Gel eyleme bizar, sevda mı intizar
Sine yanar, yürek ağlar, hazan söyle niye bir efkârı nazar
Umutlar kanatlanıp uçar, niyetin kutsiyeti niye ar, harlaşan gönüldedir yar
Dil ne söylesin, sine inim inim inleyerek nefesi kessin, halde şevk bitsin güz göçsün


Hasrettiğim her ne varsa aşk adına
Hakikatin ülfeti bağrımı yakmayınca elbette ki bir yara
Temaşa eğlerim süruruyla yağan kara, edep ruhumda mahzunlaşan sancıysa
Göçtüğüm anılarda, içtiğim yudumlarda, bıraktığım ne iz varsa halimde elbet yara


Dile gelen her şey söylenmiyor işte
Bazen sabretmek mukadderdir hikmetiyle o bakir nefesle
Yüreğim kafeste, zihnim merak içinde, keder ihata ediyor ne hikmetse, söyle
Ne yapayım, kime inanayım, uzlet içinde mütemadiyen yanayım, sevdayı anlayım


Öyle bir yara ki söz kifayet etmez
Sarfı nazar ettiğim her ne varsa özümden sudur eden ardır
Har, kanımda, varlık her umudun ramında lakin aşk letafetiyle kuşatmayınca
Hevesin hıçkırışı yakında, dil susunca, yüreğim sancıyla, hicran bu vakitte başka


Kuşatıyor şimdi hasretin kasveti
Nasıl dile getiririm bilmem ki, bu halimde ki derdi kederi
Nasıl bir esin ki hisseden kalbin hüzünlü sesi, dile geliyor kelamın aşkı sezgisi
Hasret artık sarfı nazar ettiğin ve esrarıyla mücteba kıldığın nefesin edebi payesini


Söz et, hasretini lütfet, eyle nazar
Kalbimin her raddesinde fevkalade ülfetlidir aşk kokar
Mütebessim gül neye bakar, laleler fevkalade ibretiyle bakar, har söyle niye var
Ölüm muştusu, iştiyak sorgusu, mahzunluk olgusu kim için en kutsi bir ar, söyle yar


Bir gün her şey unutulup aşklaşacak
Sevda harını muhabbetli gönül, hakikatle yaşayacak
Geriye ne kalacak, hesap karşına çıkacak, mizan vakarıyla öyle anlamlaşacak
Tensellik adına her ne varsa, şekliyet namına bahaneler kimin umurunda o diyarda



Mustafa CİLASUN