Bazı veliler, Peygamberimizle (a.s.m ) vefatından sonra görüşmüş ve sohbet etmişler

Benim söyledigim tez/hipotez bir delile dayali dahi olmasa sizin bunu delille cürütmeniz gerekmez mi? Bir adamin körlügüne inandigim gibi gördüklerinede inanirim. Heleki bu sahsiyetler güven vaadeden insanlar ise....



  1. Alt 06-24-2009, 23:25 #11
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Benim söyledigim tez/hipotez bir delile dayali dahi olmasa sizin bunu delille cürütmeniz gerekmez mi? Bir adamin körlügüne inandigim gibi gördüklerinede inanirim. Heleki bu sahsiyetler güven vaadeden insanlar ise.

  2. Alt 06-24-2009, 23:40 #12
    Beyyine Mesajlar: 57
    Sizin teziniz delile dayalı değilse bunu çürütmek bir yana bunu konuşmak dahi gerekmez.
    İsa as.'ın Maide sursindeki şu sözü Rasulullah sav. içinde geçerlidir.

    “ ... İçlerinde bulunduğum sürece onlara şahittim. Beni vefat ettirinceartık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi görüp gözetirsin. ”

  3. Alt 09-03-2009, 00:02 #13
    salihdogan Mesajlar: 5
    mükerrer olduğu için

    Konu salihdogan tarafından (09-04-2009 Saat 14:05 ) değiştirilmiştir.
  4. Alt 09-03-2009, 00:25 #14
    salihdogan Mesajlar: 5
    bismillahirrahmanirrahim

    Resulullah (s a v ) kim beni rüyasında görürse bisinki beni görmüştür zira şeytan beni taklit edemez. buyuruyor bu hadis resulü ekrem efendimizin rüyada görülebileceğine delildir.......

    sahabe yada tabiinde rüyasında resulü ekrem (s a v)'i gören varmı? diyorsunuz evet var bizzat torunu, hazreti hasan, radıyallahu anhum vefatından az önce kardeşi hazreti hüseyin'e dedemiz rasulullahı gördüm, artık kavuşma zamanı dediği tarihi bir gerçektir.....

    Allah'cc Açılan kapı rasulullah (s a v ) tan geçer.
    ey, resulüm, deki: eğer hakikaten ALLAH'I seviyorsanız beni sevinki ALLAH'da sizi sevsin.. ayeti ile resulullah'ı sevmeden Allah'a ulaşmanın mümkün olamıyacağını Allah cc bizlere bildiriyor. kur'an, ne ise o gerisi boştur sözü ne kadar abestir.zira ALLAH cc. rasulullah için o kendiliğinden hiç bir şey söylemez. diye bizleri ikaz ediyor. eğer kur'an'dan gayrısı boş olsaydı allahın elçisi, veda hutbesinde: Ey insanlar! dikkat edin size iki şey bırakıyorum: 1-ALLAH'ın kitabı olan kur'an'ı 2- benim sünnetimi bunlara sımsıkı sarılın.. demezdi..

    MÜRTET olan kişi mervandır. ali imran suresi indiğinde, o yazıyordu.. ali imran yerine kendi ismini kıyamete kadar okusunlar diye, Ali mervan yazdı. cebrail (a s) anında gelerek bunu rasulullah'a bildirdi ve gereken yapıldı..


    Evet ebu cehil çok dinledi ama ebu cehil olarak kaldı fakat resulü zişan efendimizi aşkla muhabbetle dinleyen on binlerce sahabe'i kiram efendilerimizi, peygamber efendimiz, (s a v) gökdeki yıldızlara benzetmiştir, ve onlar kömürken mücevher olmuşlardır.
    Selam ve dua ile

