BiR KUYU

Düşmüştün ya da atılmıştın karanlık kör bir kuyuya.
Gören gözün görmez olmuş, ışığa yoldaşken
karanlıkla sırdaş olmuşsun. Sesin haykırmak ister,
kelimelerin gırtlağını sıkar. Geçen görmez kuyuyu,
gören sezmez kuyunun Yusufunu. Bütün âlem susmuştur
sanki. önce karanlıkta akmaktan utanmayan
gözyaşlarının suya değen tınısı gelir kulağına.
Uzun uzun dinlersin sonra konuşmak istercesine
bağırırsın ona. Anlamaz derdini bu damla, duymaz
seslenişini bu tını.

Sonra bir ses yükselir karanlığın ürküten
yalnızlığından. Titrersin bütün korkularını göz
bebeklerine kiralayarak. Kuyu seni sarmak ister,
sen kuyudan kurtulmak istersin. Kuyu sararsa
karanlıkla nikâhlanıp ömrünü ışıksız bir zindanda
geçireceksin. Bütün resimlerde tuvaline siyah
düşecek, bütün kelimelerinde esmer dillenecek,
bütün kapıların kara bir yalnızlığa açılacak.
çırpınırsın o kuyudan kurtulmak için. Tırnaklarını
parçalasa da taşların keskin yanları, tırmanmaya
çalışırsın bütün arzularınla. Tam ufku görmeye
ramak kala. Kolunu koparır ötelerden uzanan bir el.
Düşersin o kör kuyunun ömür çürüten karanlığına.

Ve düştüğün yerde biter tüm umutların.

BiR YUSUF

insan zamanla nasıl da yıkılırmış. Nasıl ayaksız
kalır yürüyemez, elsiz kalır tutunamazmış. Nasıl
da tüketilirmiş bir bir sabırla ördüğün o yıllar.
Yaralarından akan kanlar hayallerinin cesedini
yıkarmış. Kefen diye kuyunun kör karanlığına
sarılırmış bütün ümitlerin. Bütün güzel düşlerin
azaplar kabrine gömülürmüş. Buymuş beklediğin onca
zamanın sana okuyacağı dua. Buymuş çekilen onca
ezanın o sonsuz sefası.

Yoklukmuş bütün vuslat arzularının sonu. Varlık
için hangi yola çıksan ulaştığın yer hicran karası
bir hanmış. içtiğin sabır şarabı yıllandıkça
değersiz sayılırmış. Manasız kalırmış özene bezene
büyüttüğün o masum duygular. Bütün pencerelere
ruhunu basan hafakanların perdeleri çekilir, her
ranzanın köşe başlarına umutlarının intiharı
yazılırmış. Buymuş beklediğin o elin heybesinden
sana düşen.

Hayat anlardan ibaretmiş, anlar kaybedilen
zamanlardan. Kaybetmek yazılmış kitabımın bütün
sayfalarına. Yaşamayı istediğim şey bir masalmış.
Masalı yalnızca çocuklar yaşarmış. Bizim hak
etiğimiz şey yaşamayı istediğimiz masalın kötü
kahramanı olmakmış.

Alnına yazılansa Bir Kuyuda Bir Yusuf olup
karanlıkta boğulmakmış

BiR EL

Her şeyin tek sebebi. Bütün ezalarına katlanılmaya
değer eşsiz mücevher. Her şeyini uğruna feda
edebileceğin müstesna şaheser. Bütün güzel düşlerin
yazıldığı kar beyazı tertemiz bir sayfa.

Dokunduğunda yakan, bıraktığında paramparça edip
bin diyara salan. Azap damlası, huzur ummanı.
Vuslatı bıçak yarası, hicranı ölümün yorgansız
yatağı. Bütün uykuların uyandığı en güzel rüya,
bütün rüyaların gördüğü masalsı tek kahraman. Bütün
gülleri kıskandıracak kadar güzel, bütün
güzellikleri yansıtacak kadar mücella bir mirat.

Aşkın sernamesi, gönlün hiç sönmeyen kızgın ateşi,
gül yarası kan tadı, huzura giden yolda aşığın son
durağı.

Ey! Mahkeme kurup hâkim olan, kalem kırıp, azad
eden; sehpa kurup cellât olan, ipten alıp ipe
salan. Uzat elini ne olur, ne olur kurtar beni bu
kör kuyunun karanlığından

VE DUA

Elde kalan tek sermayem. Bütün yıkılmış
hayallerimi, tükenmiş umutlarımı sinesine saran
rabbimin bu aciz kuluna ihsanı. Ellerimin semaya
şahlanışı. Semanın ötesinden gelen sonsuz bir
huzur. inkârsız bir imanla vardığım kapı,
dilendiğim tek avlu. Âşıkla Maşukun buluştuğu o
kısa ve derin çizgi. Ve işte ellerimin rabbinden
duaları:

Rabbim huzur senin gösterdiğin yoldur, beni ve bizi
yolundan ayırma - (Âmin)

Rabbim o eşsiz güzellikte ki el senin, o elin
yokluğunu bana yaşatma - (Âmin)

Rabbim Aşığı Maşuğundan ayrı koyup onu azap
kuyusuna salma -(Âmin )

Rabbim bize gazabını gösterip bizi cehennemin
narıyla yakma - (Âmin)

Rabbim her şeyim dediğim tek şeyime bir gün olsun
azap kılma - (Âmin)

Rabbim onun hicranıyla beni sınama - (Amin)

Rabbim biz aciz kulların dualarını eli boş geri
çevirme (Âmin)

Ertuğrul Demir