Demek ki birgün benimde karşıma çıkacakmış
Kalbin lahzasından hasrettiğim neler varsa, vadedilmiş ne müthiş bir sınavmış
Yalnılgılar, keşkeleri solumalar, o an ki sadakate inanmışlıklar hülyalar için maslahatmış
Vurgun yemiş bir gönül, neden hicranı yudumlarmış, hüznü koklarmış ve yalnız kalırmış






Kar yağıyor, ışıklar firkat için kimleri arıyor
Issız köşeler içimi acıtıyor, terkedilmiş kaldırımlar mazinin ibretli sayfalarını hatırlatıyor
Kim kime vefayı soruyor, unutulan hasletler niye perişanlık yaşıyor, vicdanım kan ağlıyor
Ruhum bizarlık içinde umuda yaslanıyor, an ve vaki olacak zaman için vaktin ahını aralıyor






Nasıl yaşanır bu dünyada, hissetmek yoksa
Kalbi inşirah çok uzaksa, ruhun vecdinden gelen yetiler bulunmuyorsa, akıl çok alıksa
Karalar her zaman karşıma çıkarsa, bahtın ne demek olduğu hakkıyla anlaşılmayacak savsa
Kim çıkarsa çıksın karşıma, yüreğin kalpten farkını fark eden bir ceht olmadıkça boşuboşuna






Ölsemde bir ölmesemde dersek, cehaletimizden
Sukunet halinin ne demek olduğunu bilmediğimizden, fikretmek evvel emirde ilimdeyken
İster saçlarını yol, istersen hiç merak etme, abiler daha iyi bilir diyen ol, umudun beklerken
Güneş çekilirken, gece sinene haşyeti ekerken, kabir ruhun vaktini beklerken, akıl sendeyken






Bir yaz gecesi çamlıcaya çık, ibretle bakın
Issızlığın lahzasında ki acziyetine bir nazar et akın akın, yaşamak keyfiyet değildir ha, sakın
Göçüp gidenler, hüzzam eserleri güfteleştirenler, memleketlerini terek edenler nerdeler bakın
Kalmışsa bir hoş seda, ruhun ve kalbin didarında anlamlaşmadıkça hesap sorarım kim yakın






Mustafa CİLASUN