  5. Alt 09-03-2009, 11:49 #15
    M ALİ RUMİ Mesajlar: 193
    Konunun izahına yardımcı olacağı kanaatımla..

    Benden selam söyle!"
    Resulullah efendimizi vesile edilmesi ile ilgili Osman bin Hanif hazretleri şu hadiseyi anlatır: "Osman bin Affan halife iken, büyük sıkıntısı olan bir kimse, Halifenin karşısına çıkmaya utandığı için bana dert yanmıştı. Ben de, hemen abdest al! Mescid-i seadete git! Dua et, istediğini bildir, dedim.
    Adamcağız, dua ettikten sonra, Halifenin bulunduğu yere gidip huzuruna çıkarılmış. Halife, bunu seccadesi üstünde oturtup, derdini dinlemiş ve kabul etmiş. Adamcağız, işinin birdenbire yapıldığını görünce, sevinerek bana geldi. "Allahü teala senden razı olsun! Halifeye sen söylemeseydin, sıkıntıdan kurtulamayacaktım" dedi. Benim Halife ile görüştüğümü zannetti.
    Hazret-i Ömer halife iken, kıtlık oldu. Eshab-ı kiramdan Bilal bin Hars , Resulullahın türbesine gidip; "Ya Resulallah! Ümmetin açlıkdan ölmek üzeredir. Yağmur yağması için vesile olmanı yalvarırım" dedi. Resulullah efendimiz o gece rüyasında görünüp; "Halifeye git! Benden selam söyle! Yağmur duasına çıksın!" buyurdu. Hazret-i Ömer, yağmur duasına çıkınca, yağmur yağmaya başladı.
    Allahü teala, sevdiklerinin hatırı için, duaları kabul buyurmaktadır. Allahü teala, Muhammed Aleyhisselamı çok sevdiğini bildirmiştir. Bunun için, bir kimse, "Allahümme inni es'elüke bi-cahi Nebiyyik-el-Mustafa" diyerek bir dua etse, duası red olunmaz. Bununla beraber, ufak-tefek dünya işleri için, Resulullah'ı vesile etmek edebe uygun olmaz.
    Burhaneddin İbrahim Maliki buyurdu ki: "Çok aç olan fakir bir kimse, Hücre-i seadete gidip; "Ya Resulallah! Karnım açtır" dedi. Az sonra birisi gelip, fakiri evine götürdü, karnını doyurdu. Fakir yapdığı duanın kabul olduğunu söyleyince, "Kardeşim! Çoluk-çocuğundan ayrılıp uzak yollardan sıkıntılar çekerek Resulullah'ı ziyaret için geldin. Bir lokma ekmek için Resulullah'ın huzuruna çıkmak yakışır mı? O yüksek huzurda, Cennet'i ve sonsuz nimetleri istemeli idin! Burada istenilen şeyleri Allahü teala reddetmez" dedi. Resulullah'ı ziyaret etmek şerefine kavuşanlar, kıyamet gününde şefaat etmesi için dua etmelidir."
    İmam-ı Ebu Bekr-i Mükri, bir gün İmam-ı Taberani ve Ebu Şeyh ile Mescid-i seadetde oturuyorlardı. Birkaç günden beri bir şey yemediklerinden çok acıkmışlardı.İmam-ı Ebu Bekr artık dayanamayarak; "Açım ya Resulallah!" dedikten sonra, bir köşeye çekildi. Seyyidlerden bir zat, iki hizmetçisi ile gelerek; "Kardeşlerim! Dedem Resulullah'dan açlıkdan yardım istemişsiniz. Sizi doyurmamı emir buyurdu" dedi.

