Zekat kimlere nerelere verilebilir

Zekâtın verileceği yerler, 8 sınıf olup şu âyet-i kerîmede açıklanmaktadır: اِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَراءِ وَالْمَسَاكينِ وَالْعَامِلينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِى الرِّقَابِ وَالْغَارِمينَ وَفِى سَبيلِ اللّهِ وابْنِ السَّبيلِ فَريضَةً مِنَ اللّهِ وَاللّهُ ...


  1. Alt 09-13-2008, 03:54 #1
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Zekâtın verileceği yerler, 8 sınıf olup şu âyet-i kerîmede açıklanmaktadır:

    اِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَراءِ وَالْمَسَاكينِ وَالْعَامِلينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِى الرِّقَابِ وَالْغَارِمينَ وَفِى سَبيلِ اللّهِ وابْنِ السَّبيلِ فَريضَةً مِنَ اللّهِ وَاللّهُ عَليمٌ حَكِيمٌ "Zekâtlar, Allah tarafından farz kılınmış olarak yalnız fakirler, miskinler, zekât toplama işinde çalışanlar, kalbleri İslâm`a ısındırılmak istenenler, köleler, borçlular, Allah yolunda bulunanlarla, yolcuların (hakkı) dır. Allah Alîmdir, hikmet sâhibidir." (et-Tevbe, 60). Bu âyet-i kerîmede ifade edilen zekât almaya hak kazanan sınıfları teker teker görelim:


    1 - Fakirler:

    Nisâba mâlik olmayan kimselerdir. Bir kimsenin evi olsa bile nisab miktarında bir para ve mala sâhib değilse, o kimse fakir sayılır. Çünkü ev, aslî ihtiyaçlardandır. Ev sâhibi olmak, nisaba mâlik olmadıkça onu fakirlikten çıkarmaz. Nisâba mâlik olmakla beraber, sâhip olduğu mal ihtiyacını karşılamayan kimse de fakir sayılır.



    2 - Miskinler:

    Hiçbir şey`i bulunmayan, değil nisab miktarına sâhip olmak, yiyecek, giyecek gibi aslî ihtiyaçlarını bile kendisi te`min etmekten uzak bulunan yoksul kimselerdir.



    3 - Zekât toplama işinde çalışanlar:



    Devletin kendilerini zekât ve öşür toplamak ve bunlarla ilgili vazifelerde çalışmak üzere görevlendirdiği kimselerdir. Bu zekât memurlarına, fakir oldukları için değil de, bu işlerde çalıştıkları için zekât caiz görülmüştür. Bu hisse, onlara bir ücrettir. Zekât memurları zengin olsalar bile, çalıştıklarına karşılık zekâttan his alırlar.


    4 - Müellefe-i Kulûb:


    Kendisine zekât verilmek suretiyle, kalbleri İslâm`a karşı yumuşatılmak, zararsız hâle getirilmek veya dinde sebat ettirilmek istenen kimselerdir. Müslümanların sayılarının az, güçlerinin zayıf olduğu ilk zamanlarda bu sınıf, müslümanlığın yayılmasında, müşriklerin zararsız hâle getirilmesinde ve zayıf îmanlı yeni müslümanların îmanda sebatlarının artırılmasında bir vasıta olarak kullanılmış ve büyük faydalar sağlanmıştır. Hz. Ömer henüz halife olmadan önce, Hz. Ebu Bekir (R.A.) zamanında artık ihtiyaç kalmadığı ve müslümanların kuvvetlendiği gerekçesi ile bu sınıfa zekât verilmesini reddetmiş; Hz. Ebu Bekir ve diğer şûra üyeleri de, bu görüşe katılmışlardır. Hanefîler buna dayanarak artık müellefe-i kulûb sınıfının tamamen ortadan kalktığı görüşüne varmışlardır. Ulemadan ve mezheb imamlarından, müellefe-i kulûbün tamamen ortadan kalkmadığını, zaman ve zemine göre, bu müessesenin İslâm`ın lehine olarak yeniden işletilebileceğini söyleyenler de vardır.



  2. Alt 09-13-2008, 03:56 #2
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    5 - Köleler:

    Bundan kasıt, efendisi ile bir bedel karşılığında âzâd edilmek üzere anlaşma yapmış köle ve cariyelerdir. Bu gibi kölelerin zekât verilecek yerler arasında zikredilmesi, İslâm dîninin insan hürriyetine verdiği değeri aksettirmesi bakımından büyük önem taşır. Kölelere zekâttan hisse ayrılması gösteriyor ki, İslâmiyet kölelik müessesesini korumak ve devam ettirmek istememekte, bil`akis her vasıta ve vesile ile insanları hürriyetlerine kavuşturmayı hedef almış bulunmaktadır. Günümüzde bu müessese de tamamen ortadan kalkmıştır.



