Yâdınla teselli olurken ne haldeyim bir bilsen, ibretle nazar etsen
Ufuklar bir bir perdelerini çekip karanlığın kollarına şevkimi göç ettirdiğini bilsen
Bahtım için nihayetin çığlığı hüzünle seslenirken, sinemin hıçkırıklarını dinlesen
Ne kadar çırpındığımı görsen, gönül kapımın kapandığını artık kime söylesem


Başaklar salınıp boy verdi, meyveler bir bir şekillenip renklendi
Gölgeler bilsen ki idrakime neler söyledi, ne akıl kar etti, ne sır teselli olmama yetti
Kalbim suskun sayfalarını bir bir sıraladı ve kapattı, hayıflanmak neye yaradı
Ne bir hal kaldı, ne hevesin esamisi sinemde yardı, yalnızlık sessizce halimi kuşattı


Bir yudum çay olsun içesim kalmadı, sofralar kuruldu ne yiyen vardı ne arayan
Yaşamak bu kadar zor oldu, hal-i efkârım çileyle soldu neydi günahım bilinmez oldu
İrşadın izleri de yok oldu, ne kadar gayretim varsa şimdilerde duruldu ve yoruldu
Artık böyle yaşamak şart oldu, kadir kıymet ülfetli kalplerin sayfalarından okundu


Bilmem ki muratlarıma ne oldu, niye yılgınlık benim bahtımı arayıp buldu
Ne sabahın ve ne de gecenin ferahlığı umutlarıma kapı araladı, kul olmak zorlaştı
Nereye baksam, açık denizlerin serencamında kaybolup derinlere uzansam, ağlasam
Hicranın derdini anlayıp, hüzünle vedalaşsam, kalbi süruru haz içinde yudumlasam


Gaspları, hakkı talan edilen mahzun canları yâd edip hakka aşkla el açsam
Bir yararı dokunur umuduyla sessiz kalmasam, gayretim nispetinde feda olsam
Hakkın rızası için hiç tereddüt etmeden yol almayı başarsam ve secdeye kapansam
Kalbimin inşiraha gark olması için biran dur durak bilmeden işaret taşlarını bulsam


Esrarı hikmetiyle yeniden hayatın umutlarına bel bağlayıp, hakkıyla kul olsam
Kana kana kitabı celili okuyup, tefsirinden dem alsam, kaybolan yıllarımı aklasam
Ne çilem var ise latifliğinde sabırla nefeslensem, şikâyet etmeye cüret dahi etmesem
Boyun büksen, gözyaşlarımı şevkle döksem, aşk için hakikate farkıyla yüz sürsem



Mustafa CİLASUN