Atatürk'ü "TANRILAŞTIRMA" temayülü

Bir kısım “Atatürkçüler”, Atatürk’ün de nihayet bir “insan” olduğunu kabullenemiyorlar. Bu yüzden “insan boyut”unu ele alan yazılara ve araştırmalara saldırıyorlar. Çünkü içlerinde Behçet Kemal’in, Tekin Alp’in, Edip Ayel’in, Kemalettin Kamu’nun ...



  1. Alt 11-12-2008, 18:58 #1
    el_feta Mesajlar: 1.168
    Bir kısım “Atatürkçüler”, Atatürk’ün de nihayet bir “insan” olduğunu kabullenemiyorlar. Bu yüzden “insan boyut”unu ele alan yazılara ve araştırmalara saldırıyorlar. Çünkü içlerinde Behçet Kemal’in, Tekin Alp’in, Edip Ayel’in, Kemalettin Kamu’nun ve Yusuf Ziya’nın Atatürk’ü var.

    Gençler hatırlamaz, ama 30’lu yıllarda Behçet Kemal Çağlar “Atatürk Mevlidi” yazarken, Tekin Alp takma ismini kullanan Moiz Kohen de “Türk’ün Yeni Amentüsü”nü yazmıştı.
    Buyurun: Sabır taşına dönüşüp okuyabilirsiniz�
    “Kahramanlık örneği olan ve vatanın istikbâlini yoktan var eden Mustafa Kemâl’e, onun cengâver ordusuna, yüce kanunlarına, mücahid analarına ve Türkiye için ahiret günü olmadığına îmân ederim. İyilikle fenalığın insanlardan geldiğine, büyük milletimin medeni cihanda en büyük mevkii kazanacağına, hamaset destanlarıyla tarihi dolduran kudretli Türk ordusunun birliğine ve Gazi’nin Allah’ın sevgili kulu olduğuna kalbimin bütün hulûsuyla şahadet ederim.”

    İçinde Atatürk öldüğü için Dolmabahçe Sarayı’nı “Kâbe” ilan etmekten çekinmeyen şair Edip Ayel (Ay yıldızı aldık da senin üstüne sardık/ Ey dertli saray! Kâbe mi oldun bize artık?), zaten sağlığında Atatürk’ü önce “peygamber”, sonra “tanrıya eş”, nihayet (hâşâ) “Allah” ilân etmişti:
    “Cennetse bu yurt, sen onu buldundu harâbe,
    “Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe.
    “Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun,
    “Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun.”
    “Tutsak seni lâyık, yüce Tanrı'yla müsâvi,
    “Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvî�
    “Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses,
    “İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez!”

    Behçet Kemal, Edip Ayel'den geri kalmak istememiş olmalı ki, aynı makamdan devam etti:
    “Kaç yıldır Türkçeydi Tanrı'nın dili/ İnsana ne ilâh, ne de sevgili,
    “Ne de ana-baba aratıyordu/ Her an yaratıyor, yaratıyordu.”
    Nerede duracağı belli olmayan anlamsız bir yarış başlamıştı. Bu yarışta Halil Bedii de vardı:
    “Tanrı gibi görünüyor her yerde/ Topraklarda, denizlerde, göklerde;
    “Gönül tapar, kendisinden geçer de/ Hangi yana göz bakarsa: Atatürk.”
    Meşrutiyette Kemalettin Kâmi olan adını “Türklük aşkına” Kemalettin Kamu olarak değiştiren şair, mısralardan inşa ettiği bir merdivenle milletvekilliğine çıkmak istiyordu:
    “Burada erdi Mûsâ/ Burada uçtu İsa,
    “Bülbül burada varsa, Hürriyet için öter�
    “Ne örümcek, ne yosun/ Ne mûcize, ne füsun,
    “Kâbe Arab'ın olsun/ Çankaya bize yeter...”

    Şair Faruk Nafiz Çamlıbel Atatürk öldükten sonra şu mısraları yazdı:
    “Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil,
    “Kanlı bir gözyaşı nehrinde muazzam tabutun�
    “Ey ilâhın yüce davetlisi, göklerden eğil
    “Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun!”

