Sükut etmişti nefese müdrik olan canlar, edebi terennüm eden şevk-i hicranlar
Neden dur durak bilmiyor umutlar, ruhumdan sudur eden figanlar ve nisyanlar
Hep böylemi kalacaktı sinemden çıkmayan hüzünlü sızılar, o bıktıran azaplar
Çaresiz bırakan o sabrı yudumlar, boyun büktüren bahtı karanlıklar ve ağıtlar




Aranırım, nerede akıyor ruhuma aşina olacak sebebi sürur inşirahlar ve umutlar
Mütemedayen potrazdamı solacak ve mecalsiz kalacaktır bu feryadı çırpınışlar
Gönül ağlar, dil çaresizliği yudumlar kalbimde niye durmuyor figanı hıçkırıklar
Söylenmek deva olmayacak sinemin solgun yaprakları bir bir sükutumla kopacak




Ey yüreğimin sızısı, gönlümün dinmeyen ağrısı, umutlarımın furyası duy sesimi
Yılların karanlığına bıraktığım gün yüzü görmemiş ümitlerimi, çileli içlenişimi
Ruhumdan tebarüz eden ve feryadın sessizliğine rucu etmiş bulunan nağmelerimi
Bir şikayetin ve hatta yeis içinde nefesi teneffüs etmenin ızdırabında ki günlerimi




Gönlüm niye bizar, hicran sessizliğin ahenginde şu mezarımı nefsim için aralar
Heyhat ki ahım kim için yüreğimden bir hüzün ile gönülleri yad ederek ferahlar
Toprak kalbim için ne ülfetli bahtiyar, yar olmasaydı bu aşk-ı hayat neye yarar
Mahzun çehreleri gördükçe, figan eden nefesleri düşündükçe, utanmak bana yarar




Gel söylenme, ruhunu esir alan bahanelerle nefeslenme, aşk, benlikten temizliktir
Kalbi lekeleri, nefsi hergelelikleri, nefesi müddete bırakılan avarelikleri silmektir
Gönül gözüyle, inşirahın vecdiyle sevda ile yüzleşmektir, ne tendir nede bahenedir
Her adımın ve nefese amade olan o canın murakebesinde hali sabırla demlemektir



Mustafa CİLASUN