düşüncesindeyim ...Saygıdeğer Alpraum gayet net ifade etmiş bu anlamda kendisine teşekkür ediyorum ...hayr ile...


    Sevgi deger alemi_ervah,hatta baska yasada var Kuranda hirsizlik icin;Öncelikle ayetin önemine binahen;

    12:07 Andolsun ki Yusuf ve kardeşlerinde, (almak) isteyenler için ibretler vardır.

    12:111 Andolsun onların kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.

    Simdide bu sadik Resul Yusuf(Selam Resul/Resullere olsun)un kissasinda bakalim;

    12:74 (Yusuf'un adamları) dediler ki: Peki, siz yalancıysanız bunun (HIRSIZLIĞIN) cezası nedir?

    12:75 "Onun cezası, kayıp eşya, kimin yükünde bulunursa işte o, onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız" dediler.

  4. Alt 12-14-2008, 22:05 #24
    şafak Mesajlar: 26
    İSLAM HUKUKUNDA ZİNANIN CEZASI
    İslam ceza hukukunda zina;meşru bir akde dayanmaksızın yapılan haram bir birleşme olup bunu işleyen erkeğe zani, kadına da zaniye denir.
    Zina eden erkek ve kadın hakkında Kur’an-ı Kerim de şöyle buyrulur.
    “Zina eden kadınla zina eden erkekden her birine yüzer celde=değnek vurunuz!
    Eğer,Allaha ve ahret gününe inanıyorsanız,bunlara,acıyacağınız tutmasın.
    Mü’minlerden bir zümre de bunların cezalarına şahit olsun.”
    (Nur suresi,ayet:2)
    Celde;ete geçmemek üzere yalnız deriye tesir edecek derecede vurmak demektir.
    Bu da ne ince nede kalın olmayan budaksız,kenarsız,düğümsüz bir değnekle yapılır.
    Buların hepsinin bir günde vurulması lazım gelmeyip yarısının ertesi güne bırakılmasıda caizdir.Celde vurulurken;başa,yüze,tenasül uzvuna vurulmaz.
    Zina fiilinden dolayı cezanın tatbik edilebilmesi için,en başta akıl ve büluğ çağına ermiş olmak üzere bir takım ağır şartlar vardır.
    Zina fiilinin sübutu içinde ikrar veya şehadet şart olduğu gibi bu ikrar veya şehadetin makbul ve muteber olabilmesi için de ayrıca birtakım şartlar vardır.
    a)Şahitliğe ehil olan dört erkeğin şahitlik etmeleri ile:Bunlar zina edenleri iyice görmek zorundadırlar.Ayrıca da özü doğru kimseler olmalıdırlar.Eğer dörtten eksiklerse veya adı geçen vasıflara sahip değil iseler,zina fili ispat edilmiş sayılmaz.O vakit şahitliğe kalkışanlar iftiracı mevkiine düşerler ki zina isnadı cezasına çarptırılırlar.
    Birde dört erkek şahitlik ettikten sonra caysalar,zina etmekle itham edilen kimse cezaya uğratılmayıp şahitler seksener sopa yerler.Burada bir erkek yerine iki kadının şahitlik edebileceğini söylemeliyiz.
    b)Erginlik çağına erişmiş normal bir kimsenin “zina ettim” diye dört defa ayrı ayrı yerlerde itirafda bulunması ile:Hakim onu her defasında “yanılıyorsun” diyerek reddeder;ayrıca aklını ve hafızasını kontrol eder.Bütün bunlar müspet çıkar,zina eden kimse de iddiasında ayak diretirse hakim hükmünü verir.
    Zina ettiğini itiraf eden kimse cezanın tatbikinden önce veya tatbiki sırasında “hayır zina etmedim “ derse ceza vermekten vazgeçebilir.
    Dört erkeğin şahitliğiyle zina ettiği sabit olan kimse eğer taşlanarak idam hükmünü giymişse ona ilk taşları şahitler atar.Şahitlerden biri bundan çekinirse ceza infaz edilmez.
    Yukarıda vermeye çalıştığımız kısa izahtan sonra açıkça görülmektedirki İslamiyet ırz ve namus meselesi üzerinde çok titiz bir yol izlemektedir.Zina edenin suçunun sabit olması ve cezalarının tatbik edilmesi kolay değildir.Buda İslamın insanoğlunu iyilikle terbiye etmek istediğini gösterir.
    Nitekim “Elinizden geldiği kadar cezaları Müslümanlardan def’edin.Eğer bir kurtuluş yolu varsa maznunu(suçlu sanılan) serbest bırakın.Mukakkak ki hakimin affetmekle yanılması,ceza vermekle yanılgıya düşmesinden iyidir.” Hadis i şerifi bunun delilidir.(Mişkatü’l-Mesabih,c:2, s:292)
    Açıkça ortaya çıkan hakikat şudur:
    İslamiyette zina suçu için konan cezalar,her şeyden önce bu çirkin kötülüğün taşınılmaz derecede ağır bir mesuliyet duygusuna sahip olmayı gerektirdiğini gösterir.Sonra bu,bir manada öylesine cemiyet hayrını düşünen ileri bir siyasettir ki her yana korku salar ve herkes böylesine ağır bir günaha düşmekten kaçınır.Tatbik alanında,küfür ve inkar fırtınasına kapılanların ileri sürdükleri gibi ne vahşice bir sistemdir,ne de fazla bir can kaybına yol açar.Tersine namus üzerine titreyen bir sistem ve saldığı korku ile de zina suçlarını en aza indiren ilahi bir kanundur.