    Yusuf Ziya Ortaç da belli ki öteki şairlerden geri kalmak istememişti, kervana katıldı:
    “Dağların ardında sönüşü gibi,
    “Millete can veren, vatan yaratan;
    “Tanrının göklere dönüşü gibi�
    “Her zaman ırkıma büyük Baş Atam,
    “Tanrılaş gönlümde, tanrılaş Atam!”

    Ömer Bedrettin Uşaklı’nın şiiri:
    “Bir güneş gibi yalnız/ Sensin ülkü tanrımız.”
    Vasfi Mahir Kocatürk’den:
    “Peygamber, tanrısına duymadı bu hasreti/ Vermedi bu kudreti tanrı, peygamberine.”
    İlhami Bekir’den:
    “İlk adam, mavi gözlerle baktı toprağa,
    “Toprağın haritasını çizdi bayrağa;
    “Allah değil, o yazdı alın yazımızı.”

    Bu yaklaşımın mirasçıları elbette Atatürk’ü bir “insan” olarak görmeyecekler, “insan” olmaktan kaynaklanan “zaaf”ların hiç birisini ona kondurmayacaklardır.
    Can Dündar’ın filmine bu bakış açısıyla ateş püskürüyorlar.

    NOT: Aynı dönemin şairlerinden Yahya Kemal, Necip Fazıl ve Nazım Hikmet bu tür şeyler yazmadılar.

    Yavuz Bahadıroğlu

    N u M a N, Henna ve emirahmedyasin bunu beğendiler.
  2. Alt 11-12-2008, 19:03 #2
    alptraum Mesajlar: 38.105
    Blog Başlıkları: 28
    Nokta nokta yerine konuyu güncellediginizi yazabilirmisiniz.

  3. Alt 11-12-2008, 19:45 #3
    el_feta Mesajlar: 1.168
    alptraum´isimli üyeden Alıntı
    Nokta nokta yerine konuyu güncellediginizi yazabilirmisiniz.

    anlamadım tam?

  4. Alt 11-12-2008, 22:17 #4
    el_feta Mesajlar: 1.168
    Ne düşünüyosunuz...
    Ben bu şiirleri hep ayrı ayrı yerlerde okumuştum...Yavuz bahadıroğlu sağolsun yazmış,hani "mustafa" filmi falan da gündemde ya...
    Vatan gazetesinde de bir ropörtaj vardı,bir anektod bile yetti bana, Az mı paşa vardı diyor,karısını yahut kızını mustafa kemal e vermek için sıraya giren ve hatta onunla yalnız bırakmak için balolarda balkona kaçıp zatürre olan...

    ???

    emirahmedyasin bunu beğendi.
  5. Alt 11-12-2008, 22:37 #5
    Ziyaretci
    c0LD Mesajlar: n/a
    upsss gider ayak cısss

  6. Alt 11-12-2008, 22:48 #6
    safinaz Mesajlar: 3.348
    c0LD´isimli üyeden Alıntı
    upsss gider ayak cısss


    Nerelerdesiniz arkadaşım?İnsan arayı bu kadar açar mı?

  7. Alt 11-12-2008, 23:03 #7
    Ziyaretci
    c0LD Mesajlar: n/a
    nete uzun süreliğine ara verdim sayılır..arkadaş gördüğünüz için tşk ederim..bi süre daha böyle devam eder sanırım..arkadaş görene gördüğümüze selam olsun

    mhmt bunu beğendi.
  8. Alt 11-13-2008, 01:40 #8
    mhmt Mesajlar: 904
    Blog Başlıkları: 3
    A.Selam
    Girmiyorsun anladık gayri. Görüşecez inş. üstad yine..
    ..........

    Atatürk konusunda ipin ucunu kaçıran çok olmuştur. Ama o dönem için bunları yazanlar, acaba İsmet inönü önüne ne hesap vermişlerdir

    selametle..

