"Evin"siz ("oikos"suz) Ekoloji"




Kyoto'ya giden yol 'iyiniyet' taslari ile mi dosenmistir? Kyoto imzalamazsak cehennemde yanar miyiz? Yada donar miyiz?!!


""Bir kurbağayı alıp kaynar suyun içine koyarsanız, kendisini hemen dışarı atmaya çalışır. Fakat kurbağa oda sıcaklığındaki (ilik) suyun içine korkutmadan, usulca konulduğunda, öylece kımıldamadan durur. Bu arada suyun sıcaklığı yavaş yavaş arttırıldığında, çok ilgi çekici bir şey olur. Sıcaklık yükselirken kurbağa hiçbir şey yapmaz. Tersine, halinden keyfi çok yerinde imiş gibi görünür. Sıcaklık yavaş yavaş arttıkça kurbağa daha çok sersemler, ta ki deneykabından dışarı çıkacak hali kalmayıncaya kadar. Onu dışarı fırlamaktan alıkoyacak hiçbirşey olmamasına rağmen, kurbağa orada oturup haşlanmayı beklemektedir. Niçin? Çünkü; kurbağanın hayatına yönelen tehditleri algılayan dahilî cihazı onun çevresindeki ani değişmelere programlanmıştır, yavaş, tedrici değişmelere değil."(Haşlanmış kurbağanın "çevreciliği'nden)!!



Kyoto protokolünde "ısı değişimini" ibaresini, "ısınma" olarak dilimize tercüme eden "tercüme biliminin", Ekolojizm gerçeğini ise, Lobi Çevre-bilim-ciliğine! indirgemesi salt, dilsel sendrom değil, aslında yerleşik bir zihniyetin bilinçli ver erksel bir tezahürüdür.
Türkiye'de Planlı (pilavlı)! kalkınma döneminden... günümüze, ‘çevrecilik’! adına yapılan süreci özetlersek;


a) Sürdürülebilir kalkınmada temel bileşen olan, ekonomi ve çevre arasindaki dengeyi sağlamayı bile, D.P.T den bağımsız, sanal bir Çevre Bakanlıgına havale eden bir yapilanma.



b)Orman Bakanligi ile Çevre(Aritma teknolojisi)! Bakanlığını birleştirici makyaj çözümlemelere giden.


c) Ekolojik havza ve bölge planlaması bütününden uzaklaşmiş, sektorel ve parçacı yaklasımlarla; ekolojik envanter ,izleme ve denetleme sistemleri kurulmadan, "çevre" ve kalkınma sorunlarına yaklaşan bir "çevre-bilim-cilik"! zihniyeti,



d) Ülkede cok sayida çevre ile ilgili hukuk manzumeleri olusturmak ve ayni zamanda da uygulama boyutunda yetki karmasasi yatatma yolu ile kanun hükümlerine ve kurumlarına bir tür fiili muhalefet sergileyen,




e) Güç ve kapital çevresine odaklı profesyonel "eyyamcı çevrecilerinden"..bilinçsiz ancak iyiniyetli, felaketsever "eylem" çevrecilerine kadar giden ! anti -ekolojist bir sivil toplum komposizyonu olarak, (5) temel katagori icinde ele alinabilir.



Bu bağlamda;
Batıcı ‘Kyoto Çevreci! Protokolünü’nün, Türkiye ayağının ise; ‘çevresel yardım!’ kılıfı altında projelendirilen (tamamen duygusal!..) ve anti-ekolojik toplum örneği olan eskimiş çevre(arıtma)! teknolojilerin ve karbon emisyonlu çimento fabrikalarının yatırım ithalinden ve de milyonlarca avroluk bir pazarda şekillenen, "emisyon ticaretinden" başka bir şey olmadığı da daha iyi algılanacaktır.



Günümüzde, ‘sosyal devlet’ kavramını; ‘sosyal yardım!’ sadakacılığı popülizmine indirgeyen zihinsel bir neoliberal refleks: Ekoloji gerçeğini ve bilim kuramını, sahteci bir ‘çevreciliğe’!! indirgeyen spekülatif bir felsefeyle de tamamen benzerlik gösteriyor...



B.M patentli ”Çevre Emperyalizmi” küresel bir kurmaca senaryo olmakla birlikte , "Ekoloji" ise, yaşamın bilimi ve kuramı, dönüşümün ve varolmanın adıdır.. "Ilımlı çevre-bilim-cilik"! = (C)ılıklaşmış "Ekolojizm" dir.



Tahir ÇALGÜNER



Gazi. Ün. ögrt. el. (Ekolojist)