Tanzimat Dönemi, Osmanlı için bir dönüşümün başlangıcı sayılır. İlk 'Demokratikleşme' adımı olarak kabul edilmesi gereken bir dönem. Tanzimat sadece bir batılılaşma hamlesi değil, hukuki, sosyal, ekonomik olarak yeniden yapılanmanın adıdır. İmparatorluk içindeki tüm sosyal, etnik yapı aynı hukuki şemsiyenin altına alındığından, tam anlamıyla 'tebaa'dan vatandaşlığa' geçişin de adıdır. Osmanlı Tarihi üzerine otorite olarak kabul edilen Halil İnalcık ve değerli tarihçi Mehmet...
Elinizdeki kitap, bir antik kentin Bizans ve Türk dönemi arkeolojisini ele alan ilk rehber kitaplardan biridir. Türk yetkili kurumları ile yakın ilişki içerisinde, İtalyan Arkeologlarca 50 yıldır yürütülen kazı çalışmalarının sonucu olarak, Firigya bölgesinde yer alan Hierapolis’in klasik dönem sonrasını tanımlamak ve betimlemek artık mümkünüdür. Kitapta değişen çevre koşullarından din ve tarıma kadar çeşitli konular inceleniyor ve ayrıca orta çağ yerleşiminin gündelik yaşamından günümüze...
İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu Medeniyetini ve başkenti başlıca yönleriyle anlatan bir eser. Lewis, konstantinopolis'in 1453'te fethedilişini ve 1556'dan itibaren Türk tarihini kısaca özetlendikten sonra saltanatı, yönetici grupları, sarayı ve saray görevlilerini, ulemayı, derviş tarikatlarını, Osmanlı nesirini ve şiirini anlatıyor. Middle East Journal "Bu eser, büyüleyici İstanbul şehri ve İslam dönemi tarihine çok değerli bir katkı sağlıyor. Lewis, Türk idaresi altındaki...
Sarıkamış Yolun Sonu, Balkan bozgunu ile başlayıp Sarıkamış'ta tamamlanan bir çöküşün dramatik tarihini gözler önüne seriyor. 1878 Savaşı'yla başlayıp 40 yıldan fazla süren ızdırabı aktaran Dr. Ramazan Balcı, ülkenin milli bünyesini sağlam tutmak için ortak acıların unutulmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Azmin, fedakarlığın ve Türk halkı ve askerinin en zor şartlarda vatanı için neleri göze alabileceğinin göstergesi olan Sarıkamış, yüzyıllardır Türk toplumuyla beraber bir takım...
Barutun keşfi ve ateşli silahların ortaya çıkışı devletlerin ve imparatorlukların savaşma biçimini ciddi şekilde değiştirmişti. Artık devletlerin askeri rekabet gücünü sürdürebilmeleri için gelişkin bir yerli silah sanayisine sahip olmaları gerekiyordu. Barut çağında Avrupa’yı tehdit edebilen tek İslami imparatorluk olan Osmanlı İmparatorluğu 17. yüzyıl ortalarına kadar yeni fikirlere ve Avrupa askeri teknolojilerini daima açık olmuştu. Üstün bir lojistik sisteme de sahip olan Osmanlı ordusu,...
192 sayfa, 2. hamur, ISBN: 994499715-3; Boyut: 13x19,5 cm; Baskı Tarihi: Kasım 2006 Özgün Dili: Türkçe
Tarih boyunca Osmanlılarla Safeviler arasında pek çok savaş vuku bulmuştur. Bu savaşlardan birisi de 1731 yılında Revan ve çevresinde yapılan savaştır. Şah II. Tahmasb iki yüz bin kişilik bir orduyla o zamanlar Osmanlı hakimiyetindeki Revan kalesine saldırmış, Hekimoğlu Ali Paşa'nın müdafa ettiği Revan'ı alamadığı gibi büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalmıştır. Hekimoğlu Ali Paşa'nın maiyetinde bulunan devrin şair ve yazarlarından Nevres-i Kadim, Revan önlerinde kazanılan bu parlak zaferi...
Bu kitapla amaçlanan şey kronolojik bir tarihe ya da mikro tarihsel analizlerin verilerine ulaşmaktan ziyade bir tarih perspektifi, analizi, tarihin anlaşılması ve yorumu çabasıdır. Tarih ise, gerek malzemenin çokluğu, karmaşıklığı, gerekse yaklaşım açılarının farklılıkları nedeniyle ister istemez asla noktalanamayacak; sürekli yeniden anlaşılması gereken ve yaşadığımız sürece de devam edip değiştiği için tüm analizleri sonuçsuz bırakan, tabiri caizse kaypak bir alandır. Tüm bunlara rağmen bu...