  9. Alt 12-22-2008, 19:48 #9
    el_feta Mesajlar: 1.168
    M. Kemal’i tanrılaştırma hareketi Türkiye’de bir takım çevreler tarafından özellikle organize edilmişdir. Mevcut rejimden korkunç boyutlarda gelir elde edenler onun heykeli gölgesine sığınmışlardır yıllar boyu. Ve bugün dahi bu rant kaynağının sonuna kadar kullanılmasında bir santim bile gerileme sözkonusu değildir.

    „Bugün, Türkiye’de en kalabalık kentten en uzak ve küçük bir köye kadar, her yerde ve her şeyde Atatürk’le karşılaşılır. Devlet dairelerinde, makam odalarında, toplantı salonlarında, sınıflarda fotoğrafı asılıdır. Alanlarda heykelleri yükselir. Duvarlardan ve panolardan o seslenir.
    Bütün bunlar gözlere dolan Atatürk’tür. Gözle algılananın ötesinde bir de düşünce ile yakalanabilecek olan Atatürk var. Bu yurdun taşına toprağına, havasına suyuna sinmiş olan bir yönü daha var ki, işte oralarda Atatürk bir ruh ve bir düşünce olarak yaşar.

    Baktıkları her varlıkta Atatürk’ü gördüklerini söyleyenler, Vedat Nedim Tör’ün dile getirdiği „bir millet ve yurt mistisizmi“‘ni de yakalamış oldular.
    Her zerrede Hâlik’i seyreden mutasavvıflara hak vermemek elden gelmiyor: O’nun kılıcıyla çizdiği memleket sınırları içinde her manzara, her hareket O’ndan bir hatıradır. Her şeyde O’nu görüyoruz.“

    (F.N.Çamlıbel, „Atamız Bir İdealdir Ölmez, Aydın Oy,s.77)

    Henna ve emirahmedyasin bunu beğendiler.
  10. Alt 12-23-2008, 16:53 #10
    Metin mete Mesajlar: 547
    El_Feta gercekten güzel bir yazi okudum inan etkilenmemek elde degil;Ben bu seneryoyu 1200 yil öncede hatirliyorum,Bunu birak okadarini 80 yil öncesi Rusyadanda taniyorum hatta cok degil 40 li yillarin Almanyasindanda hatirliyorum.Hatta 80li yillardan Irandanda taniyorum;Lidere Tapma piskolojisi...

    "Liderler’e tapınma psikolojisi bizzat Tek ilah’a ortak koşma eğiliminin toplumsal tezahürü olarak karşımıza çıkıyor. Kula kulluğun başlangıç noktası da diyebileceğimiz "Ulu Önder" kurgusu, insanın öncelikle kendi kişiliğine güvensizliğinden kaynaklanmaktadır.Allah’ın insanın özgür iradesine yaptığı vurgu (17/13) ve Bu iradeye yüklediği sorumluluğun araştırma (17/36) , akletme (67/10) ve sonuca ulaşma (39/18) sünnetullahı dairesinde doğan iman’ı sahih kabul edip diğer inanç türlerini "zan" olarak tanımlaması Tevhidin toplumsal boyutu açısından insan-insan ilişkilerini de belirlediğini göstermektedir.

    Leninizm, Kemalizm gibi laik ve kişi merkezli fikir akımları kadar "Süleymancılık" "Nakşibendilik" "Kadirilik" "Bektaşilik" gibi geleneksel akımlar da kendilerini merkezlerindeki kişilerle ya da onların eserleriyle ifade etmişlerdir. Oysa İslam yani Allah’a teslimiyet hiçbir elçinin merkezinde adlandırılmamış ve her tarih döneminde aynı adlandırmala Kur’an’da geçmiştir;

    "Allah'a çağıran, erdemli davranan ve "Ben teslim olanlardanım," diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?

    41/33


    Eline saglik güzel bir calismanin ilk ayagi olarak cok hosuma gitti digerlerinide ele alirsan gecekten müthis bir calisma olur....Selamla...

    el_feta, Henna ve emirahmedyasin bunu beğendiler.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.