Böyle değildin sen kalbim








Böyle değildin sen kalbim

manolya gülüşlerden mavi tonlar devşirir içirirdin bana
saz benizli

bal bakışlı acılardan ümit gülleri derer

sunardın gamlı ruhuma


geçirirdin beni daracık geçitlerden
söz tükenirse bakardın

bakışın biterse susardın

susuşun susarsa gülerdin

her yangından sonra küllerimden doğururdun beni yeniden

bütün hain tuzaklara inat yüzüme bakardın

muştulardın yüzümü yeryüzüne


Böyle değildin sen kalbim

az vakitte çok beslenir

çok vakitte gönül sarayları yapardın

aşkımın koynuna umutlar koyardın

bal mumumdan şehirler kurardın

dilinde şiirlerim şakırdı senin

Suzi dilara makamında şarkılar söylerdin tenhalarda bana

nasılsın, söyle

nefesleri Leyli kokan aşığım

gözlerinden Yusuf akan Yakub'um

yarasından yar damlayan mecnunum

çengicilerin eline mi düştün

süreyyadan ışığın mı kesildi

ağızsız, dilsiz bir zalim taş mı düştü bahtına

türküsü sustu mu göklerde pervaz vuran güvercinlerinin
bir ateş, bir kılıç, bir taş

bir de viran mı düştü payıma yoksa senden


Böyle değildin sen kalbim

ayağa kalk dik tut başını

Hüthüt ve Süleyman'da ki sırrın aşkına

hilaller, dolunaylar, maveralar aşkına

kalk ayağa

sidre aşkına tahiyyat aşkına

yarasından yar damlayan yüreğim

kalk ayağa

kalk



Ferman KARAÇAM
[ses]http://www.fileden.com/files/2009/3/1/2344144/gonul.wma [/ses]