1. Alt 06-03-2008, 22:02 #1
    kipchak Mesajlar: 1.658
    Blog Başlıkları: 506
    Milletlerin Sembolü Bayraklar ve Ay Yıldızlı Al Bayrak
    Zafer İHTİYAR


    Bir devletin, bir askerî birliğin, resmî veya gayriresmî bir kuruluşun sembolü olarak tarif edilen bayraklar, her zaman önemli mânâlar taşımış ve hiçbir bayrak asla rastgele şekil ve renklerden meydana getirilmemiştir.

    Bayraklar, bir milletin varlığının ve bağımsızlığının sembolüdür; bu yüzden atlas veya ipek gibi değerli kumaşlardan yapılmakla değil, taşıdığı mânâ ile değer kazanır. Tarih boyunca bayrağı yere düşürmemek ve düşmana bırakmamak için nice yiğit, savaş meydanlarında hiç tereddüt etmeden canını seve seve feda etmiştir.

    İlk zamanlarda bayrak yerine genellikle madenden veya sert bir maddeden yapılmış alemler kullanılmıştır. Kumaş bayrakların kullanılması Orta Çağ’da başlamıştır. Divân-ı Lûgâti’t-Türk’te ‘batrak’ şeklinde yazılan ‘bayrak’ kelimesi, ‘savaşlarda kullanılan ve ucuna bir ipek parçası takılan mızrak’ olarak açıklanmaktadır. Aynı eserdeki bir manzûmede ise kelime, ‘bayrak’ şeklinde kullanılmakta ve kelimenin Oğuzlar arasında böyle telâffuz edildiği yazılmaktadır.

    İslâm tarihinde bayrak
    İslâm tarihinde Hz. Peygamber’in (sas) ilk defa Medine’ye girerken bayrak (livâ) kullandığı bilinmektedir. Hicret kafilesi Medine’ye yaklaştığında Büreyde bin Huseyb el-Eslemi, Resûlullah’a (sas); “Medine’ye yanında bir livâ olmadan girmeni istemem.” demiş ve sarığını kılıcına bağlayarak kafilenin önüne geçmiştir.

    Peygamberimiz (sas), hicretin yedinci ayında sefere gönderdiği Hz. Hamza (ra) komutasındaki birliğe bir bayrak vermişti. Efendimiz’in (sas) bizzat bir mızrağın ucuna beyaz bir bez bağlayarak askerlerden Ebu Mersed’e teslim ettiği, Livaü’l-Beyda ismiyle anılan bu ilk bayrak, Hayber gazasına kadar kullanılmıştır. Hayber’den sonra ise, bunun yerini ‘raye’ denen siyah bir bayrak almıştır. Bunun yanı sıra Hz. Muhammed (sas) zamanında beyaz, sarı, siyah, kırmızı renklerde çeşitli bayrakların kullanıldığı, ‘karakuş’ mânâsına gelen ‘ukâb’ isimli siyah bayrağın Hz. Aişe’nin (ra) kaftanından yapıldığı kaynaklarda belirtilmiştir.

    Dört Halife devri, Emeviler, Abbasiler ve Endülüs Emevileri zamanlarında da çeşitli renk ve şekillerde bayraklar kullanılmakla birlikte, Emeviler daha ziyade beyaz; Abbasiler ise siyah bayrak kullanmıştır.

    Türk tarihinde bayrak
    Göçebe hayat süren Türk topluluklarında hükümdârların, yaban öküzü veya at kuyruğundan yapılan ‘tuğ’ isimli bayrak ve semboller kullandıkları bilinmektedir. Avrupa Hun Devleti Hükümdârı Atillâ’nın, üzerinden geçtiği kimselere zenginlik ve mutluluk getireceğine inanılan hüma kuşunun resmedildiği bir bayrağının bulunduğu eski bir kaynakta zikredilmektedir.

    Konu ile alakalı resim için tıklayınız.

    İlk Müslüman Türk Devleti kabul edilen Karahanlılar’ın al bayraklarında, dokuz tuğ resminin bulunduğu bilinmektedir. Gazneliler ise, önceleri beyaz hilâl ile hüma kuşunun resmedildiği yeşil bayrakları; daha sonraları ise, Abbasi halifeliğinin meşru mümessili olduklarını gösteren siyah bayrakları kullanmıştır. Büyük Selçuklular, ilk yıllarında beyaz çift kartal sembolü ve siyah çizgili gerilmiş yay ve ok resmi olan mavi bir bayrağı kullanmışlarsa da, sonraları onlar da Abbasilerin tesirinde kalarak siyah bayraklar kullanmışlardır. Malazgirt Savaşı’nda Alparslan’ın, üzerinde Kelime-i Şehadet yazılı büyük bir sancağının bulunduğu bilinmektedir. Anadolu Selçukluları da siyah bayrağın yanı sıra, al bayraklar da kullanmışlardır. Haçlılardan Kudüs’ü geri alan Selahaddin-i Eyyübi’nin bayrağı sarıydı ve üzerine Avrupalılar tarafından İslâm’ın sembolü olarak kabul edilen hilâl resmedilmişti.

    Türklerin tarihteki en uzun ömürlü devleti Osmanlı’nın ilk bayrağı, Anadolu Selçuklu Devleti hükümdârı tarafından Osman Gazi’ye bağımsızlık alâmeti olarak gönderilmiş olan beyaz bayraktır. Osmanlı’da 16. yüzyılın sonlarına kadar farklı renklerde bayraklar kullanılmakla birlikte padişahlara mahsus olan bayrak, beyaz idi. İstanbul’un fethinde Ulubatlı Hasan’ın surlara diktiği, Kemalpaşazâde’nin ifadesiyle ‘Sultan-ı âlemin ak alemi’ de beyaz bir bayraktı. Yavuz Sultan Selim Han’ın Çaldıran (1514) ve Mısır seferlerinde, otağının önüne hâkimiyet alâmeti olan beyaz ve kırmızı bayraklar dikilmiştir.