    6 - Borçlular:


    Zekât verilecek yerlerin altıncısı borçlular sınıfıdır. Bundan maksad, borcu olup da o borcu ödeyemeyen veya ödese bile arta kalan parası nisab miktarını bulmayan kimselerdir. Borçlu kimseye zekât vermek, borcu olmayan fakire vermekten efdal görülmüştür.



    7 - Allah Yolunda Olanlar:




    Zekâtın verileceği yerlerin yedincisi de, Allah yolunda olanlar sınıfıdır. İmam-ı A`zam ve Ebû Yûsuf`a göre bu sınıf Allah yolunda cihâd eden mücahidlerin fakir olanlarına şamildir. Zekât, zengin olan mücahidlere verilmez. İmam-ı Muhammed ise, Allah yolunda olanlar sınıfının, hac yolunda fakir düşen hacılar olduğu görüşündedir. Allah yolunda olanlar sınıfının gazilere ve hacılara hasredilmiyeceği, Allah için yapılan bütün çalışma ve faaliyetlerin; ve bu çalışma ve faaliyette bulunan kimselerin bu sınıf şümûlüne gireceğini söyleyenler de vardır.




    8 - Yolcular:


    Bunlar, memleketlerinde zengin oldukları halde, yolculukları esnasında fakir düşen kimselerdir. Bu kimselere de zekât verilir.


    Mehmet Dikmen

  3. Alt 09-26-2008, 11:23 #3
    beyza Mesajlar: 2.053
    Zekât verilecek kimsenin aşağıdaki niteliklere sahip olması gerekir

    a) Yoksul olması: Temel ihtiyaçları dışında, borçları düşülüp, geride nisap miktarından çok yıllanmış malı olan kişiye zekât verilmez. Belki nâfile olarak bağışta bulunulabilir.

    b) Müslüman olması. Çoğunluk müctehitlere göre gayri müslimlere zekât verilmez. Çünkü Hz. Peygamber Muaz İbn Cebel’e; toplayacağı zekâtı Yemen’in yoksul Müslümanlarına vermesini bildirmiştir. Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed’e göre nâfile sadakaların zimmîlerin yoksullarına verilmesi câizdir.( bk. Bakara, 2/ 271. Bu âyette mü’min münkir ayırımı yapılmamış, Muaz hadisi ise âyeti tahsîs etmiştir) İmam Züfer’e göre ise gayri müslim zimmîlere de zekât verilebilir.( bk. Kâsânî, Bedâyi’, II, 43 vd.; İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, II, 21; el-Fetâvâ’l-Hindiyye, I, 176)

    c) Zekât verenin, zekât alacak olanın nafakası ile yükümlü olmaması: Buna göre bir kimse ana, baba, dede, nine, çocuk ve torun gibi yakınlarına yoksul olsalar da zekât veremez. Çünkü onlara zaten bakmak zorundadır. Ancak kardeş, yeğen, amca, dayı, hala, teyze ve bunların çocukları gibi hısımlarından yoksul olanları, yakınlık sırasına göre zekât vermede tercih etmesi daha faziletlidir. Ebû Yusuf, İmam Muhammed, Şâfiî ve Malik’e göre, kadının fakir bulunan kocasına zekât vermesi caizdir. Çünkü Allah’ın Rasûlü bu konuda soru soran Abdullah İbn Mes’ud (r.a)’ın karısı Zeyneb (r. anhâ)’ya şöyle cevap vermiştir: “Kocan ve çocuğun tasadduk etmene daha lâyıktır.”(Ebû Dâvud, Zekât, 44)

    Zekâtın, zengin bir kimsenin muhtaç durumdaki babasına veya çocuklarına verilmesi câizdir. Çünkü bunlar birbirinin malı ile zengin sayılmaz. Buna göre ilim için çalışan ve zengin olan ailesinden ihtiyacı kadar yardım göremeyen öğrencilerin zekât kaynaklarından yararlanması caiz olur.

    Dernek ve vakıf yöneticileri, “vekil” sıfatıyla teslim aldıkları zekâtı öğrencilere ve sekiz sınıftaki yerlere ulaştırabilirler.

    Konu kipchak tarafından (09-27-2008 Saat 16:24 ) değiştirilmiştir.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.