  5. Alt 12-15-2008, 08:28 #25
    Metin mete Mesajlar: 547
    şafak´isimli üyeden Alıntı
    İSLAM HUKUKUNDA ZİNANIN CEZASI
    İslam ceza hukukunda zina;meşru bir akde dayanmaksızın yapılan haram bir birleşme olup bunu işleyen erkeğe zani, kadına da zaniye denir.
    Zina eden erkek ve kadın hakkında Kur’an-ı Kerim de şöyle buyrulur.
    “Zina eden kadınla zina eden erkekden her birine yüzer celde=değnek vurunuz!
    Eğer,Allaha ve ahret gününe inanıyorsanız,bunlara,acıyacağınız tutmasın.
    Mü’minlerden bir zümre de bunların cezalarına şahit olsun.”
    (Nur suresi,ayet:2)
    Celde;ete geçmemek üzere yalnız deriye tesir edecek derecede vurmak demektir.
    Bu da ne ince nede kalın olmayan budaksız,kenarsız,düğümsüz bir değnekle yapılır.
    Buların hepsinin bir günde vurulması lazım gelmeyip yarısının ertesi güne bırakılmasıda caizdir.Celde vurulurken;başa,yüze,tenasül uzvuna vurulmaz.
    Zina fiilinden dolayı cezanın tatbik edilebilmesi için,en başta akıl ve büluğ çağına ermiş olmak üzere bir takım ağır şartlar vardır.
    Zina fiilinin sübutu içinde ikrar veya şehadet şart olduğu gibi bu ikrar veya şehadetin makbul ve muteber olabilmesi için de ayrıca birtakım şartlar vardır.
    a)Şahitliğe ehil olan dört erkeğin şahitlik etmeleri ile:Bunlar zina edenleri iyice görmek zorundadırlar.Ayrıca da özü doğru kimseler olmalıdırlar.Eğer dörtten eksiklerse veya adı geçen vasıflara sahip değil iseler,zina fili ispat edilmiş sayılmaz.O vakit şahitliğe kalkışanlar iftiracı mevkiine düşerler ki zina isnadı cezasına çarptırılırlar.
    Birde dört erkek şahitlik ettikten sonra caysalar,zina etmekle itham edilen kimse cezaya uğratılmayıp şahitler seksener sopa yerler.Burada bir erkek yerine iki kadının şahitlik edebileceğini söylemeliyiz.
    b)Erginlik çağına erişmiş normal bir kimsenin “zina ettim” diye dört defa ayrı ayrı yerlerde itirafda bulunması ile:Hakim onu her defasında “yanılıyorsun” diyerek reddeder;ayrıca aklını ve hafızasını kontrol eder.Bütün bunlar müspet çıkar,zina eden kimse de iddiasında ayak diretirse hakim hükmünü verir.
    Zina ettiğini itiraf eden kimse cezanın tatbikinden önce veya tatbiki sırasında “hayır zina etmedim “ derse ceza vermekten vazgeçebilir.
    Dört erkeğin şahitliğiyle zina ettiği sabit olan kimse eğer taşlanarak idam hükmünü giymişse ona ilk taşları şahitler atar.Şahitlerden biri bundan çekinirse ceza infaz edilmez.
    Yukarıda vermeye çalıştığımız kısa izahtan sonra açıkça görülmektedirki İslamiyet ırz ve namus meselesi üzerinde çok titiz bir yol izlemektedir.Zina edenin suçunun sabit olması ve cezalarının tatbik edilmesi kolay değildir.Buda İslamın insanoğlunu iyilikle terbiye etmek istediğini gösterir.
    Nitekim “Elinizden geldiği kadar cezaları Müslümanlardan def’edin.Eğer bir kurtuluş yolu varsa maznunu(suçlu sanılan) serbest bırakın.Mukakkak ki hakimin affetmekle yanılması,ceza vermekle yanılgıya düşmesinden iyidir.” Hadis i şerifi bunun delilidir.(Mişkatü’l-Mesabih,c:2, s:292)
    Açıkça ortaya çıkan hakikat şudur:
    İslamiyette zina suçu için konan cezalar,her şeyden önce bu çirkin kötülüğün taşınılmaz derecede ağır bir mesuliyet duygusuna sahip olmayı gerektirdiğini gösterir.Sonra bu,bir manada öylesine cemiyet hayrını düşünen ileri bir siyasettir ki her yana korku salar ve herkes böylesine ağır bir günaha düşmekten kaçınır.Tatbik alanında,küfür ve inkar fırtınasına kapılanların ileri sürdükleri gibi ne vahşice bir sistemdir,ne de fazla bir can kaybına yol açar.Tersine namus üzerine titreyen bir sistem ve saldığı korku ile de zina suçlarını en aza indiren ilahi bir kanundur.



