Abdullah b.İkrime anlatıyor:

Mekke fethedildiği gün Haris b.Hişam’la Abdullah b.Ebi Rebia,Ebu Talib’in kızı Ümmü Hani’nin yanına vardılar.Ve Ona iltica ederek: Senin himayendeyiz dediler.Ümmü Hani’de onları himaye etti.Bu sırada içeri Ali b.Ebi Talib girdi.Onları görünce hemen kılıcını çekti ve üzerlerine yürüdü.Kız kardeşi hemen Ali’ye sarıldı, ve: Eğer yapacaksan onlardan önce benden başla, dedi.Hz.Ali de demek müşrikleri koruyorsun dedi.Ve çıktı.Ümmü Hani diyor ki: Resulullah’a gittim.Ya Resulullah kardeşim Ali’den çektiğimi bir bilsen.Nerdeyse elinden kurtulamayacaktım.Müşriklerden akrabam olan iki kişiyi himaye etmiştim.Ali de öldürmek için onlara saldırdı.dedim.Resülullah(sav): Ali’nin yaptığı doğru değil.Senin himaye ettiğin bizim himayemizdedir.Senin emen verdiğine biz de emen veririz buyurdu.Hemen onların yanına döndüm ve Resulullah’ın söylediklerini onlara söyleyince evlerine gittiler.
Resulullah’a eman verdiği bu iki kişinin za’feranla (güzel bir koku) boyanmış bir örtü altında,mağrur bir vaziyette odalarında oturdukları haber verilince: Onlara dokunmayın, eman verdik buyurdu.
Haris b.Hişam anlatıyor:
Resulüllah’ın beni görmesinden utanmaya başladım. Müşriklerin bulunduğu her yerde beni görüşünü hatırlıyor, aynı zamanda onun merhametli oluşunu ve iyiliğini düşünüyordum.Nihayet Resulullah Kabe’de iken, yanına gittim.Beni güler yüzle karşıladı.Yanına vardım ve selam verdim.Sonra kelime-i şehadet getirdim.O zaman Resülullah(sav): Seni hidayete erdiren Allah’a hamd olsun.Senin gibi birisi İslam’a bigane kalamaz buyurdu.Haris diyor ki: Yemin olsun ki İslam gibi bir dine bigane kalınamaz.
(Müstedrek: 3/277)

Süheyl b.Amr anlatıyor:

Resulullah(sav) zaferle Mekke’ye girince evime kapandım.Oğlum Abdullah b.Suheyl’i aramızı bulması için Muhammed(sav)’e gönderdim.Çünkü ben öldürülmeyeceğimden emin değildim.Abdullah gitti ve:Ya Resulullah babama eman veriyor musun? Dedi.Resulullah:Evet, o Allah’ın emanıyla emniyettedir.Meydana çıksın buyurdu.Sonra etrafındakilere: Sizden kim Süheyl b.Amr’a rastlarsa onu korkutmasın ki, dışarı çıkabilsin.Yemin ederim ki Süheyl akıllı ve şerefli bir kimsedir.Süheyl gibiler İslam’a uzak kalamaz.Fakat, kadere de kimse karşı gelemez.buyurdu.Abdullah Resulullah’ın söylediklerini babasına söyleyince Süheyl: Vallahi o büyük küçük herkese karşı şefkatli ve iyidir.dedi.
Süheyl Hz.Peygamber’e gitmek üzere ayağa kalkıyor sonra geri dönüyordu.Nihayet müşrik olduğu halde Resulullah’la beraber Huneyn Gazvesine katıldı ve Ci’rane(Mekke’ye yakın bir yer) de Müslüman oldu.Resulullah O gün ona Huneyn ganimetlerinden yüz deve verdi.
(Kenz’ül-Ummal: 5/294, Müstedrek: 3/281,Vakidi, İbn-i Sa’d, İbn-i Asakir)

