Bilmem ki nasıl kelam etsem, o halin acısını anlatsam
Hürriyet nedir diye sorsam, hapis edilmeyi fikrenden gönüllere zerk ederek haykırsam
Annenin gözyaşlarında, babanın terleyen emeği karşısında, suskun kalan canın kursağında
Kalbin özgürlüğe olan ihtiyacını lisan-ı halimle duyursam, kafeslerde ki o kuşları bıraktırsam


Sultalar gönlü yeksan eder, ruhu taciz ederek, onu ezer
Dil birliği, yürek ahengi, müsamaha fevki, aşkı davet eder, sevdayı firkate eriştirip gark eder
Aşk nedir diye sual etme, hazana şahit olmadıkça, yaprağın melalini terennüm etme, ne söyler
Yaratılan olmak, sahibinden bihaber olarak savrulmak takati yorar ihsana erişmekte sabır ister


Testiye bir bak, içinde ne saklı, peki, suyu niye çok tatlı
Asanın senin kalbinin didarında ki nedir farkı, asrı yaşlandıran iştiyakı, sancı veren çok farklı
Sakın yüzünü çevirme, düşkünleri görünce geçip gitme, ihtiyarlamak, lahza ruhsatıyla alakalı
Ceddini derinden bir an hangi prangaya muhatap olmuş hiç yoksunma o merakın içinde kalalı


Orta doğu niye kaynıyor, dirliğin yuvası parçalanıyor
Demek ki paganlaşmak kurtarmıyor, sekilerlik bir işe yaramıyor, keyfiyet ruhu bitap bırakıyor
Sahraya bakıyorum içim yanıyor, fi tarifi bana neleri hatırlatıyor ezber bozan zihniyet yakıyor
Direniş hangi mananın vecdiyle divana çıkıyor, talan etmek ne kadar kul olmakla bağdaşıyor


Mahlûkun can tehlikesi olmazsa saldırmıyor, kaçıyor
Yalın ve sade dünyasında yaşamayı arzuluyor, kimseye bir zarar vermeden ömürle akıyor
Hayvanat bahçeleri mahzun hal içinde olduklarını anlatıyor, hapsetmeyi ne marifet sayıyor
Sokaklarda ki kedi ve köpekler dirlik istiyor, vasıtalar hiç acımadan çarpıp kaçıyor, anlamıyor


Can veren kim, mühleti tanıyan muhakkak ki Rabbim
Neden kayıtsız kalmayı marifet telakki ediyor, kanatsız kuşların derdini hiç önemsemiyor
Ayağı kırılmış kedinin figanını işitmiyor, sessiz kalan insanın engin çığlığını hiç işitmiyor
Asıl olan kalbi yakarış ve bu hissiyatla telakki ederek ömrü vakfetmeyi bilmektir, kim istiyor



Mustafa CİLASUN