    Bu aciklamana iki ayri yazi asayim;

    Bu, Bizim indirdiğimiz sûre
    Sûret un enzel na hâ



    İlk ayette Biz öznesi vurgulanmış. "Sûreyi indiren Biziz; içindeki buyruk ve öğütleri veren Biz" anlamında. Bir bakıma ilahî telif hakkına dikkat çekilip "Buyruk ve öğütlerimizi yok saymayın; telif hakkımızı çiğnemeyin!" dendiği apaçık.



    Ama ilginçtir; uyarının hemen ardından gelen ayet bazı İslam ülkelerinde yok sayılıp Allah’ın telif hakkı çiğnenir. Örneğin zina suçu işleyen kadınlar, taşlanarak idam edilir. Oysa sûrenin ikinci ayetinde "Zina yapan erkek ve kadının her birine yüz vuruş!" deniyor.



    Allah’ın yüz vuruş hükmünü yok sayıp zina mahkumunu taşlamak suretiyle idam etmek elbet haddi aşmadır.



    Ayette bir de "İlahî cezanın infazında acıyacağınız tutmasın!" uyarısı var. Ona takınılan vurdum duymaz tavra ne demeli?



    *



    İlahî cezanın infazında acıyacağınız tutmasın

    La te’hüzküm bihima ra’fetün fî dinillah




    Beşerin acıyacağı tutuyor mu tutmuyor mu. Ceza, hakkıyla infaz ediliyor mu edilmiyor mu? Bakalım.



    Örnek olarak Mevdudi’nin Nûr 2’yle ilgili açıklamalarını alalım (Tefhimu’l Kur’an):



    Kamçılamanın niteliğiyle ilgili ilk değini...



    Allah cilde vuruş anlamında feclidu diyor; kamçı demiyor. Kamçı beşerî yorumla peydahlanan bir araç. O yüzden son derece keyfî.



    Öyle ya, pek âlâ cop veya bel kemeri de olabilir; hattâ kamçıdan daha uygun olur bunlar çünkü özellikle insanlar içindir. Oysa kamçı atlar için.



    Celd, deri anlamındaki "cild"den türemedir. O yüzden tüm dilciler ve yorumcular kamçılamanın etkisinin deriyle sınırlı kalıp alttaki ete geçmeyecek şekilde olması gerektiği anlamını çıkarmışlardır. Ette derin yaralar açan ya da onu yırtıp parçalayan kamçılamalar Kuran’a aykırıdır.



    Tamam. Bu açıklama için Mevdudi’ye teşekkür.



    Kamçılama da orta şiddette olmalıdır. Hz Ömer kamçıyı vurana, "Kendi koltuk altını göstermeden vur!" derdi. Yani tam bir güçle vurmak için kol alabildiğine kaldırılmaz.

    (Ahkâm’ü-Kur’an, İbn’ül-Arabî, II:84 ve Ahkâmül-Kuran, el-Cessas, III:332)



    "Acımanız tutmasın!" diyen Allah’ın uyarısına ne oluyor bu durumda?



    Vuruşlar hakkıyla yapılsa kamçılanan ölür; yumuşatılsa hayatta kalır ama bu kez de ilahî uyarı kâle alınmamış olur.



    Peki, doğrusu nedir; adalet için hakkıyla vuruş mu, hakkıyla vuruş tehlikeli diye yumuşak vuruş mu?



    Kamçılama anında kadın bütünüyle örtülü olmalı, elbisesi bedeninin hiçbir parçası açıkta kalmayacak şekilde bağlanmalıdır. Yalnızca kalın elbiseleri çıkarılabilir... erkekle ilgi olarak görüş ayrılığı vardır. Bazı fakihlere göre erkeğe yalnızca picamaları içinde olma izni tanınır...



    Bu da keyfî. Kalın elbiseler çıkarılabilir... Yani çıkarılmaya da bilir mi?



    Giysi inceyse Allah’ın "Acımayın!" uyarısı kâle alınmış olur ama suçlu ölür; yok, kalınsa suçlu, yaşar. Ama bu kez de Allah’ın uyarısı kâle alınmamış olur.



    Aynı soru:

    Doğru olan hangisi; adalet için her zamanki giysi mi, her zamanki giysi tehlikeli diye daha kalın bir giysi mi?



    Fakihler günde en az yirmi kamçı vurularak kamçılama cezasının uygulanabileceğini belirtmişlerse de cezanın tümü aynı zamanda uygulanırsa daha iyi olur.



    Yüz vuruşun hepsi hakkıyla ve bir kerede infaz edilse suçlu ölür
    ; yok, beş altı ay aralarla yirmişer vuruş olarak infaz edilse hayatta kalır ama bu kez de ilahî uyarı kâle alınmamış olur ve infaz cıvır.



    Yine aynı soru:

    Doğru olan hangisi; adalet için bir kerede yüz vuruş mu, hayır o tehlikekli diye bir kerede yalnızca yirmi vuruş mu?



    Görüldüğü gibi "Acımanız tutmasın!" diyen Allah’a itaat edilemiyor. Yoksa yüz vuruşu yiyen, ölecek.



    Demek ki bu cezada bir hatâ var.



