Ey hilkatin rüknünde ve idrakin külhünde nefeslen kutlu can
Nefesin müddetinden ilham alarak aşkı koklamak ve gönlün dilinde yol almak
Vuslatın pervanesinde ruhun insicamında vakıaları hikmetle yoklamak
Yaşamak ve fakat bilinçin kadresinde hakkın rızasının feyzine aşkla banmak


Sun, yüreğimin açmazlarına elemin aşikar hıkırklarını
Emelleşen çığlıklarımı,nefsimin aymazlığını ve sinemin suskunluğu
Bin hüzün ile gama ram olmuş sefilliğimi, aczimin ayan olan dilsizliğini
Körebeye taş çıkartan gözlerimin fersizliğini, halin dirliksizliğini


Ömüt boyu beklenen hasretin, ömre vefa hicrani serzenişlerini
Edibin tefekküründen serdedilen bin bir hüznün ile yazılan efkarlı sahifelerini
Ruhumu sızlatan mefkuremi, sevdanın bahtımı dağlayan anılarını
Yalnızlığın ürküten sığınıklarını, yılların solduran süruru aşk umutlarını


Ey saki bari sen görmezden gel hicranımın dile gelen sahnelerini
Rakkasenin sinesinde meftunlaşan umutlarını ve suskun çığlığın ahını
Gecelerin kalbime bir hançer misali verdiği acıyı,yaşattığı sancılar serencamını
Durma artık zerket ne varsa, gönlümün vurgun yemiş duvarları hala ayaktaysa


Şayet yaşamak, aşkın umutlarından azat olmuş korkularsa
Sevda emelin, hülyalar dile gelmiş bin bir çiçeğin bağrından akseden sağanaksa
Umut, vuslatın şahikasında yaşamaksa aşksız olmaz, gönül durulmaz anla
Merak eden nefesleri hakikatin rahlesinden asla uzaklaştırma


Ruhun yetisinde, irfan ve idrak aşkın iksirini hevesle ve iştiyakla bekler
Nefis ancak nizama ererse, takva saadetinde, hilm nezaketinde ülfet inşa eder
Akıl, ilimle izana nezaret ederek gönüldeki aşk hakikatinin letafetini ifşa eder
Ne kadar sinede keder varsa, elan kalbi terk eder ve aşkla çileyi vecd ile sahneler



Mustafa CİLASUN