    Bugün Topkapı Sarayı’nda, Mukaddes Emanetler Dairesi’nde bulunan, Peygamber Efendimiz’e (sas) ait Sancak-ı Şerif, Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlılara geçmiştir. Bu Sancak-ı Şerif’i padişahlar seferlerde beraberlerinde götürürlerdi. Halifelik alâmetlerinden biri olan Sancak-ı Şerif, isyanlarda padişahın emriyle çıkarılır ve millet, asilere karşı Sancak-ı Şerif’in altında toplanmaya çağrılırdı.

    Daha çok denizcilerin kullandığı yeşil bayrak; Fatih’in gemisinde, Barbaros Hayrettin Paşa ve Uluç Ali Reis’in donanmalarında yer almış ve Sultan 1. Mahmud Han (1730–1754) devrinde donanmanın resmî bayrağı kabul edilmiştir.

    Osmanlılarda hükümdâr, veliaht, kumandanlar ve donanma için ayrı ayrı bayraklar olduğu gibi, esnaf kuruluşlarının, seyyidlerin, tarikatların da ayrı ayrı bayrakları vardı. Bu dönemde dinî törenlerde bayrak kullanılması, tekke ve türbelere hususî bayraklar asılması da âdet olmuştu. Beyaz bayrak, tarihin her devrinde savaşlarda teslim olma mânâsına gelmiştir.

    Osmanlılar, çoğunlukla üç hilâlli yeşil ve kırmızı bayrağı kullanmıştır. Bir hilâl ve sekiz köşeli yıldız bulunan kırmızı bayrak, ilk defa 1793’te III. Selim Han döneminde devletin resmî bayrağı olarak kabul edilmiştir. Sultan Abdülmecid zamanında yıldızın beş köşeli olması kararlaştırılmış (1842) ve Osmanlı bayrağının şekli kesinleşmiştir. Osmanlı’nın son döneminde şekillenmiş olan bu bayrak, Cumhuriyet döneminde de kullanılmıştır. 22 Ekim 1925’te Sancak Tâlimâtnâmesi ile bayrağımızın kesin şekli belirlenmiş; 29 Mayıs 1936’da ise, 2994 numaralı Türk Bayrağı Kanunu’yla bayrağımız bugünkü hâlini almıştır.

    Bayraklardaki renk ve semboller neyi ifade eder?
    Bayraklar üzerindeki şekil, renk ve semboller; milletlerin inançlarını, düşüncelerini ve hafızalarında derin izler bırakan hatıralarını yansıtır. Almanya, Belçika, Hollanda, İtalya gibi bazı Avrupa devletlerinin bayrakları üç renklidir. Bu bayraklarda üç renk kullanılması, teslis inancını sembolize etmektedir. Bunun yanı sıra Danimarka, Finlandiya, İsveç, Norveç, İsviçre, Yunanistan gibi bazı devletler de bayraklarında Hristiyanlığın sembolü olan haça yer vermişlerdir. İngiliz bayrağındaki birbirine kaynaşmış üç haç şekli, İngiltere, İskoçya ve İrlanda’nın birleşik vaziyetine işarettir. Bayraklardaki renklerin de milletler için önemli mânâları vardır. Meselâ, Fransa; ihtilâlden sonra bayrağının renklerini belirlerken krallık zamanından beyazı, ihtilâlden kırmızıyı ve Paris’in eski alâmeti olarak maviyi almış ve üç renkli Fransız bayrağını oluşturmuştur. ABD’nin bayrağındaki elli yıldız, Amerika’yı oluşturan eyalet sayısını ifade etmektedir. Eski SSCB bayrağında, kızıl zemin üzerindeki orak, çiftçileri; çekiç ise, işçileri sembolize eder. Japonların, üzerinde kırmızı güneş bulunan beyaz bayrakları, Japon Budizmi’ndeki ilâh anlayışını sembolize etmektedir. İsrail bayrağındaki altı köşeli yıldız (Mühr-i Süleyman) ile, Kore bayrağındaki bir dâire içinde bulunan iç içe iki “S” de bu devletler için dinî bir mânâ taşır. Kezâ, Eski Çin bayrağındaki ejderha resmi de Çin’deki an’anevî kültürün izlerini yansıtır. Suudi Arabistan bayrağındaki ‘Kelime-i Tevhid’ ile İran bayrağındaki ‘Allah’ lâfzı da, inancın bayrakta sembolize edildiğine birer örnektir.

    Hilâl ve yıldız hangi mânâları taşımaktadır?
    Nihat Sami Banarlı pek çok ülkenin bayrağında yer alan hilâl-yıldız sembolü ile alakalı düşündürücü bir hatırasını şöyle nakletmektedir:
    “Küçük ve sevimli mektepli bir kız, elinde bir ansiklopedinin renkli bayrak tablosuyla yanıma geldi. Soracağı sualin heyecanı gözlerindeydi.

    Küçücük eliyle tablosundaki eski Mısır, yeni Pakistan, Tunus, Cezayir, Moritanya, Berke, Cohor bayraklarını gösterdi:
    ‘Bu bayraklarda niçin bizim ay yıldızımız var? Biz bayrağımızı onlardan mı aldık?’ diye sordu.

