Evet, nihayetinde bir yolculuğun arifedindeyim
Ne hakkıyla bahtımın açılacak sayfalarını bilirim, ne aşkın esrarında bir nöbetçiyim
Peki, söyle o zaman ben şimdi kimim, neyin hasretiyle nefeslenirim, nasıl bir gayeyim
Şartlar ayandır, vakit geldi mi, yola çıkma zamanıdır, kim ne kadar hakılıdır elhak bileyim






Gözler erişir, hissiyat belirgenleşir, su gibidir
O yolun yolcusudur, bazen rahmet tacı, bazen afat aracıdır, insan niyetiyle matuf hancıdır
Hancı, emanetin ve hesabın rahlesinde zanaatkardır, ehliyet yoksa ziyanı anbean yanındadır
Yolcuyu cezbeden ne vardır, öğrenmek, ikmal etmek, umudu aramak, gayeye ulaşmak haktır






Ne vakit servileri yoklayan rüzgarı hissetsem
O an mevera yolculuğum başlıyor, hislerim başkalaşıyor, yadellerden sanki haberler geliyor
Dağların suskunluğunda, yaprakların mahzunluğunda, suyun çığlıklarını hissettiğim anda
Açık denizlere açılıyorum, ne kadar efkarım var ise onun sabrına bırakıyorum ve ağlıyorum






Gönlümü sızlatan bir kar yağar yalnızlığıma
Açtığım ellerim, fersiz gözlerim, yorgun ve mecalsiz bedenim çare olmuyor burukluğuma
Etrafımda işitiğim sesler neden geliyor üzerime hışımla, anlamadığım lisan çıktı karşıma
Akşam oluyor olmasına fakat içimin titremesi dinmiyor, hasretin manasına ulaşamayınca






Ne müşkil bir işmiş aşkı anlamadan yaşamak
Nefes almak, koşuşturmak, nefsin ruhumu lekeleyen badirelerinde hakikatten uzak kalmak
Ne zaman bir hastaneye gitsem, acil servisine giderek, aşikar olanları işitsem başlıyor ramak
O an ağlayan, sızlayan, ruhun ve kalbin didarında ki mahzunlukla bakanı görsem yanarım






Mustafa CİLASUN