Oysa ne berdeştum ne meczup bir halin içindeydim
Akıl ve izanıyla iftihar eden,keyfiyet içinde nefeslenen, derd-i gama ne dedirtendim
Kendine göre enleri olan sosyal şartlarda nüfusu bulunan,vasfiyet için uğraşandım
Hangi göreve gelsem, en mucbir sebeplerle öne sürülsem layık olduğuma inanırdım



Tevdi edilen ne kadar emanet varsa ve hatta yetkilerim azsa azim ile çalışırdım
Nerde miskinlik görsem, yakınmayı marifet addedene nazar etsem, sancılanırdım
Neden emek ve gayretlerini esirgiyorlar, çıkarları olduğu vakit diriliyorlar derdim
En olmaz sebeplerle bahaneleri sergilemekten hiç arlanmıyor der ve kederlenirdim



Herhangi bir cemaate intisaplı bir canı görsem, yanında talim etmeyi murat etsem
Yakın olmak için nefesimi derlesem, şuur ve idrak bakımından çok alayı yüklesem
Gördüğüm ve şahit olduğum zafiyetleri geceye havale etsem, lakin hıncı neylesem
Ne keyfiyet içindeler, nüfus sahibi olmak için ne dert ediniyorlar diye dertlenirdim



Hangi zaman ve anda bir efendm lafzı duysam irkilirdim, sonra ise çok üzülürdüm
Kimlere dendiğini ve nasıl bir bilinçle zikredildiğini kederlenerek yeisle öğrenirdim
An içinde gördüm ki, ona yakın olmak, feyzi tatmak için şeyhe atfedilenmiş dedim
Yine hasretin şadıyla figanımı derledim, bana benden yakın olan kimdir'i yükledim



Nasıl bir izanla, kalbini henüz keşfetmemiş bir nidayla ve ruhun acısıyla ah etsem
Tüm varlığımdan vazgeçerek, gönül ve zihin muvazenemi aşkına hasredip göçsem
Lal olan bu dilimi, burukluk içince can çekişen melalimi ummana dökerek yürüsem
Hangi vaktin ve muştu sunan şafağın eşiklerinde bir ömür inleyerek aşkına erişsem



Mustafa CİLASUN