    Ama Allah hatâdan arınmış olduğuna göre ilahî buyrukta hatâ olamaz. Beşerin, buyruğu algılamasında bir hata var.



    İslam hukuku profesörü Hayrettin Karaman’ın şu açıklamasına bakın (YENİ ŞAFAK 1 Nisan 2007):



    Başka yorumlar da bulunmakla beraber klasik (yani gelenekçi HA) yorum ve hükmü ele alalım; buna göre:



    Evli olmayan bir erkek veya kız zina yaptığında cezası yüz sopa vurmaktır. Sopanın mahkuma kalıcı zarar vermemesi şarttır. Bazı alimlere göre ise sopa semboliktir; (vuruş), dişi temizlemekte kullanılan misvak gibi bir şeyle dahi yapılabilir.



    Zina yapan kişi ceza olarak diş çöpü ile dövülürmüş. Şu cıvıklığa bakın. Allah’ın Nûr 2’de bu cıvıklığı emrediyor olması mümkün değil.



    İşte asıl soru bununla ilgili:



    Ayet doğru okununca Allah ne diyor? Zina yapanlara Allah’ın biçtiği gerçek ceza nedir?



    Lütfen dikkatli okuyun:



    Zina eden erkek ve kadın... her birinin derisine yüz vuruş yapın. Allah’a ve ahrete inanıyorsanız ilahî cezanın infazında acımanız tutmasın. Ve bir grup inanan, infazı izlesin.




    Alinti:

    el_feta ve emirahmedyasin bunu beğendiler.
  6. Alt 12-15-2008, 08:33 #26
    Metin mete Mesajlar: 547
    şafak´isimli üyeden Alıntı
    İSLAM HUKUKUNDA ZİNANIN CEZASI
    İslam ceza hukukunda zina;meşru bir akde dayanmaksızın yapılan haram bir birleşme olup bunu işleyen erkeğe zani, kadına da zaniye denir.
    Zina eden erkek ve kadın hakkında Kur’an-ı Kerim de şöyle buyrulur.
    “Zina eden kadınla zina eden erkekden her birine yüzer celde=değnek vurunuz!
    Eğer,Allaha ve ahret gününe inanıyorsanız,bunlara,acıyacağınız tutmasın.
    Mü’minlerden bir zümre de bunların cezalarına şahit olsun.”
    (Nur suresi,ayet:2)
    Celde;ete geçmemek üzere yalnız deriye tesir edecek derecede vurmak demektir.
    Bu da ne ince nede kalın olmayan budaksız,kenarsız,düğümsüz bir değnekle yapılır.
    Buların hepsinin bir günde vurulması lazım gelmeyip yarısının ertesi güne bırakılmasıda caizdir.Celde vurulurken;başa,yüze,tenasül uzvuna vurulmaz.
    Zina fiilinden dolayı cezanın tatbik edilebilmesi için,en başta akıl ve büluğ çağına ermiş olmak üzere bir takım ağır şartlar vardır.
    Zina fiilinin sübutu içinde ikrar veya şehadet şart olduğu gibi bu ikrar veya şehadetin makbul ve muteber olabilmesi için de ayrıca birtakım şartlar vardır.