    ‘Hayır!’ dedim; ‘Onlar, bayraklarını bizden aldılar. Bizim bayrağımızı sevdikleri, bir kısmı da bizim bayrağımız altında uzun seneler mes’ud yaşadıkları, ona alıştıkları, onu unutamadıkları için böyle yaptılar, bayraklarına bizim bayrak renklerimizi, bizim ay yıldızımızı işlediler.’

    Küçük kız sevinçle:
    ‘Sahi mi?’ diye sordu. Ona, anlayabileceği bir dille hakikati anlattım. Yanıma boynu bükük gelmişti. Yanımdan başı havada, gözleri nurlu ve sevinçle uzaklaştı.”

    Banarlı bu tabloyu anlattıktan sonra “Esâsen beni düşündüren nokta, çocuğun felsefesinde idi.” diyerek: “Neden öbür türlü sormamıştı? Neden, bu milletler, bayraklarını bizden mi aldılar diyememişti?” sorularını soruyor ve cevabını; “Bu durum tarihimizi bilmemekten ve üç kıtaya hükmetmiş Osmanlı’nın büyüklüğünü idrak edememekten kaynaklansa gerektir.” şeklinde açıklıyor.

    Hilâl ve yıldızın mânâsına gelince; ‘haç’ nasıl Hristiyanlığın sembolü olmuşsa; ‘hilâl’ de tarih boyunca İslâm’ın, Tevhid inancının ve Müslüman toplumlarının sembolü olagelmiştir. Haçlı seferlerinin diğer adı Hilâl-Salîb (Haç) mücadelesidir ki, Tevhid-Teslis mücadelesi mânâsındadır. (‘Hilâl’ kelimesi ile ‘Allah’ lâfzı Arapça’da aynı harflerden oluşmakta ve bu yüzden de ebced hesabında karşılıkları 66’ya tekabül etmektedir.)

    Yıldız, çok eskiden beri birçok toplum tarafından kullanılan bir sembol olmakla birlikte, Türk bayrağına Osmanlı’nın son döneminde girmiştir.

    Bayrağımızın rengi de ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır!’ mısraında ifade edildiği gibi, şehitlerimizin kanlarını sembolize etmektedir. ‘Al’, Türk milleti için âdeta millî bir renk olmuştur. Özellikle Osmanlılar kırmızıyı hânedan rengi kabul etmişlerdir. Buna bağlı olarak padişahın yorganı, çarşafı, yastığı hep al olurdu. Padişah kızları da kırmızı gelinlik giyerlerdi. Halk arasında da al gelinlik yaygın olarak kullanılmıştır ki, Arif Nihat Asya ‘Bayrak’ şiirinde bunu ‘Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü’ şeklinde ifade etmiştir. Günümüzde de gelinlerin duvaklarının kırmızı oluşu, hep bu rengin millî bir karakter taşımasındandır.

    Bayrak tarih boyunca toplanmanın, bir araya gelmenin, birlik olmanın alâmeti olmuştur. Öyle ki birçok küçük topluluk, ayrı ayrı soy ve kabile kendi başına bir değer ifade etmezken, bir bayrak veya sancak altında toplanıp birlikte hareket ettiklerinde, sineleri tek yürek olarak atmış ve büyük topluluklara galebe çalmışlardır. Nice küçük topluluk; aileden kabileye, kabileden boya, boydan devlete ve devletten de medeniyete hep bayrağın toplayıcılığı altında ulaşmıştır.

    Hz. Muhammed’in (sas) Medine’ye girişlerinde; Alparslan’ın Malazgirt’ten Anadolu’ya geçişlerinde; Osman Gazi’nin Bursa’ya yürüyüşünde bayrağı şahit tutmaları tarihe kayıt düşülmüştür.

    Bayrağın ifade ettiği mânâda buluşmak bizim kültürümüzde önemlidir. O açılıp yola koyulunduğunda millet olarak hep onun peşine düşmüşüz. Hattâ “Allah milletimizi vatansız, vatanımızı bayraksız bırakmasın.” sözleriyle bayrağı dualarımıza da nakşetmişiz. Nice yağız delikanlıyı onun ufuklarda dalgalanması uğruna şehit vermişiz. Bu hâl, bizim kanımıza öylesine işlemiştir ki; kıyamet kopup bütün insanların tekrar diriltileceği mahşer yerinde Hz. Muhammed’in (sas) sancağı altında toplanmak dilimize ve yüreğimize pelesenk olmuştur.

    ______________

    Kaynaklar
    - İslâm Ansiklopedisi, D.V. Yay, İst, 1994.
    - İslâm Ansiklopedisi, ‘Bayrak’ mad, MEB Yay, İst, 1977
    - Fevzi Kurtoğlu, Türk Bayrağı ve Ay Yıldız, TTK Yay, Ank, 1992.
    - Nihat Sami Banarlı, Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri, Kubbealtı Neş, İst, 1984.

    [SES]http://www.sizinti.com.tr/dosyalar/sesler/64kbps/328/2085.mp3[/SES]

  2. Alt 03-12-2010, 19:42 #2
    Ziyaretci
    Kayıtsız Üye Mesajlar: n/a
    bnce çok güzel şeyler var

  3. Alt 03-22-2010, 19:48 #3
    Ziyaretci
    Kayıtsız Üye Mesajlar: n/a
    Milletlerin Sembolü Bayraklar ve Ay Yıldızlı Al Bayrak
    Muhakeme.net - Milletlerin Sembolü Bayraklar ve Ay Yıldızlı Al Bayrak Zafer İHTİYAR


    Bir devletin, bir askerî birliğin, resmî veya gayriresmî bir kuruluşun sembolü olarak tarif edilen bayraklar, her zaman önemli mânâlar taşımış ve hiçbir bayrak asla rastgele şekil ve renklerden meydana getirilmemiştir.

