Ey sazendeler neler söylersiniz hicranın esrarlı perdelerinden
Gâh çok derinlerden, gâh hüznün abat olduğu sessizliğin hazin ve elemli kadrinden
Çekilen çilelerin deminden, sinenin muzdaripliğinden, dilin edebe hasretinden
Ne kadar serdedilmiş dert, ummanın senasındaysa, aşk meftunluğu kalbin sesinden



Aşikâr oldu halimin sevda yolunda ki cehti ve azimli muvacehesi
Bilmeden nazar eden, hissetmeden aklın fakirliğini zerk eden, ülfeti bilmeden göçen
Vuslatın aidiyet için sadakatini nefeslenen, inayet için gönlünü aşka hasreden
Değmeyin artık gamlı yüreğime, geçit ver ey hak, gözyaşlarımın hazinliğine



Ne hayallerin peşinden savruldum, yıllarca kayboldum
Aşkın sevdasıyla eşiklerin hülyasında ruhumun iştiyakına sürurla gark oldum
Çilenin efkârıyla kalbin yegâne sahibine her fırsatta konuk oldum
Hevesi unuttum, nefsin talimine vurgundum, kitabı celilde aşkın iksirini buldum



Ey derdin fermanına meftun olmuş hakikat nerdesin
Dile gelen hezeyanların, ihsanı perdeleyen hüznünde misin, kalbin sesini neylersin
Nesillerin yüreğine vecdini yeniden nasıl teslim edersin
Aşkın suhuletinden eminsin, aranan gönüllerin heveslerini bilmem nasıl şehre dersin



Ne zaman yıkılıp yere düştüysem, bırakıp gitti dost bildiklerim
Şimdi gönlümün hazin sesindedir, elemi nefesimden aksettiren edebi kelimelerim
Boyun büktüren sadakatsiz ziyaretçilerim, emeline kapılmış gidiyor nefsi zadelerim
Hakikat sadrından inkişaf eden gönül sazendelerim, aşka abat olan kutlu yüreklerin



Mustafa CİLASUN