    a)Şahitliğe ehil olan dört erkeğin şahitlik etmeleri ile:Bunlar zina edenleri iyice görmek zorundadırlar.Ayrıca da özü doğru kimseler olmalıdırlar.Eğer dörtten eksiklerse veya adı geçen vasıflara sahip değil iseler,zina fili ispat edilmiş sayılmaz.O vakit şahitliğe kalkışanlar iftiracı mevkiine düşerler ki zina isnadı cezasına çarptırılırlar.
    Birde dört erkek şahitlik ettikten sonra caysalar,zina etmekle itham edilen kimse cezaya uğratılmayıp şahitler seksener sopa yerler.Burada bir erkek yerine iki kadının şahitlik edebileceğini söylemeliyiz.
    b)Erginlik çağına erişmiş normal bir kimsenin “zina ettim” diye dört defa ayrı ayrı yerlerde itirafda bulunması ile:Hakim onu her defasında “yanılıyorsun” diyerek reddeder;ayrıca aklını ve hafızasını kontrol eder.Bütün bunlar müspet çıkar,zina eden kimse de iddiasında ayak diretirse hakim hükmünü verir.
    Zina ettiğini itiraf eden kimse cezanın tatbikinden önce veya tatbiki sırasında “hayır zina etmedim “ derse ceza vermekten vazgeçebilir.
    Dört erkeğin şahitliğiyle zina ettiği sabit olan kimse eğer taşlanarak idam hükmünü giymişse ona ilk taşları şahitler atar.Şahitlerden biri bundan çekinirse ceza infaz edilmez.
    Yukarıda vermeye çalıştığımız kısa izahtan sonra açıkça görülmektedirki İslamiyet ırz ve namus meselesi üzerinde çok titiz bir yol izlemektedir.Zina edenin suçunun sabit olması ve cezalarının tatbik edilmesi kolay değildir.Buda İslamın insanoğlunu iyilikle terbiye etmek istediğini gösterir.
    Nitekim “Elinizden geldiği kadar cezaları Müslümanlardan def’edin.Eğer bir kurtuluş yolu varsa maznunu(suçlu sanılan) serbest bırakın.Mukakkak ki hakimin affetmekle yanılması,ceza vermekle yanılgıya düşmesinden iyidir.” Hadis i şerifi bunun delilidir.(Mişkatü’l-Mesabih,c:2, s:292)
    Açıkça ortaya çıkan hakikat şudur:
    İslamiyette zina suçu için konan cezalar,her şeyden önce bu çirkin kötülüğün taşınılmaz derecede ağır bir mesuliyet duygusuna sahip olmayı gerektirdiğini gösterir.Sonra bu,bir manada öylesine cemiyet hayrını düşünen ileri bir siyasettir ki her yana korku salar ve herkes böylesine ağır bir günaha düşmekten kaçınır.Tatbik alanında,küfür ve inkar fırtınasına kapılanların ileri sürdükleri gibi ne vahşice bir sistemdir,ne de fazla bir can kaybına yol açar.Tersine namus üzerine titreyen bir sistem ve saldığı korku ile de zina suçlarını en aza indiren ilahi bir kanundur.