Mehmet Tevfik Efendi (Malatya) , Biz Kanun-ı Esasi ile evimizin temelini attık. Fakat bununla iş bitmiyor, odalar yapmak, duvarlar örnek lazım.. Osmanlı Devleti'nin şimdi de, istikbalde ruhu İslamiyet'tir. Bu da inkar olunamaz. Fakat bu, Türkler'in bizimle kadeş olmadığı anlamına gelmez. Fakat bu, Türkler'in bizimle kardeş olmadığı anlamına gelmez. Kardeşiz, hem Rumuz, hem Hristiyanız, hem Osmanlıyız. Ben asıl Rum olduğum için, en halis Osmanlıyım. Halis bir Hıristiyan olmasaydım, İslam'ın ulvi...
3 Şubat 2006 tarihinde aramızdan ayrılan Prof.Dr.Işın Demirkent'in en büyük arzusu, hem Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğu'nun, hem de Bizans'a komşu olan başka milletlerin tarihi hakkında ayrıntılı bilgiler veren Bizans tarih yazarlarının eserlerini Türkçe'ye çevirerek yayımlamaktı. Ona göre Türk tarihinin tam olarak ortaya konulabilmesi için Bizans kaynaklarındaki bilgilere ihtiyaç vardı. Bu amaçla daha önce Mikhail Psellos ile Ioannes Kinnamos'un eserlerini dilimize çevirmiş olan değerli hocamız,...
Bu kitap, 1454-1829 yılları arasında Kafkasya'nın siyasi tarihi ve Osmanlı Kafkasyası'nın idari taksimatı ile Kafkas halklarının, yüzlerce yıl süren ve dil, din, kültür, gelenek, sosyal yaşayış ve yerel siyasi kadrolarını korudukları Osmanlı çağından sonra, tasallutuna düştükleri Ruslara karşı verdikleri özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi sırasında Osmanlı Devleti ile olan ilişkileri konularında bütün dillerde yapılmış ilk genel çalışmadır. Kitabı okurken, 21. yüzyılın başladığı...
Osmanlı'da Ordu ve Savaş, Osmanlı savaş sistemini, Osmanlıların Avrupa, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'daki başarılarının ayrıntısında inceleyen etkileyici ve özgün bir çalışmadır. Öncelikle Osmanlı askeri teşkilatının gelişimine ve bunun bir değişim süreci içinde Osmanlı toplumu üzerindeki etkisinin sonuçlarına odaklanan kitap, Osmanlıların askeri açıdan neden böyle yoğun bir ilgi odağı olduğunu analiz ederek, mevcut literatürde tarih yazımıyla ilgili dengeleri düzeltiyor. Osmanlı askeri tarihinin...
İzzet Derveze, Osmanlı Devleti’nin Arap vilayetlerindeki hakimiyetinin son günlerine şahitlik etmiş Arap milliyetçisi Filistinli bir aydın. Maddî imkansızlıklar nedeniyle öğrenim hayatına devam edemeyen Derveze, bir yandan geçimini temin için genç yaşlardan itibaren posta memurluğu yapar, diğer yandan da kendi kendini yetiştirir. Yirminci yüzyılın başlarından itibaren Arap vilayetlerinde gelişen siyasî ve ideolojik faaliyetlerin içinde bulunan Derveze’nin hatıraları, sözkonusu dönem ve...
Son yıllarda siyasal düşünce ve devrim tarihi konularında yoğunlaşan Toktamış Ateş, "laiklik - demokrasi" tartışmalarında; aklın bilimin sesini de topluma duyurmakta öncülük eden bir bilim adamıdır. Tarihçi değil, iktisat kökenli bir "siyaset bilimci" olduğunu özellikle vurgulayan Ateş, günümüz Türkiyesinin siyasal yapısını irdelemekte, sorunlarına çözümler önermeye çalışmaktadır. Bu nedenle de "ayağını tarihsel temellerden" hiç kaldırmamıştır. Ülkemiz bugün; hem...
"Osmanlık Tarihinin Maddesi: Osmanlı TOPRAK ekonomisidir. Osmanlı Tarihinin bir de RUHU vardır. O da toprak üretim temeli üzerinde yükselen sosyal ve politik Osmanlı üstyapısıdır. Konumuzun tabanı Osmanlı toprak ekonomi düzenidir.Ancak, bedensiz ruh ve ruhsuz beden anlaşılamayacağı gibi; Osmanlı Tarihinde toprak temelini daha duru anlamak için, Osmanlı Tarihinin sosyal ve politik üstyapısına kuşbakışı ile olsun değmek gerekir."