    Bayraklar, bir milletin varlığının ve bağımsızlığının sembolüdür; bu yüzden atlas veya ipek gibi değerli kumaşlardan yapılmakla değil, taşıdığı mânâ ile değer kazanır. Tarih boyunca bayrağı yere düşürmemek ve düşmana bırakmamak için nice yiğit, savaş meydanlarında hiç tereddüt etmeden canını seve seve feda etmiştir.

    İlk zamanlarda bayrak yerine genellikle madenden veya sert bir maddeden yapılmış alemler kullanılmıştır. Kumaş bayrakların kullanılması Orta Çağ’da başlamıştır. Divân-ı Lûgâti’t-Türk’te ‘batrak’ şeklinde yazılan ‘bayrak’ kelimesi, ‘savaşlarda kullanılan ve ucuna bir ipek parçası takılan mızrak’ olarak açıklanmaktadır. Aynı eserdeki bir manzûmede ise kelime, ‘bayrak’ şeklinde kullanılmakta ve kelimenin Oğuzlar arasında böyle telâffuz edildiği yazılmaktadır.

    İslâm tarihinde bayrak
    İslâm tarihinde Hz. Peygamber’in (sas) ilk defa Medine’ye girerken bayrak (livâ) kullandığı bilinmektedir. Hicret kafilesi Medine’ye yaklaştığında Büreyde bin Huseyb el-Eslemi, Resûlullah’a (sas); “Medine’ye yanında bir livâ olmadan girmeni istemem.” demiş ve sarığını kılıcına bağlayarak kafilenin önüne geçmiştir.

    Peygamberimiz (sas), hicretin yedinci ayında sefere gönderdiği Hz. Hamza (ra) komutasındaki birliğe bir bayrak vermişti. Efendimiz’in (sas) bizzat bir mızrağın ucuna beyaz bir bez bağlayarak askerlerden Ebu Mersed’e teslim ettiği, Livaü’l-Beyda ismiyle anılan bu ilk bayrak, Hayber gazasına kadar kullanılmıştır. Hayber’den sonra ise, bunun yerini ‘raye’ denen siyah bir bayrak almıştır. Bunun yanı sıra Hz. Muhammed (sas) zamanında beyaz, sarı, siyah, kırmızı renklerde çeşitli bayrakların kullanıldığı, ‘karakuş’ mânâsına gelen ‘ukâb’ isimli siyah bayrağın Hz. Aişe’nin (ra) kaftanından yapıldığı kaynaklarda belirtilmiştir.

    Dört Halife devri, Emeviler, Abbasiler ve Endülüs Emevileri zamanlarında da çeşitli renk ve şekillerde bayraklar kullanılmakla birlikte, Emeviler daha ziyade beyaz; Abbasiler ise siyah bayrak kullanmıştır.

    Türk tarihinde bayrak
    Göçebe hayat süren Türk topluluklarında hükümdârların, yaban öküzü veya at kuyruğundan yapılan ‘tuğ’ isimli bayrak ve semboller kullandıkları bilinmektedir. Avrupa Hun Devleti Hükümdârı Atillâ’nın, üzerinden geçtiği kimselere zenginlik ve mutluluk getireceğine inanılan hüma kuşunun resmedildiği bir bayrağının bulunduğu eski bir kaynakta zikredilmektedir.

    Konu ile alakalı resim için tıklayınız.

    İlk Müslüman Türk Devleti kabul edilen Karahanlılar’ın al bayraklarında, dokuz tuğ resminin bulunduğu bilinmektedir. Gazneliler ise, önceleri beyaz hilâl ile hüma kuşunun resmedildiği yeşil bayrakları; daha sonraları ise, Abbasi halifeliğinin meşru mümessili olduklarını gösteren siyah bayrakları kullanmıştır. Büyük Selçuklular, ilk yıllarında beyaz çift kartal sembolü ve siyah çizgili gerilmiş yay ve ok resmi olan mavi bir bayrağı kullanmışlarsa da, sonraları onlar da Abbasilerin tesirinde kalarak siyah bayraklar kullanmışlardır. Malazgirt Savaşı’nda Alparslan’ın, üzerinde Kelime-i Şehadet yazılı büyük bir sancağının bulunduğu bilinmektedir. Anadolu Selçukluları da siyah bayrağın yanı sıra, al bayraklar da kullanmışlardır. Haçlılardan Kudüs’ü geri alan Selahaddin-i Eyyübi’nin bayrağı sarıydı ve üzerine Avrupalılar tarafından İslâm’ın sembolü olarak kabul edilen hilâl resmedilmişti.

    Türklerin tarihteki en uzun ömürlü devleti Osmanlı’nın ilk bayrağı, Anadolu Selçuklu Devleti hükümdârı tarafından Osman Gazi’ye bağımsızlık alâmeti olarak gönderilmiş olan beyaz bayraktır. Osmanlı’da 16. yüzyılın sonlarına kadar farklı renklerde bayraklar kullanılmakla birlikte padişahlara mahsus olan bayrak, beyaz idi. İstanbul’un fethinde Ulubatlı Hasan’ın surlara diktiği, Kemalpaşazâde’nin ifadesiyle ‘Sultan-ı âlemin ak alemi’ de beyaz bir bayraktı. Yavuz Sultan Selim Han’ın Çaldıran (1514) ve Mısır seferlerinde, otağının önüne hâkimiyet alâmeti olan beyaz ve kırmızı bayraklar dikilmiştir.