    Ikinciyide asayim;

    Zina eden erkek ve kadına yüzer celde vurun. Allah’a ve ahrete inanıyorsanız acıyıp ta infazda isteksiz davranmayın. Ve inanırlardan bir grup infazı izlesin
    (24:2).



    "Yüz sopa değil, yüz CELDE vurun!", deniyor –feclidû..



    CeLDe deri anlamındaki "cild"in bir türevi. O halde acısı yalnızca deride duyulabilen sığ bir cezadır bu. Caydırma gücüı her halde bundan geliyor olamaz.



    Önemli olan, "celdeleme"nin infazını halkın izlemesidir çünkü bu, suçluya itibar kaybettirir.



    Bundan anlaşılan, asıl ceza suçludaki hayvanın çektiği bedenî acı değil insanın çektiği medenî acıdır yani itibar kaybı.



    Celdeleme ise bir bakıma spot ışığı görevi yapıp insanların o noktaya bakmasını sağlıyor. Tıpkı tv haberleri gibi.



    Dizilerde çoğunlukla iyi koca-iyi baba rolünü oynayan bir aktör, gerçek yaşamda karısını aldatmıştı. Yakalandı. Televizyona çıkıp özür dilemek zorunda kaldı. Ama yalnızca eşinden değil bütün kadınlardan; bütün toplumdan.



    İşte yüz celde, tvlerin ona çevirdiği spot ışıklarıydı.