Saray Günlüğü; 19,yüzyılın başlarında saltanat sürmüş üç osmanlı hükümdarının günlük hayatlarından bize kesitler sunuyor,pek çok tarihi olaya tanıklık ediyor.Kitap,üç padişahın en yakınında bulunan üç sırkatibinin kaleminden,devlet düzeninde ıslahat çabalarının buhranlarla iç içe olduğu bir dönemi aydınlatıyor;iki padişahın,biri sadrazam üç vezirin elim sonlarını hazırlayan olaylara ışık tutuyor.Saray Günlüğün'nde;helva sohbetlerinden musıki fasıllarına,tedbil gezilerinden,av...
Salahi Sonyel'in Osmanlı'nın dağılması ve parçalanmasında 1850'lerden sonrası için dış etkene ağırlık tanıyan vurgusu, günümüz için çok daha fazla geçerlidir. Kitabın özellikle bu tarihsel dönem için sunduğu malzeme, bugüne de ışık tutmaktadır. Bu yönleriyle kitap, sadece tarihçilerin değil, en başta siyasi öncüler olmak üzere, Türkiye'nin yeniden ve bir devrimle silkinip dünya ülkeleri arasında saygın yerini almasını isteyen herkes için ilgi çekici bir kitaptır. Ayrıca, Kaynak...
"Bu kitap, Allah inancınızı sağlam ve sağlıklı bir temel üzerine inşa edici bilgiler içeren, din anlayışınıza rehber edinmeniz gereken bir öğretidir. Ancak baskıların ve korkuların bilinçaltımızda yaptığı tahribata bakarak, hurafelerden arınıp aklımızı kullanmanın veya ne kadar mantıklı olursa olsun başka görüşlere inanmanın bizim kuşağımız için artık olanaksız olduğunu biliyorum. Gene de, bugüne dek hiç sorulmamış, sorgulanmamış ya da cevaplanmamış soruların yanıtlarını okurken...
Siyasi düşünce, en geniş anlamda, gücün kullanımı konusunda, betimleyici olmaktan ziyade sıkı kurallar koyan bir düşünme biçimi olarak tanımlanabilir. Siyasi düşünce, gücün nasıl ve hangi amaçlara yönelik olarak kullanılacağını araştırır. Siyasi gücün sayısız türleri vardır, ancak siyasi düşünce bunlardan yalnızca biriyle ilgilenir: Hükümetlerin aile, köy ve kabileler üzerinde uygulamakta olduğu ve hepimizin devlet diye bildiği kurum tarafından uygulanan güç türüyle. Ancak içinde...
Konyalı Muhammed Hâdimî'nin önemli bir 18. yüzyıl Osmanlı taşra âlimi olduğundan kuşku yoktur. Belki de isimlerini fazla tanımadığımız onlarca taşra âliminin en önde gelenlerindendir. Menkıbeleri, bilhassa Konya ve civarında nesilden nesle aktarılmış ve birçoğu günümüze kadar gelmiştir. Bunlar halk arasında dilden dile dolaşmaktadır. Yapıtları pek bilinmese de, tasavvuf çevrelerinde önemli bir şahsiyet olarak hâlâ saygıyla anılmaktadır. Fıkıh ve ahlak alanında da hatırı sayılır bir otorite...
İnsanların, canlıların, en küçük âlem atomların, en büyük âlem, gezegenlerin, yıldızların, galaksilerin, bütün evrenin maddi ve manevi Allah (c.c.)'ın emirlerine, yasaklarına ve kanunlarına uyarak yaşamasına, çalışmasına DİN denir. Allah (c.c.) tektir, ruh tektir, din tektir, akıl tektir, can tektir, evren sistemi tektir, ibadetler tektir, emir ve yasaklar tektir, ilimin kaynağı tektir.
İslam dini ve Kur'an evrenseldir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde, "evrensel" sözcüğü, "bütün insanlığı ilgilendiren; dünya çapında" olarak açıklanır. Evrensel olan İslam dini ve Kur'an'dır; Arap dili değildir. Bir dilin evrensel olması için, dünyanın her yerinde çok sayıda insan tarafından bilinmesi, konuşulması ve anlaşılması gerekir. Arapça bir Kur'an'ın, dünyadaki tüm ülkelerin kitap satıcılarında satışa hazır olarak bulunması, Kur'an'ın evrensel olması demek değildir....
Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı. Onu 17 yıldır tanıyordum. Julian’ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu. Çoğu kimsenin sadece düşleyebileceği her şeyi elde etmişti: Yıldızlara varan mesleki şöhret, milyonlarca dolarlık banka hesapları, en pahalı semtte olağanüstü bir malikane, özel bir jet,tropikal bir ada ve orada yazlık bir ev ve de...
Güneybatı Anadolu’nun küçük bir kasabasında, Müslüman ve Hıristiyan toplumu yüzyıllardır barış ve huzur içinde yaşamaktadır. Kasabada süregelen gizli karasevdalar, farklı inançlardaki iki din adamının bakış açıları, birbirine karışmış ve kaynaşmış iki toplumun ilginç karakterleri Anadolu’nun bu kıyısını dünyanın birçok yerinden ayırmaktadır. Ne var ki kısa bir süre sonra o büyü bozulur. Savaş korkunç yüzünü din ve milliyetçilik uğruna işlenen katliamlarla gösterir. Artık...
Dokuz canlı Habeş kedisi Edward, Nefertari’nin yanında Bastet kültü döneminde yaşar, bir şövalyenin giysileri arasında Haçlı seferine katılır, Halley Kuyrukluyıldızı’nın geçişine tanıklık eder, 1. Dünya Sergisi’nin açıldığı dönemde Londra’da bir Fransız başaşçının kedisidir, sevgili Rachel’in yanında Alman işgalini görür, İstanbul’da balık pazarında yiyeceğini tezgâhlardan aşırır, XV. yüzyılda sahibesi cadıyla birlikte yakmaya çalışırlar onu. Bir gemide...
Kısa sürede çok ses getiren Kılıç Yarası Gibi, Ahmet Altan’ın romancılığında farklı bir aşama; tarihe değişik bir bakış açısıyla bakan, onun insan yüzünü gören bir çalışma. Klasik romanın yeniden doğuşu diyebileceğimiz Kılıç Yarası Gibi, insanı, insan ilişkilerini, duygularını ve aşkı derinlemesine işleyen, yoğun içerikli bir roman. On dokuzuncu yüzyıl sonlarında, Ermenilerin Osmanlı bankasını basmaları ve romanın başkişilerinden Şeyh Efendinin düğünüyle başlayan roman...
Yıllar önce çocukluk kâbuslarına giren ‘O’ tüm kötülükleriyle geri dönmüştü. ‘O’ nu yok etmeleri için korkularını yenmeleri ve birlikte hareket etmeleri gerekiyordu. Ama bu hiç de kolay değildi, çünkü ‘O‘ şeytanın kendisiydi. Kitabın Girişinden Bildiğim kadarıyla o dehşet, gazete parçasından yapılmış bir kayıkla başladı. Yirmi sekiz yıl sürecekti bu korku. Aslında belki de hiçbir zaman tam anlamıyla sona ermeyecekti. Sözünü ettiğim kağıt kayık...
Somut zamanda”kayıp” olan bir insanın varlığını oturtabileceği, kendini var kılabileceği bir yer var mıdır? Varlığının farkında bile olmadan kullandığımız duygularımızın küçük bir kısmını kaybettiğimizde neler olabilir? Profesör Sacks’tan romantik tavırlı, geniş ve açık uclu yaklaşımlarla örülmüş “ciddi” bir kitap. Sıradan her insan için “zihinsel” bir yolculuk, nöroloji ile ilgilenenler içinse kaçınılmaz kaynak. Kitabın içinden Pek de...
Birden fermuarını çözdü, pantolonunu aşağıya indirdi. Sonra da külodunu çıkarttı. Beni nasıl aşağılayacağını biliyordu, ama öfkesini kontrol edemiyordu da: “Hadi gel, gir içime, hadi hakkındır, beni evine aldın ya, beni o soğuk sokaklardan kurtarıp getirdin ya buraya, gir içime hadi…” diye bağırmaya başladı… Karanlık yerimin bu denli zorlanması öfkeden deliye döndürmüştü beni. Ona tam, “yeter artık, yeter, bitir bu oyunu” diye bağırırken, cinsel organının...
“Eski püskü elbiselerini çıkartsak, etli kalın dudakları, iri gözleri, eti, dişi bir sertlikte coşuyor. Bütün yoksulluğun kökünü kazıyan bir koşuşturma, masalarda fır dönmesi, gözü dönmüş gibi koşarak çalışması, nefes nefese para üstü alıp vermesi, herhalde dünyanın bütün ülkelerinde güzeldir. Ama, bu her zabıtayla karşılaşmasında ‘ağlaması’ korkunç, katil bir adam yapıyor beni. Oysa, sokağın kafatasına, yaka paça, vura vura çalışan bu kadınların ekmeğini nasıl olsa...