Birgün olur uçar gider, nefes nihyete erer
Hak adına ne varsa, hakikat rahlesinde nefeslenmek aşkı maksatsa sakın korkma halini ser
Samimiyet insan olan şerefi aziz tutan haysiyeti kulluk sevdasında bulan için süruru değer
Bilirim ki solgunsun, met cezir misali vurgunsun, maksuda ram olmak için yalnızsan eğer


Meşveret ve muhabbet kimler için fener
İnsan bu yel gibi bazen serin eser, bazen sinelere karayel eker, şayet kalbi bir aşksan eğer
Ne eleme, ne lafı nafile yere serdedene, kıt aklıyla akıl verene, muhtaçlığını bilmeyene deme
Nar ardır, kal ne baldır ve ne de şan için vardır, manayı maksat vuslat için azimeti hardır


Babam garibandı, ne gecesi, ne gündüzü kardı
Anam yazmasıyla sabrı alayı yutkunan bir hasreti sevdaydı, çileyle edalaşan sultandı
Bir lokma için, evladı iyaline hasretmek belkide gönlünde en manalı ne meşkkatli bir seçim
Kim anlar, kalbin iki cihetine nasıl bakar, ruhun mahzunluğu ne efkarlı bir mezar, ah içim


Ah çileli anam, kabirdesin şimdi elaman
Ahuzarın, kalbi burukluğun,dinmeyen gözyaşların, ah çektikçe sızım depreşirdi ne yaman
Nazarların içime işlerdi, babam hali perişanlığımı anlar, o an arka çıkardı,nefesim daralırdı
Nereye baksam ve gözlerimi kaçırsam, hali melalini bir yumuşatsam der, öylece şaşırırdım


Babam sen yokken ve komşuda bulunurken
Bir ikindi vaktinde ve ezani muhammemediye bitince, salat için niyetleninde kıyamı kıbleye
Divana durmuştu, kendi halinde fevkalade coşkuluydu, ibreti alem içinde bir layıkı kuldu
Son rekattında, rukuya eğilmek nasip olmayınca, beklenmedik anda seccadeye yığılıp kaldı


Nihayet sen eve geliyorsun, aranıyorsun
Bir köşede, fevkalade hazin bir şekilde, nefesi mecalsiz halde o an babamı fark ediyorsun
Babamın hali perişanlığı anlayarak, alel acele komşuları çağırıyorsun, hıçkırarak ağlıyorsun
Bir zaman sonra ablam hadiseyi haber veriyor, işte o zaman hüzün kalbime sökün ediyor



Mustafa CİLASUN