hadi söyle bana çocuk,
nedir seni hayata müptela kılan
dünden bugüne taşıdığın umut ne
hadi söyle
bak mevsim çoktan bahara döndü
bu tükenmişlik neden
hiç mi birşey yok payına düşen
hadi söyle
şimdi nerde, kiminle olmak isterdin
kim bir gülümseme katardı
o meleklerden kalma yüzüne
kim savururdu saçlarını
deli rüzgarlara kapıp koyuvermiş gibi
yüreğinin gürültüsü
ne vakit bastırırdı trenlerin bağırtısını

hadi söyle bana çocuk
nedir hayatında payıma düşen
solgun bir resimde tanık,
ya da hepten yabancı olduğun bir yüz mü
ya da ezip geçtiğin yollarda,
adımlarını kovalayan bir yansıma mı
hadi söyle
suskunluğundan damıttım ben
onca derdi tasayı
suskunluğunda tökezleyip düştüm,
kanattım dizlerimi

hadi söyle bana çocuk
gülüşlerindeki gizem neydi
gamzelerinin çukurlarına,
hiç düşünmeden attım kendi her seferinde
ölüm bile
bir uçuç böceği güzelliğinde gelip kondu omzuma
gocunmadım kabullendim.
hangi mezar kabul ederdi ki
gamzelerinden başka
bu yalnızlıktan gövermiş bedeni.

hadi söyle bana çocuk
konuş benimle.
damarlarımda doru atlar dolaşıyor
sen her sustuğunda
ezilen damarlarımda toynaklarının izi.
sen gül ki
gamzelensin yanakların
yoksa nerden mezar bulurum kendime
nerden huzur bulurum bu ölü bedenime

hadi konuş artık çocuk
bahardan payına düşeni al
kaldır başını göğü izle
göçmen kuşlar dönmek üzere
bekle çocuk
patlamak üzere canı yanan tomurcuk.
ağaca çoktan yeşil yürüdü
içime gövermiş bir yalnızlık
hadi çık gel artık çocuk
mevsim bahara dönmüşken
ve ben kendimi sana adamışken.