Akılıma gelince o latif suhuletin
Feryadına duçar olduğum esrarı hasletin, meftunuydum bilesin
Ne duyduğum bir sesin, ne firakına ram olduğum hasretin, esinindeyim bilesin
Kim ne derse, desin isterse nefesim firkatine izin etmesin, her an gönlümde demsin


Hani alıp götüren, sürur bahşeden
Ruhun yetisiyle kalbin asudeliğinde hallenen, sessizliğe çekilen
Nefesin ulviyetinde, dilin belagatinde ve gözlerin bıraktığı katreler letafetinde
Gizlenen mağrur bir tebessümle, gönlün hazinleştiren penceresinde, aşkın demiyle


Seslenme, seyrine daldığım elemle
Dilin zikretmediği, halin çaresiz kaldığı, ruhun meşke saldığı
Yutkunmaların arttığı sükûtun mahzun bıraktığı, zihnin izan için sancı yaşadığı
Yâd ellerin, suskunluğu artıran çilelerin, ahir zaman için beklenen ahvalin varlığı


İçinden çıkılamayan ve hali yoran
Güneşin battığı gibi bir hicranın hakikat sayfasını aralayan
Duyulmayan nidanın, feryada meskûn afakın kadrinde sine-i bahtı sorgulayan
Aşkın namı celilesinde, inşirahın muhtaç penceresinde, gönlün hüzün sahnesinde


Dile gelen ve fakat hiç söylenmeyen
Gözlerin yaşıyla, çığlığın sukuta amade olan sancılı aşkıyla
Sevdanın her halinde, muradın nasibi kadrinde, rızanın ikmalinde masumca
Bekleyen ve umudun kanatlarında hazza eriştiren, hasretiyle gönlü kederlendiren


Duyulan sesle çare aralayan hevesle
Yürek ne kadar titreyerek inlese de, sabrın ulviyet penceresinde
Direnmek için akıl kar etmese de, söyleniyorum işte her ne hikmetse aşk ile
Ne kadar çok görülse de, sevmek ve sevilmek aşkın azizliğinde gizlenen hikmette



Mustafa CİLASUN