    Bugün Topkapı Sarayı’nda, Mukaddes Emanetler Dairesi’nde bulunan, Peygamber Efendimiz’e (sas) ait Sancak-ı Şerif, Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlılara geçmiştir. Bu Sancak-ı Şerif’i padişahlar seferlerde beraberlerinde götürürlerdi. Halifelik alâmetlerinden biri olan Sancak-ı Şerif, isyanlarda padişahın emriyle çıkarılır ve millet, asilere karşı Sancak-ı Şerif’in altında toplanmaya çağrılırdı.

    Daha çok denizcilerin kullandığı yeşil bayrak; Fatih’in gemisinde, Barbaros Hayrettin Paşa ve Uluç Ali Reis’in donanmalarında yer almış ve Sultan 1. Mahmud Han (1730–1754) devrinde donanmanın resmî bayrağı kabul edilmiştir.

    Osmanlılarda hükümdâr, veliaht, kumandanlar ve donanma için ayrı ayrı bayraklar olduğu gibi, esnaf kuruluşlarının, seyyidlerin, tarikatların da ayrı ayrı bayrakları vardı. Bu dönemde dinî törenlerde bayrak kullanılması, tekke ve türbelere hususî bayraklar asılması da âdet olmuştu. Beyaz bayrak, tarihin her devrinde savaşlarda teslim olma mânâsına gelmiştir.

    Osmanlılar, çoğunlukla üç hilâlli yeşil ve kırmızı bayrağı kullanmıştır. Bir hilâl ve sekiz köşeli yıldız bulunan kırmızı bayrak, ilk defa 1793’te III. Selim Han döneminde devletin resmî bayrağı olarak kabul edilmiştir. Sultan Abdülmecid zamanında yıldızın beş köşeli olması kararlaştırılmış (1842) ve Osmanlı bayrağının şekli kesinleşmiştir. Osmanlı’nın son döneminde şekillenmiş olan bu bayrak, Cumhuriyet döneminde de kullanılmıştır. 22 Ekim 1925’te Sancak Tâlimâtnâmesi ile bayrağımızın kesin şekli belirlenmiş; 29 Mayıs 1936’da ise, 2994 numaralı Türk Bayrağı Kanunu’yla bayrağımız bugünkü hâlini almıştır.

    Bayraklardaki renk ve semboller neyi ifade eder?
    Bayraklar üzerindeki şekil, renk ve semboller; milletlerin inançlarını, düşüncelerini ve hafızalarında derin izler bırakan hatıralarını yansıtır. Almanya, Belçika, Hollanda, İtalya gibi bazı Avrupa devletlerinin bayrakları üç renklidir. Bu bayraklarda üç renk kullanılması, teslis inancını sembolize etmektedir. Bunun yanı sıra Danimarka, Finlandiya, İsveç, Norveç, İsviçre, Yunanistan gibi bazı devletler de bayraklarında Hristiyanlığın sembolü olan haça yer vermişlerdir. İngiliz bayrağındaki birbirine kaynaşmış üç haç şekli, İngiltere, İskoçya ve İrlanda’nın birleşik vaziyetine işarettir. Bayraklardaki renklerin de milletler için önemli mânâları vardır. Meselâ, Fransa; ihtilâlden sonra bayrağının renklerini belirlerken krallık zamanından beyazı, ihtilâlden kırmızıyı ve Paris’in eski alâmeti olarak maviyi almış ve üç renkli Fransız bayrağını oluşturmuştur. ABD’nin bayrağındaki elli yıldız, Amerika’yı oluşturan eyalet sayısını ifade etmektedir. Eski SSCB bayrağında, kızıl zemin üzerindeki orak, çiftçileri; çekiç ise, işçileri sembolize eder. Japonların, üzerinde kırmızı güneş bulunan beyaz bayrakları, Japon Budizmi’ndeki ilâh anlayışını sembolize etmektedir. İsrail bayrağındaki altı köşeli yıldız (Mühr-i Süleyman) ile, Kore bayrağındaki bir dâire içinde bulunan iç içe iki “S” de bu devletler için dinî bir mânâ taşır. Kezâ, Eski Çin bayrağındaki ejderha resmi de Çin’deki an’anevî kültürün izlerini yansıtır. Suudi Arabistan bayrağındaki ‘Kelime-i Tevhid’ ile İran bayrağındaki ‘Allah’ lâfzı da, inancın bayrakta sembolize edildiğine birer örnektir.

    Hilâl ve yıldız hangi mânâları taşımaktadır?
    Nihat Sami Banarlı pek çok ülkenin bayrağında yer alan hilâl-yıldız sembolü ile alakalı düşündürücü bir hatırasını şöyle nakletmektedir:
    “Küçük ve sevimli mektepli bir kız, elinde bir ansiklopedinin renkli bayrak tablosuyla yanıma geldi. Soracağı sualin heyecanı gözlerindeydi.

    Küçücük eliyle tablosundaki eski Mısır, yeni Pakistan, Tunus, Cezayir, Moritanya, Berke, Cohor bayraklarını gösterdi:
    ‘Bu bayraklarda niçin bizim ay yıldızımız var? Biz bayrağımızı onlardan mı aldık?’ diye sordu.

    ‘Hayır!’ dedim; ‘Onlar, bayraklarını bizden aldılar. Bizim bayrağımızı sevdikleri, bir kısmı da bizim bayrağımız altında uzun seneler mes’ud yaşadıkları, ona alıştıkları, onu unutamadıkları için böyle yaptılar, bayraklarına bizim bayrak renklerimizi, bizim ay yıldızımızı işlediler.’

