Vurgun yemiş gönüllerin derdi için
Mahzun neslin kanayan yaralarını bir nebze sarmak için
İnsanlık adına, mahşeri vicdanla, her ne kadar sessizlik ruhumu hicrana salsa da
Umudun yolculuğunda yangın gönüllerin kalbin dilinden anlayıp gayrete soyununca


Karınca kararınca, niyet halis olunca
İnayet ve ihsanın, çile ve işgalin, insan yüreğindeki yaranın
Dünyanın gözleri önünde ve ihanetin her türlü lehçesiyle sergilenen müstekbirliğin
Altı yüz yolcunun, dört yüz ellisi Türk ve birçok milletten müteşekkil insan yoldaydı


Neydi amaçları ve sadakat duyarlılığı
Yeryüzü suskunluğun ve her türlü talanın içinde nefeslenirken
Mazlum mümin milletin, işgal altında akseden nidanın sesini duymayan kulakların
Hüznüyle ve elden her ne geldiyse, birlik ve beraberlik coşkusuyla, cehde başlanmıştı


Garbın afakı, medeniyetin meskûnluğu
Böylemi olmalıydı, nerde bir Müslüman katli var ”susarlardı”
Ziyadesiyle lafazanlık yaparak ve insanlığın akıbetleriyle oynayarak cayarlardı
Bir zamanlar kendi milletlerinin dahi hunharca katline vesile olan, yapanlar onlardı


Velhasıl, operasyonla işgal başlamıştı
Silahsız ve savunmasız bir vaziyette, hiçbir korku vehmetmeyince
Güya devlet olan, hakkı gasp ederek mazlum milletin göğsüne hançer sokan
İsrail devleti ve halkı namına olmadık ihanet ve işgallerle terör üstlüğü pazarlayan


İnanç uğruna iblis handikabına banan
Zulmetin ve nefsi kepazeliğin sultasıyla bakan insanlığı suçlayan
Hiçbir dilden anlamadığı gibi, kendi içselliğinde muhalefetin nefesini dışlayan
Enteresan ve garaip, tecessüs, irtikap, irtica, abes ve absürt kelimelerine taş çıkartan


Onca insanın şahadetine vesile oldular
Masum gönüllerin sancılarını hiçe sayarak barbarlığı yansıttılar
Bir manada mahkûm oldular ki zaten gönüllerin dilinde bizzat suçlu mahlûktular
Elli dört ülkenin temsilcilerini hiçe sayarak dünyaya meydan okuyup, yıkıp yaktılar


Mustafa CİLASUN