Bir gün Hz.Muhammed Mustafa(sav ) otururken yanına Azrail(as) o ulular ulusunu ziyarete geldi. Hazret, kardeş, binlerce yıldır bu iştesin, binlerce kişiyi canından ettin; binlerce çocuğu yetim bıraktın; hiç kimseye acıdın mı? Hiç kimseye yüreğin acıdı mı diye sordu. Azrail(as), Ya Resulullah dedi, bunca zaman içinde iki kişiye gönlüm yandı: Bir gün bir gemi, denizin dalgalarına, suyun şiddetine dayanamadı, paramparça oldu, gemidekiler boğuldu; yalnız gebe bir kadın, bir tahta parçasının üstüne tutunarak diri kaldı. Kimi dalgalarla denizin dibine inmede, kimi yelin kuvvetiyle göğe ateş saçmadaydı. Bu arada kadın çocuğunu doğurdu. Zahmetten kurtulup, çocuğuna baktı; denizin suyu bile o çocuğun yüzünden arınmadaydı; o kadar güzeldi. Kadın, memesini çocuğun ağzına verip onu emzirmek isterken, o kadının canını al, çocuğu da denizin dalgaları arasına bırak diye ferman geldi. Kadının canını aldım; ama hüzünler zindanından kaçıp, uçsuz-bucaksız denizin dalgaları arasında kalan o çaresiz çocuğa acıdım. Bir de Ad oğlu Şeddad’a acıdım. Yıllarca bir bağ-bahçe, bir cennet yapmaya uğraştı; bütün alemin malını sarfetti. Bağının ovası altındandı; salkımları incidendi, misktendi; çakıl taşları değerli mücevherlerdendi; ağaçları mercandan, dalları zümrüttendi; suyu içkiydi, toprağı Çin ahularının göbeklerinin kanı. Buharı misk kokar, yelinden amber tüterdi. O bağ-bahçe tamamlanınca gidip seyretmeye, canına can katmaya niyetlendi. Atından inerken, sağ ayağını özengiden çıkarmıştı, sol ayağı henüz özengideydi ki bu mel’unun canını al, şu dinsizi attan aşağıya at diye ferman geldi; canını aldım ama gönlümde yandı hani. Biçare bütün ömrünü ümitle geçirdi, mevkı’ dalı tam meyve vermişti, gözü göremedi gitti. Tam bu konuşma sırasında Cebrail(as) geldi ve Ya Muhammed(as) dedi: Tanrı’nın sana selamı var; buyuruyor ki: Üstünlüğüme, ululuğuma andolsun ki, o uçsuz-bucaksız denizde, o sonsuz dalgalar arasında, anasız olarak görüp gözettiğim; sonra da padişahlığa ulaştırdığım çocuk Ad oğlu Şeddad’dı ; nimetlerime karşı küfranda bulundu; benlik bayrağını yüceltti; akıllılara, kafirlere mühlet verdiğimiz fakat ihmal etmediğimiz malum olsun diye onu suyun azabından kurtardım.