Ne vakit tenime bir meltem nüfus etse
Alıp götüren zaman, kalbi mefkûrem için ruhuma erişse
Bilmem ki dile gelen ve kalbe süruruyla ibreti paye olan aşk gizliyse
Serdettiğim, lakin fakir halim, hıçkıran melalimle hüznü nefeslenerek aşk dilerim


Bin bir çileyle abat olduğum hicranım
Sessizliğin kadriyle sineme boşalan elemli gözyaşlarım
Hasretine duçar olduğum yoldaşım, yalnızlıkta viraneleşen vicdanım
Her anın lütfüyle yutkunduğum meramın, kelimelerle anlatılmayan aşkı hicranım


Ülfetindir yâd ettiğim süruru vicdanın
Nereye yönelsem, salaca da demsem, sırlarımla gömülsem
Hasrettiğim nefesimle rüzgârın feyziyle gönüllere erişerek meşk etsem
Yüreğin burukluğunu, dilimin suskunluğunu, nasıl anlatırım, boyun büker ağlarım


Ram olduğum her anın aşkıyla yanarım
Dağlanan efkârımla ufukların hülyasından medet umarım
Kalbinim sahibiyle yalnızlığımı paylaşarak, ruhumun çilesiyle ağlarım
Mülteci kimliğimle, fersiz gözlerimle, takatsiz dizlerimle, sevdaya hasreti anarım


Yanarak dile getirdiğim her ne varsa
Mısralar serviler misali esiniyle yürekleri yoklasa ağlarım
O an ve dile gelen zamanda her ne yazılırsa, halimden sudur eden niyazsa
Hiçbiri ezberimde olmadıkça, esinin hicranıyla anlıksa neyleyim, fakirliğimdeyim


Ah dinmeyen kederim, aşk için sefilim
Edebin hülyasında, sadakatin her manasıyla aşka giderim
Her canın, meraka muttali zekânın, kul olmak için ihsanın kadrinde arım
Nar olan her ne varsa, haşyetiyle ruhumu uzaklaştırıyor ise, aşkın süruru kor ise


Hikmetin bendinde, acizliğim halimde
Şayet kul ikliminde ihlâs, şekli yete amade olarak aksederse
Marifet ne ilmi siyasette, nede dile gelen maslahatların ayan olan halinde
Kalbin inşiraha açılan sahifesinde, sevdanın feda yapan halinde aşk gönle erişirse



Mustafa CİLASUN