    Küçük kız sevinçle:
    ‘Sahi mi?’ diye sordu. Ona, anlayabileceği bir dille hakikati anlattım. Yanıma boynu bükük gelmişti. Yanımdan başı havada, gözleri nurlu ve sevinçle uzaklaştı.”

    Banarlı bu tabloyu anlattıktan sonra “Esâsen beni düşündüren nokta, çocuğun felsefesinde idi.” diyerek: “Neden öbür türlü sormamıştı? Neden, bu milletler, bayraklarını bizden mi aldılar diyememişti?” sorularını soruyor ve cevabını; “Bu durum tarihimizi bilmemekten ve üç kıtaya hükmetmiş Osmanlı’nın büyüklüğünü idrak edememekten kaynaklansa gerektir.” şeklinde açıklıyor.

    Hilâl ve yıldızın mânâsına gelince; ‘haç’ nasıl Hristiyanlığın sembolü olmuşsa; ‘hilâl’ de tarih boyunca İslâm’ın, Tevhid inancının ve Müslüman toplumlarının sembolü olagelmiştir. Haçlı seferlerinin diğer adı Hilâl-Salîb (Haç) mücadelesidir ki, Tevhid-Teslis mücadelesi mânâsındadır. (‘Hilâl’ kelimesi ile ‘Allah’ lâfzı Arapça’da aynı harflerden oluşmakta ve bu yüzden de ebced hesabında karşılıkları 66’ya tekabül etmektedir.)

    Yıldız, çok eskiden beri birçok toplum tarafından kullanılan bir sembol olmakla birlikte, Türk bayrağına Osmanlı’nın son döneminde girmiştir.

    Bayrağımızın rengi de ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır!’ mısraında ifade edildiği gibi, şehitlerimizin kanlarını sembolize etmektedir. ‘Al’, Türk milleti için âdeta millî bir renk olmuştur. Özellikle Osmanlılar kırmızıyı hânedan rengi kabul etmişlerdir. Buna bağlı olarak padişahın yorganı, çarşafı, yastığı hep al olurdu. Padişah kızları da kırmızı gelinlik giyerlerdi. Halk arasında da al gelinlik yaygın olarak kullanılmıştır ki, Arif Nihat Asya ‘Bayrak’ şiirinde bunu ‘Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü’ şeklinde ifade etmiştir. Günümüzde de gelinlerin duvaklarının kırmızı oluşu, hep bu rengin millî bir karakter taşımasındandır.

    Bayrak tarih boyunca toplanmanın, bir araya gelmenin, birlik olmanın alâmeti olmuştur. Öyle ki birçok küçük topluluk, ayrı ayrı soy ve kabile kendi başına bir değer ifade etmezken, bir bayrak veya sancak altında toplanıp birlikte hareket ettiklerinde, sineleri tek yürek olarak atmış ve büyük topluluklara galebe çalmışlardır. Nice küçük topluluk; aileden kabileye, kabileden boya, boydan devlete ve devletten de medeniyete hep bayrağın toplayıcılığı altında ulaşmıştır.

    Hz. Muhammed’in (sas) Medine’ye girişlerinde; Alparslan’ın Malazgirt’ten Anadolu’ya geçişlerinde; Osman Gazi’nin Bursa’ya yürüyüşünde bayrağı şahit tutmaları tarihe kayıt düşülmüştür.

    Bayrağın ifade ettiği mânâda buluşmak bizim kültürümüzde önemlidir. O açılıp yola koyulunduğunda millet olarak hep onun peşine düşmüşüz. Hattâ “Allah milletimizi vatansız, vatanımızı bayraksız bırakmasın.” sözleriyle bayrağı dualarımıza da nakşetmişiz. Nice yağız delikanlıyı onun ufuklarda dalgalanması uğruna şehit vermişiz. Bu hâl, bizim kanımıza öylesine işlemiştir ki; kıyamet kopup bütün insanların tekrar diriltileceği mahşer yerinde Hz. Muhammed’in (sas) sancağı altında toplanmak dilimize ve yüreğimize pelesenk olmuştur

  4. Alt 04-19-2010, 19:17 #4
    Ziyaretci
    sfsdf Mesajlar: n/a
    güzel olmus

  5. Alt 11-24-2010, 15:45 #5
    Ziyaretci
    rmeysa Mesajlar: n/a
    ödevm yarm kaldı devamlarnı vermemiş

  6. Alt 12-01-2010, 21:30 #6
    Ziyaretci
    Misafir Mesajlar: n/a
    her ülkenin bir bayrağı vardır ve onlarında anlamları bizimki ise mertçe savaşan gençlerimizin kanı!!! milletimizin yasamımızın degerini bilelım