    İtibar kaybının sonucu ise müthiş oldu. Çünkü insanlar onu artık sevemedi. Dizilerde onu görmek istemedi. Yapımcılar o yüzden aktöre daha az daha az rol verdi. Yani itibar kaybı müthiş bir para kaybına yol açtı.



    Müslümanlar Allah’ın 24:2’de buyurduğu "halkın önünde yüz celde"yi bir de bu açıdan değerlendirse nasıl olur? Yani kendilerine sorsalar:



    Asıl ceza spot ışıkları mı itibar kaybı mı?



    Alinti;

  7. Alt 12-20-2008, 16:03 #27
    mustafamehmet Mesajlar: 69
    AnTiKa´isimli üyeden Alıntı
    Kuralı (recm) koyan Allah cc ve Rasulullah sav zamanında uygulanmıştır.

    Recmi hazmedemeyenler Allah cc dan daha mı merhametlidirler?

    dinimizle lütfen bu recm olayını birlestirmeyin ve kendinize kanıt yaramak için peygamberimiz zamanında uygulanmıstır demyin ya... uygulanmıssa bile bunda peygamberimiz bu uygulamanın yanında asla olmamıstır. Nedenmi peygamberimizi taşlayanları ona kötü söz söyleyenleri eziyet edenler olmustur ve cebrail gelip peygamberimize sunu demiştir sen iste su dağı alıp başlarına koyıyım demiştir. ama Peygamberimiz o güzel insan hayır deyip onaların günağını af olması icin dua etmiştir. böyle bi durumda nasıl olurda sanki Peygamberimizin de recm kullandığını söyleyeblirsiniz... lütfen sağdan soldan duyduğunuz seyleri kanıt olark yazmayın kimsenin kimsyi cezalandırma hakkı yoktur eziyet etmeye hakkı yoktur... sağlıcakla kardeşler....

  8. Alt 12-20-2008, 18:51 #28
    el_feta Mesajlar: 1.168
    mustafamehmet´isimli üyeden Alıntı
    dinimizle lütfen bu recm olayını birlestirmeyin ve kendinize kanıt yaramak için peygamberimiz zamanında uygulanmıstır demyin ya... uygulanmıssa bile bunda peygamberimiz bu uygulamanın yanında asla olmamıstır. Nedenmi peygamberimizi taşlayanları ona kötü söz söyleyenleri eziyet edenler olmustur ve cebrail gelip peygamberimize sunu demiştir sen iste su dağı alıp başlarına koyıyım demiştir. ama Peygamberimiz o güzel insan hayır deyip onaların günağını af olması icin dua etmiştir. böyle bi durumda nasıl olurda sanki Peygamberimizin de recm kullandığını söyleyeblirsiniz... lütfen sağdan soldan duyduğunuz seyleri kanıt olark yazmayın kimsenin kimsyi cezalandırma hakkı yoktur eziyet etmeye hakkı yoktur... sağlıcakla kardeşler....

    hayır...
    peygamber bizzat kendisi bu cezayı uygulamıştır...
    peygamber'in kızdığı ise cezanın ardından ki(uyguladığı bir kadındı,yaptığı iş bilinmiyordu ve kendisi itiraf etmişti) bazı müslümanların arkasından kötü söz söylemesine kızmıştır ve hatta o kadın öyle bir tövbe etmiştir ki 70 kişiye dağıtılsa hepsi affolunurdu,demiştir...olay bundan ibarettir...

    Eziyet değil bu,Allah'ın hükmüdür efendim..Adı üstünde ceza...Ve kulların aksine cezalandırma yetkisi vardır...Bu hakkı Allah'ın verdiği kurallara göre yapmaya ŞERİAT Diyoruz zaten biz...

    Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.


