Kimseye saramadım her nedense ve nasıl bir meretse suskun soluklandım
Yıllara sari burukluğumla çaresiz bakındım ve öylece yaşadım
Ne etrafımda vaki olan olaylarla kayıtsız kaldım
Ne vicdanımla yüzleşerek ruhumun sesine kulak asmadan umutla uğraştım
Yıllarca vaktin zuhurunda ki hikmeti sorguladım lakin hiç usanmadım


Bazen annemin ninnisinden tebarüz eden külyalarla uykuya daldım
Yıllar sonra bir bakındım annemin sesinden ve hevesinden arta kalanbirşey bulamadım
Babamın vakarından kaçınarak mahcubiyetimle biraz olsun yaklaştım
Sanki rüyaların sultasında anlama uzanıp hasretin bağrında çaresiz ağlıyordum
Babam ve annem göçeli kaç yıl oldu vefakat gönlüm onlarsız hiç ayıkmadı


Garip bir sızı kuşatıyordu halimi yetimin ayan olan çığlığından
Yanıbaşından geçmekte olduğum ve fevkalade sükununda idrakimle haşyete koyulduğum
Sessizliğin manzarasında ve tuvale dokunan fırçanın senasında hicran vardı
Renklerin bin hüzünle anlattığı hevesler sanki kursaklarda asılı kalmış ağlıyorlardı
Ne çare ki şehredemediğim lehçenin bir güzelliği vardı, hiç yoksun kalmadan okunuyordu


Mısraları yaşadıkça, sinemin yıllara sari suskunluğu esinle buluşunca
Eşsiz bir heyecan ruhumu kuşatıyordu, vekalbime sürurla maverayı anlatıyordu
Her nedense şaşkınlığım artıyor ve aklım izanımla bir çetrefillik yaşıyordu
Ruhun dirliğinden aşina olduğum ne varsa ve vicdanım hesap vermek için duruyorsa
Yad edilen korkunun hiçbir anlamı kalmıyordu, hal sürurla buluşuyordu


Peki, o vakit ölümüm soğuk yüzü niye haşyetle anılıyordu diyordum, kendime
Müddeti nefesin hesabından soyutlanarak bir ömnrü heveslere zerkederek yaşamak
Ati için mühletlere sığınarak ve dur durak bilmeden akla ziyan hallerle ruhu yormak
Nefsin nizama muhtaçlığı aşikarken, akıldanelik yaparak çözümleri sıralamak
Ve fakat hiç biran ne olacağım demeden kaçınarak, dünyayı kalpte taşımaktı



Mustafa CİLASUN