Kimbilir ne kadar bir ümit ile şendik
Saklanbaçların mefkuresinde sanki en anlamlı kederdik
Kimin için bir derttik, sualler içinde mi kenetlendik, aklı selimi nasıl kaybettik
Nefesin ve nefsin, arzuları depreştiren merakı elemin serencamı için bekleşenlerdik




Ne kadar masum fidelerdik
Gün göndük, alabildiğine güneşlendik, gecerde niye kederdik
Bazen korkulara belenen nefestik, şevk için neleri heba eder ve güler geçerdik
Nasıl bir iklimin ve kuytu köşelerde bizarlık çeken gül-i nihalin derdindemiydik




Ne söylerlerse sadece işitendik
İşimize nasıl geliyorsa o ölçüde yüreğimizi hasreden körpe filizdik
Şikayetlenmeyi, bazen har güre yeltenmeyi sanki marifet gibi telakki eylerdik
İrfan ve erdem için fevkalade sessiz kalan melallerdik, heyecan için bir yürektik




Bir uçutması olmayan, melulce bakan
İnsanın yüreğini burkan, sızıyı çok içli birşekikde anlatan manaydık
Gelecek adına ne varsa ve fakat bir heyacan yoksa, içten hani cazibesi derdik
Koşmak, sarmaşdolaş olmak, ağlarken gülmekten uzak kalmamayı çok isterdik




Henüz depreşen duyguları gizlerdik
Utanmayı ve yüzümüzün kızardığını çok samimi bir şekilse hissederdik
Aymazlığı hiç bilmezdik, edep ve arı fevkalade kıymetli addederdik, öyle bilirdik
Ruhumuzun tutsak kalmasını asla istemezdik, kuşların uçması gibi hür nefestik




Mustafa CİLASUN