Nevfel b.Umare Anlatıyor:
Haris b.Hişam ve Süheyl b.Amr gelerek Hz.Ömer’in iki yanına oturdular. Bu sırada ilk muhacirlerde Hz.Ömer’in huzuruna gelmeye başladılar.Ömer(ra): Sen kalk şuraya otur ya Süheyl! Sen de kalk şuraya otur ya Haris! Diyerek onları yerlerinden kaldırıyor, muhacirlere yer açıyordu. O esnada ensar da Hz.Ömer’in yanına gelmeye başladılar. Ömer yine aynı şekilde davranarak Süheyl ve Haris’i yerlerinden kaldırdı. Bu böyle sürüp gidince ikisi de en arkalarda kalarak kapının ağzına kadar gelmişlerdi. Oradan ayrıldıkları zaman Haris Süheyle: Ömer’in bize yaptığını gördün mü? Dedi. Süheyl de Ona: Adam! Onu kınamaya hakkımız yok.Biz kendimizi kınamalıyız. O insanlar İslâm’a çağrıldıkları zaman derhal koştular, biz ise çağrıldık fakat İslâm’a girmekte geciktik, dedi.Muhacirlerle Ensar Hz.Ömer’in yanından ayrılınca tekrar doğruca Onun yanına geldiler ve: Ey Müminlerin emiri bu günkü davranışını gördük ve bunu hak ettiğimizi, kabahatin kendimizde olduğunu da biliyoruz.Fakat acaba geçmişi telafi edebileceğimiz bir yol yok mu? Dediler.Hz.Ömer’de onlara: Rum sınırında savaşa gitmeleri gerektiğini işaret ederk.Vallahi bundan başka yol bilmiyorum dedi.İki sahabe de Şam tarafında yapılan savaşa katıldılar.
Hasan-ül Basri’den:
İçlerinde Süheyl b.Amr, Ebu Süfyan b.Harb ve Kureyş’in yaşlı zevatı olduğu halde Müslümanlar Hz.Ömer’in kapısına geldiler.Kendilerini Hz.Ömer’in kapıcısı karşıladı ve Süheyl,Bilal,Ammar gibi Bedir Savaşına katılmış olan Müslümanları öncelikle girmelerine müsaade etti.Sonra da Allah’a yemin ederim ki Ömer Bedir Savaşına iştirak etti.Bu sebeple o savaşa katılanları çok sevmektedir, dedi.Bunun üzerine Ebu Süfyan: Ben bu günkü gibi bir hadiseye hiç rastlamadım.Kapıcı,bu kölelere müsaade ediyor da biz asillere bakmıyor bile dedi.Süheyl b.Amr’da şöyle dedi: Arkadaşlar! Yüzlerinizde öfke alametleri görüyorum.Eğer kızıyorsanız kendinize kızın.Onlar İslam’a çağrıldılar.Siz de onlarla birlikte İslam’ı kabule çağrıldınız.Ama onlar İslam’ı derhal kabul ettiler, siz ise ağırdan aldınız, geç kaldınız.Allah’a yemin ederim din uğruna sizden önce yaptıkları ile elde ettikleri fazilet,sizin bu kapıda öğünmekte olduğunuz şeref ve faziletten çok daha üstündür.Onlar bu faziletleriyle sizlerden çok ilerdeler.Siz katiyen onların derecelerine ulaşamazsınız.Şimdi bu savaşa bakın ve ona mutlaka katılın.Belki Aziz ve Celil olan Allah sizleri de cihad sevabı veya şehitlikle mükafatlandırır.

Ebu Sa’d b.Fudale Suheyl b.Amr’dan nakleder:
Resulullah(sav);Herhangi birinizin, ömründen bir saati Allah yolunda savaşta geçirmesi, evinde ömrü boyunca işlediği bütün amellerden daha hayırlıdır.
Ben de Mekke’ye dönmeyeceğim.Ölünceye kadar Allah yolunda savaşa devam edeceğim dediğini işittim.
Gerçekten de Süheyl Amevas Taununa yakalanarak ölünceye kadar Şam’da kalmıştır.

Ebu Nevfel b.Ebu Akrab anlatıyor:
Haris b.Hişam(ra) cihada gitmek için Mekke’den yola çıktı.Mekkeliler onun savaşa gitmesine çok üzüldüler.Bütün Mekke ahalisi onu uğurlamak için toplandılar ve uzun bir süre yanında yürüdüler.Bir ara Haris durunca, Müslümanlar göz yaşı dökerek onun etrafına toplandılar.Hari onların üzüntülerini görünce: Ey insanlar! Allah’a yemin ederim ki, ben savaşa sizden usandığım veya memleketimizi beğenmeyip de başka bir memlekete gitmek istediğim için çıkmadım.Fakat İslam geldi.Kureyş’in reislerinden ve büyüklerinden olmayan pek çok insan İslam uğrunda savaşa çıktılar.Allah’a yemin ederim, Mekke dağları altın olsa da onları Allah yolunda harcasak ilk Müslümanların o şerefli günlerinden birindeki sevaba bile nail olamayız.Her ne kadar dünyada fazilet bakımından bizi geçtilerse de ahirette onların dercesine ulaşmaya çalışmalıyız.Allah’dan korkan herkes böyle yapsın,şeklinde konuştu ve bütün eşyalarını ve maiyetini de alarak Şam’a doğru yola çıktı ve orada şehit oldu.