Bilmiyorum artık yüzün güldü mü
Kapattığın kalp gözlerin sürurla buluşup, hasretle beklediği hazza erişti mi
Gizli emellerin, hasretmeye intina ettiğin niyetin, gerekçelerine ilhak olup şevkleşti mi
Senin esaralı yüreğini şehredip, masumluğun ihsanıyla nefeslendirdi mi, zannın bitti mi



Onca yıllar eskitti melalimi bir kumaş misali
Ömür lahzasında can çekişen can gibi, bir esarti sinesinde yaşayan mahkum misali
Hani söz vermiştik, şahit olmadan ön yargıyla hükmetmeyecektik, onca bizar zanlılar gibi
Ne sorduğum suale cevap veriyorsun, ne kalbi manada nazar edip rahat ettiriyorsun ar gibi



Müeebbet cezasıyla hüküm yemiş bir ruh yani
Artık çare arıyorum, ıssız köşelerde nefeslenmeye ihtiyaç duyuyorum, umutlanır gibi
Kalbimin sahibi belliyken, bir hesabın abadına ram olmuş nefes-i mukakkak ikenin timsali
Artık haya ediyorum, o halet-i ruhiyeni görmekten kaçınıyorum bir yaralı kuşun afakı gibi



Neden hayatı dar ediyor, kalbimi merak etmiyorsun
Niçin konuşmak için konuşarak, akli muvazeneden uzaklaşıyorsun, idraki ne yapıyorsun
Bir anlasam ki neyin peşinden koşuyorsun bazen hakim, bazen de gardiyanı hatırlatıyorsun
Niye rahmetin ve mağfiretin sana ait olmadığını anlamıyorsun, paçavra gibi davranıyorsun



Bir kabre girmeden, zindanı sineme zerkettin
Ne kadar şevk ve sürurum varsa hıncınla kurutup, bir kalbi kuraklığı ahvalimde yaşattın
Neden anlamak için ruhun ve kalbin sedasından uzaklaştın, hamasetle muameleler yaptın
Artık saygıyı da unuttum sanki ummana bırakılmış mahzun bir kulum iyi ki sen hatırlattın



Mustafa CİLASUN