  7. Alt 04-07-2011, 19:02 #7
    Ziyaretci
    Marmara Bayrak Mesajlar: n/a
    Bayrak ve Türk Bayrağının Oluşumu
    Bayrak
    Türk Dil Kurumu’nun yaptığı tanım ile kısaca “Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş.” şeklinde açıklanmış kelimedir bayrak... “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır” sözüyle de bayrağın sadece ülkemizi temsil eden bir bez parçası olmadığını, onun manevi değerinin ne kadar büyük olduğunu görebiliyoruz.
    Bayrak hayatımızın her anında en kutsal değerlerimizin başında gelir. Odalarımızın başköşesinde yer verilir her zaman bayrağa. Göndere çekilir, yüksekte durması gerekir çünkü bayrak, oldukça değerlidir bizim için. Okulların, firmaların, kamu binalarının önünde her zaman dalgalanır. Düğün arabasında, asker uğurlanmasında, sünnet düğününde, cenazede hep bayrak vardır. Çünkü bayrak çok şey ifade eder bize, manası anlatılamayacak kadar çoktur beynimizde, kalbimizde…
    Osmanlı zamanında da bir bölgenin, yerin veya kalenin fethedilmesi, düşmesi dikilen bayrakla belli olurmuş. Kurtuluş Savaşımız ile ilgili anlatılan anılarda Bayrak’ın düşmemesi için çekilen acılar ve yapılan fedakarlıklar anlatılmıştır hep.
    Böyle bir geçmiş ile oluşturulan Bayrak’ın hayatımızda kapladığı yer de normal olarak çoktur. İş yerlerinde her masada, her resmi veya özel makamın en önemli duvarında, resmi ve dini bayramlarda evlerimizin balkonlarında, camlarında; araçlarımızın camında, çocuklarımızın elindedir bayrak.
    Yazının başında da belirttiğimiz gibi, uğruna verilen canlar bayrağımızın değeridir ve sonsuzdur. Bu nedenle bayrağa, ülkemizin bayrağına sonsuz değer vermeliyiz.

    Bayrak ve Türk Bayrağının Oluşumu

    Bayrak, devletleri devlet yapan en önemli sembollerden birisidir. Bayrak için kısaca çeşitli renk ve şekillerden oluşmuş, devletleri temsil eden, o devlete özel bir sembol diyebiliriz. Bayrak kelimesi Arapça; raye ve liva kelimelerine karşılık gelmektedir. Bayrağa aynı zamanda sancak adı da verilmektedir. Bayrakta yer alan şekiller genellikle o devletin bir özelliğini veya devletin başından geçmiş çok önemli bir olayı temsil eder. Bayrağın diğer önemli bir özelliği de o ülkenin bağımsızlığını temsil etmesidir. Bayrak bağımsızlığın sembolü olmasının yanında o devletin şerefini ve hakimiyetini de temsil eder. Türk devletlerinde bayrak her zaman kutsal kabul edilmiş ve bayrağı devletler kanlarının son damlasına kadar korumuştur. Bayraklar genellikle kumaştan yapılır ve ülkedeki resmi yerlerin önüne uzun bir direk vasıtasıyla dikilir. Aynı zamanda savaşlarda ve uluslar arası platformlarda ülkeyi temsil etmesi için kullanılır. Fakat asıl değeri bu değil, asıl değeri bayrağın manevi değeridir.

    Bayrak ve bayrağa benzeyen çeşitli semboller insanlık tarihinin çok eski zamanlarından beri kullanılmaktaydı. Çok eski zamanlarda kurulmuş olan kavimler bile kendilerine bayrağa benzeyen semboller seçmişlerdi. Bu semboller bazen bir hayvan resmi, bazen ise düz bir renk şeklindeydi. Eski uygarlıklara ve kavimlere ait kalıntılarda bu izlere rastlanıyor.
    İslam tarihinde ise ilk bayrak, hicretin 1. Yılından itibaren kullanılmaya başlandı. Bu kullanılan ilk bayrağa Liva-ül Beyda adı verildi. Bu bayrağı Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) Şam’dan dönmekte olan Kureyş kervanına karşı gönderdiği Hz Hamza komutasındaki 30 kişilik gruba verdi. Bu bayrağı kendisi bir mızrapın ucuna bağlayarak Ebu Mersed’e verdi. Bu bayrak İslam tarihinde Hayber gazasına kadar kullanıldı. Bu bayrak beyazdı. Hayber gazasından sonra ise siyah bir bayrak kullanıldı. Bu bayrağa ise Raye adı verildi. Bundan sonra çeşitli dönemlerde çeşitli renk ve şekillerde bayraklar İslam aleminde kullanıldı.

