Sessiz ve sakin adımlarla, dalmıştım ufukların serabına
Dilim konuşmadan, zihnim karışmadan, düşler bir korku yaşatmadan
Ve anılar kalbimin sayfalarını bir aralarken
Umut açıyor yüreğimde, her nekadar hazan sinemi ihata etsede çileyle


Gözümde bir ışık var, gönlüm hasretin turabında bilmem ki ne arar
Bıçkın hevesler, envai çeşit zevkler ruhumu şimdilerde yaralar
Ne gecenin sarkan yüzünden temaşa eden mahı anlarım
Ve ne de derdin bin bir bahenesine sığınarak vicdanımı elemle dağlarım


Ne nefsimin yangınlığına odun atarım
Ne aklımın kifayetsizliğinin mazurluğuna sığınır, naralar sıkarım
Hikmetsiz bir nasip, ilimsiz bir kalp, nasıl hakikati hasretle yanarak arar
Aşk için vakti sıralar, hali nar ile dağlar, ruhun nabzını hiçe sayar


Ey hasret kaldığım yarim, ben sana aldanamam
Senin ülfetli nefesinin kadrinde sayıklayamam,manaya alıkça bakamam
Nizamsız nefsim için paralanamam, “nederler” diye bir yol için çabalayamam
Hali melaslimi anla,ruhumu bitap bırakma, kalbin sahibini asla unutma


Nice fermanlar yazılmış ve tozlu raflarda sevda ile saklanmış
ibretin senasında bir hikmet var diyerek mazi her vakit şevkle aralanmış
Nice faniler dünya için heveslerin girdabında emeli bir aşk sanıp ona kanmış
Oysa aşk başkaymış, hakikatin salasında ruhsatmış, rıza ile kuşanırmış


Ey edep, sessizliğin hikmetinden bir nebze olsun söz et
Vecdin kanatlarından, aidiyetin hukukundan, ölüm için vadedilen vuslattan
ne kadar sabretsem ve dahi bilmeden secdenin meşkine lutufla erişsem göçsem
Sevdaların baharında, aşkların sağanağında vicdanın bahtiyarlığına erişsem



Mustafa CİLASUN