    "Bir şey isteyeni boş çevirmeyiz!"
    Resulullah'ı vesile ederek muradlarına kavuşanlardan biri de, Muhammed bin Münkedir'dir. Şöyle anlatır: "Bir adam, babama seksen altın bırakıp cihada gitmişti. "Bunları sakla! Çok muhtac olana da yardım edebilirsin" demişti. Medine'de kıtlık oldu. Babam, altınların hepsini açlıktan bunalanlara dağıttı. Altınların sahibi gelip istedi. Babam; "Bir gece sonra gel" dedi. Hücre-i seadete gidip, sabaha kadar Resulullah'a yalvardı. Gece yarısı, bir adam gelip; "Uzat elini!" dedi. Bir kese altın verip, sonra oradan kayboldu. Babam evde altınları sayıp seksen adet olduğunu görünce, sevinerek hemen sahibine verdi."
    İmam-ı Muhammed Musa hazretleri, başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatır: "637 (k.1239) senesinde, Sader kalesinden seçkin bir cemaatle beraber çıktık. Yanımızda bize kılavuzluk eden bir kimse vardı. Bir müddet gittikten sonra suyumuz tükendi. Su aramaya başladık. Ben de bu arada ihtiyacımı görmek için gittim. Bu sırada müthiş bir şekilde uykum geldi. Nasıl olsa giderken beni uyandırırlar deyip, başımı yere koydum.
    Uyandığımda, kendimi çölün ortasında yapayalnız buldum. Arkadaşlarım beni unutup gitmişlerdi. Yalnızlıktan süyük bir korkuya kapıldım. Çölde, sağa sola yürümeye başladım. Nerede bulunduğumu, nereye gideceğimi bilemiyordum. Her taraf dümdüz kumdu. Az sonra hava karardı. Yolculuk yaptığımızkafilenin izi bile yoktu. Ben, gece karanlığında yapayalnızdım. Korkum daha da şiddetlendi. Telaşla daha süratli yürümeye başladım.
    Bir müddet gittikten sonra, çok susamış ve yorulmuş bir halde yere düştüm. Artık hayatımdan ümidimi kesmiş, ölümümün yaklaştığını hisseder gibi olmuştum. Susuzluk ve yorgunluktan, ızdırap ve elemim son haddine varmıştı. Birden aklıma geldi. Gece karanlığında; "Ya Resulallah! Yetiş! Senden, Allahü tealanın izniyle yardım etmeni istiyorum!" diye inledim.
    Sözümü bitirir bitirmez, birinin bana seslendiğini duydum. Sesin geldiği tarafa baktığımda; gece karanlığında, etrafına ışıklar saçan, bembeyaz elbiseler giyinmiş, o zamana kadar hiç görmediğim bir kimsenin beni çağırdığını gördüm. Bana yaklaşıp elimi tuttu. O anda bütün yorgunluğum ve susuzluğum kayboldu. Yeniden doğmuş gibi oldum. Ona canım birden ısınıverdi. El ele bir müddet yürüdük. Hayatımın en tatlı anlarından birini yaşadığımı hissettim. Bir kum tepeceğini aşınca, beraber yolculuk yaptığım kafilenin ışıklarını görüp, arkadaşlarımın seslerini duydum. Onların yanlarına doğru yaklaştık.
    Benim bindiğim hayvan en arkadaş onları takib ediyordu. Birden gelip önümde durdu. Bireğimi önümde görünce, sevinç çığlıkları attım. Ben bağırınca, benimle gelen zat elini elimden çekti. Sonra elimden tutup bineğime bindirdi. Sonra da; "Bizden bir şey isteyeni ve yardım talebinde bulunan kimseyi biz boş çevirmeyiz" diyerek geri dönüp gitti.

    salihdogan bunu beğendi.
  6. Alt 06-01-2011, 22:29 #16
    aLpaTürk Mesajlar: 8
    Allah c.c Peygamber efendimiz S.A.V.den sonra yeryüzüne peygamber gelmeyeceği için bir çok Allah dostu veli ve veliullah göndermiştir..Bu evliyalar insanlara yanlış yaptığı zamanlarda onları tekrar doğru yola yöneltmekle meşguldular..Allah c.c. yeryüzüne 4 kutup ve 4 hey (Hu) göndermiştir..Bu kutuplar Başta Abdulkadir Geylani Hz. 2. Seyyid Ahmedel Bedevi 3. İbrahim Al Desuki ve 4. Seyyid Ahmedel Rufai dir..Bu saydıklarım Yeryüzüne Peygamber Efendimizden sonra gelen en büyük en kudretli keramet ve ilim sahipleridir..

    Allah c.c her yüzyılda bir bir tane mürşid yollamaktadır geçen yüzyılın mürşidi ise Bediüzzaman Said-i Nursi hz. dir..Allahı zikreden her kalbin nazarında illa bir keramet beslenmektedir.Allah dostu insanlar tabiki Peygamber efendimizi mana aleminde görebilirler ve hatta sohbette edebilirler..Bu Delille gösterilmez çünkü bu Sırrı ifşa edenler bir daha bu aleme zuhur edemezler..Sıra-ul Esrar dediğimiz meselede budur.. Zaten bunlara inenmak ve inanmak sizlerin elinde olan bir şeydir..Eğer dört dörtlük bir insan olsaydık aklımıza şüphe ve kuşku düşmezdi ayrıca bunları tartışmaz ancak yaşardınız..İnşallah o kademelere erişip Allahın Resulu ve müminleri habibullahı sadece bir nebze görebilseydik..Ancak biz kim Allah dostu olmak kim? Böyle ahır zamanda bir yol gösteren olmazsa halimiz çok duman...

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.