    Türklerin tarihinde kullanılan ilk bayrak hakkında kesin bir bilgi yoktur. Türklerde çeşitli dönemlerde çeşitli renk ve şekillerde bayraklar kullandı. Türkler ilk zamanlarda bu bayrakları özellikleri savaş sırasında mızrakların ucuna takarak bir sembol olarak kullandı. Türklerin İslamiyeti kabul etmesi ile de Türk bayraklarında değişiklikler meydana geldi. Türk bayraklarında çeşitli İslami motifler yerini aldı. Bu dönemdeki bazı Türk devletlerinin bayraklarına bakarsak. Karahanlıların bayrağında; kırmızı renk üzerinde 9 tuğ resmi, Gazzelilerin bayrağında; yeşil renk üzerinde beyaz hilal ve kuş resmi bulunuyordu.
    Büyük Selçuklu Devletinin kullandığı ilk bayrakta mavi renk üzerinde beyaz renkli çift kartal sembolü, siyah renkli yay ve ok resimleri vardı. Daha sonra ise; Büyük Selçuklu Devleti siyah renkli bayraklar kullandı. Daha sonraki dönemlerde hilal sembolü olan bayraklar kullanıldı. Haçlı seferleri sırasında çok büyük kahramanlıklar gösteren Selahattin-I Eyyubi’nin bayrağı san renkliydi ve üzerinde hilal bulunuyordu. Bu sancak hem devletin bayrağı, hem de islamiyetin sembolü haline gelmişti.
    Osmanlı İmparatorluğu zamanında da değişik renk ve sembollere sahip bayraklar kullanıldı. Osmanlı Devleti bayrağa çok önem vermişti. Bayrak padişahı ve devleti temsil ederdi. Osmanlıda aynı zamanda her birliğin ve ocağın ayrı bir sancağı vardı. Osmanlı Devletinin kullandığı ilk bayrak beyaz renkli bir bayraktı. Bu bayrak Anadolu Selçuklu hükümdarı Giyaseddin Mes’ud tarafından Osman Bey’e gönderilen hediyeler arasında yer alıyordu.
    Osmanlıda kullanılan bayrak ve sancaklar da genellikle kırmızı ve yeşil renkler ön plandaydı. Fakat genel olarak Osmanlıda kırmızı renk kullanılmaktaydı. Kırmızı renk Osmanlı İmparatorluğunun sembolü gibiydi. Padişahın yatağından, gelinliklere kadar kırmızı renk hakimdi. Kırmızı renk Selçuklu Devletinden bu yana Türklerin bayraklarında ve sancaklarında en çok kullandıkları renk olmuştu. Kırmızı Osmanlıyı ve Türkleri temsil ediyordu. Günümüzde de halen kırmızı renk ön plandadır. Osmanlı sancağının rengini ve şeklini tayin eden Timurtaş Paşa’dır. Timurtaş Paşa Birinci Murad ve Yıldırım Beyazıd zamanında yaşamıştı. Osmanlıda ordu ve donanmanın her birliği farklı bir bayrak taşımaktaydı. Bu bayraklarda ve sancaklarda kırmızı, yeşil, beyaz, alaca, sarı renklerini ve hilal gibi çeşitli desenleri görmek mümkündü. Bunun yanında üzerinde ayetler yazılı ve tuğralı sancaklarda görülüyordu. Yavuz Sultan Selim döneminde ilk kez yeşil renkli bayrak kullanıldı. Bu sancak ilk kez Çaldıran savaşında kullanıldı. Kanuni Sultan Süleyman döneminde de Osmanlı’ya beyaz, alaca, san ve kırmızı bayraklar katıldı.
    Al rengin üzerinde hilal ve yıldız olan bayrak, ilk defa 1793 yılında kullanıldı. Bu bayrak o yılda devletin resmi bayrağı olarak kabul edilmişti. Bu bayraktaki yıldızın sekiz köşesi vardı. 1842 yılında ise yıldızın beş köşeli olması kararlaştırıldı. Bundan sonra Osmanlıda çeşitli birliklerde çeşitli bayraklar kullanıldı.
    Saltanatın kaldırılmamasından sonra 1922 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, yeşil zemin ortasında seki< suali beyaz bir güneş içindeki kırmızı zeminde beyaz ay yıldızı ihtiva eden bir sancak kabul edildi. Cumhuriyetin kurulmasından sonra 29 Mayıs 1936 tarihinde Türk Bayrağının bugünkü rengi, şekli ve ölçüleri kesin bir şekilde belirlendi. 1937 tarihinde de Türk bayrağının kullanılışı nizam altına alındı.
    Türk bayrağının bugünkü şeklinin oluşumu ile ilgili de çeşitli söylentiler mevcuttur. Bunlardan en çok bilinenini bir kez daha anlatalım. Anlatılanlara göre Birinci Kosova Savaşı sırasında meydana gelen bir olay neticesinde bayrağın bugünkü şeklinin oluştuğu söyleniyor. Birinci Kosova Savaşı sırasında Şehit olan Türk askerlerinin kanları bir yerde toplanmıştı. Oluşan kan gölünün üzerine gökyüzünde bulunan hilal şeklindeki ay ve bir yıldızın görüntüsü düşmüştü. Kan gölünün üzerindeki bu görüntü; bugünkü bayrağımızın şeklini tam anlamıyla temsil ediyordu. Kan kırmızısı zemin üzerinde beyaz hilal ve yıldız. Fakat bazı söylenenlere göre o geceki yıldız aslında Jüpiter gezegeniydi. Çok nadir olarak oluşan bu görüntü o gün şehitlerimizin kanları üzerine düşmüştü.
    Diğer bir görüşe göre Türk bayrağının bugünkü şeklinin oluşmasında İslam ve Türklüğün simgeleri yer alıyor. Ay yıldızlı bayrağımızdaki hilal İslamiyeti, yıldız ise Türklüğü temsil ediyor. Başka bir görüşe göre ise; ay yıldızlı al kırmızı bayrağımızdaki; al-yıldız Türklüğü, kırmızı zemin ise Vatanı temsil ediyor.
    Başka bir görüşe göre ise Osmanlı Devletinin bayrağının değiştirilmiş şeklidir.
    Her ne olursa olsun bayrak bir vatanın olmazsa olmazlarındadır. Vatanın bağısızlığını, bölünmezliği ve bütünlüğünü temsil eder. Her vatandaş kanlarının son damlasına kadar bayrağı savunmalıdır.
    Türk Cumhuriyetleri'nin kullandığı bayraklar.
    bayrak Bayrak imalatı bayrak ve flama bayrak dan alıntıdır.

  8. Alt 04-19-2011, 11:48 #8
    Ziyaretci
    Misafir Mesajlar: n/a
    Alıntı:
    diger ulke bayraklariyla bayragimiz arasindaki benzerlik-Milletlerin Sembolü Bayraklar ve Ay Yıldızlı Al Bayrak

    aradığımyok

  9. Alt 04-20-2011, 08:56 #9
    Ziyaretci
    sinem Mesajlar: n/a
    bence diğer ülkelerin bayrakları arasındaki fark bayrakların renklerinin ve şekillerinin değişik olmasıdır.

  10. Alt 04-22-2011, 10:32 #10
    Ziyaretci
    menekşe Mesajlar: n/a
    Alıntı:
    turk bayraginin diger bayraklarla arasindaki fark nedir-Milletlerin Sembolü Bayraklar ve Ay Yıldızlı Al Bayrak

    yani diğer bayraklardan farklılığını istiyorum

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.