Pür telaş içinde ve yüreğin sesiyle dinliyordum
İçim içime sığmıyordu, ruhumun hicranı dinmeden feryat ediyordu
Vecdin hasreti, kalbin izzeti, nefsin ülfeti, iradenin azimeti sergileniyordu gemide
Bir dirhem olsa bile, gönül inayete hasredilince, şahadet elzemliği nasipse aşikâr işte


Gasp edilen, korsanlığa havale edilen bir rezalet
Dünyanın gözü önünde, NATO ve birleşmiş milletlerin sessizliğinde
Hunharca, yobazlığın merhalelerinde, masumluğun en bakir kalbini hançerliyordu
Ne sabinin, ne piri faninin ve nede nisayı ahirin çığlığı fark edilmeden katlediliyordu


Yıllara sâri suskunluğun hüküm sürdüğü talanın
Her yıl arafatta vecde kapılan vicdanın, şurayı efkârın sesi çıkmadı
Medeniyet telalığı yapan, nesillerin kalbi ve zihni bekâretini çalan sultalar hardı
Hani yekûn teşkil eden, insanlığın şerefine namzet olan mukallit nefeslerin adı vardı


Hani hukukun üstünlüğü ve sosyal adalet haktı
Hortlamış yamyamlar, neye istinaden fütursuz davranmayı hak saydı
Yirmi üç ülkenin yönetim şekli biat ettirilen eşkâldi, hamaset onlar için nasıl ardı
Mukaddesatın bağrında ve kalbi çığlığı duymayan kulaklarıyla ahkâm kesen zandı


Şahadetin kutsiyetine ermiş gönüller iyi ki vardı
İnsanlık adına, namı mazlumluğun efkârıyla, bir kare inayet mutlaksa
Hiç durma, nesillerin tarihe mal olan en elemli şahsiyetleri bu yolda şehit olmuşsa
Ağlama, yüreğine taş koyup salanın serencamında mahzun kalma, aşk kalbi olunca


Payelerin en şereflisi nasibi mukadder sunulunca
Feda olmak, iradeden vazgeçip hakka yürümek, tuğyanın eşkâlini aralamak
Yüreğimi kabartmıştı çocuklarım ve refikam gözlerime baktı, sürur aşkla anlamlaştı
Hali fakirliğime bir gün nasip olması için kalbime umut, kanatlanarak hazzı yaşattı



Mustafa CİLASUN