    Arada had cezalarına kayılmış..el kesme olayı kuran ile sabittir..recm ise böyle değildir...
    tartışmaya girmeyeceğim ihtilaflı bir mevzudur islam hukukunda...

    selam ve dua ile...

    emirahmedyasin bunu beğendi.
  9. Alt 12-21-2008, 01:29 #29
    Metin mete Mesajlar: 547
    el_feta´isimli üyeden Alıntı
    hayır...
    peygamber bizzat kendisi bu cezayı uygulamıştır...
    peygamber'in kızdığı ise cezanın ardından ki(uyguladığı bir kadındı,yaptığı iş bilinmiyordu ve kendisi itiraf etmişti) bazı müslümanların arkasından kötü söz söylemesine kızmıştır ve hatta o kadın öyle bir tövbe etmiştir ki 70 kişiye dağıtılsa hepsi affolunurdu,demiştir...olay bundan ibarettir...

    Eziyet değil bu,Allah'ın hükmüdür efendim..Adı üstünde ceza...Ve kulların aksine cezalandırma yetkisi vardır...Bu hakkı Allah'ın verdiği kurallara göre yapmaya ŞERİAT Diyoruz zaten biz...

    Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.


    Arada had cezalarına kayılmış..el kesme olayı kuran ile sabittir..recm ise böyle değildir...
    tartışmaya girmeyeceğim ihtilaflı bir mevzudur islam hukukunda...

    selam ve dua ile...



    Evet ne güzelde almissiniz Nur 2 nin bir kismini?Neden basindaki hükmü yazmadiniz El_Feta,Kelimelerle oynanmaz Bakiniz Kuran ile anlamak Allahin ayetlerine tabii olmak varken hikayelerden medet ummak sizce ne kadar dogru bir yoldur?Sonra kalkip ben tartismaya girmem?Ne demek yani sizin surda yazdiginiz yazi tam bir hüküm verme ama siz hemde itilafli oldugunu yazmaniza ragmen tartismayacaksiniz ama tartisma platformuna hükmünüzü yaziyorsunuz böyle is olurmu?Evet Allahin kestigi ceza,zulüm degildir!!!Amma Velakin Hikayenin kestigi ZULÜMDÜR.Hemde hakkinda hic dogru bir beyyine olmadigi halde!!!!Bakiniz sayin El_feta ayeti tekrar aslim isterseniz?


    24:1

    Bu, bizim indirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir sûredir. Düşünüp öğüt almanız için onda apaçık âyetler indirdik.


    Bakiniz bu Hitab nasil kesindir;Bu bizim indirdigimiz;Ve farz kildigimiz bir suredir....

    Kesin hükümdür diyor Alemlerin Rabbi,kime MÜSLÜMANLARA!!!Niye Düsünüp ögüt almamiz icin ayeti acik vermis...

    24:2

    Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allaha ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allahın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun.


    Sayin El_feta bakin ayetin birinci kismina"Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun."Neden yazinizda bu acik hükmü yok saydiniz?Ayetin gerisini yazip hükmü kendiniz verdiniz"TASLAYIN"O zaman durumunuzu Kuranda arayinizki sizin bu hükmünüze Alemlerin Rabbi ne diyor?

  10. Alt 12-21-2008, 01:38 #30
    el_feta Mesajlar: 1.168
    siz hadis kabul etmiyorsunuz..sizinle bunu tartışamam bile...sizin hikaye dediğiniz benim dinimin direklerinden biri...aynı kaynakları olmayan iki kişi nasıl anlaşsın...

    sizin dediğiniz ayeti inkar eden kim ki???

    o ayeti yarım yazmamın sebebi de ,sanki böyle bir ceza olunca bi acayip olunuyomuş,katı olunuyomuş gibi bir hava oluşmasına binaen yazdım...

    dediğiniz konu zaten ihtilaflı hiç girmeyeceğim bile...olabilir recmi kabul etmebilirsiniz hiiç bir itirazım da yok efendim..hayır recm var deseniz de bi itirazım olmayacaktı...
    yazımı iyi okursanız düzeltmek istediğim hususlar bunlar değildi...

    selam ve dua ile...

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.