Ulviyetin cenahında cehtin aşkı var
Yakar mı hiç böyle kutsi gönülleri yaratan çünkü vecdi ar
Ne vicdanın burukluğu, ne meşakkatin yoğunluğu ve nede sevda noksanlığı kar
Nar, ruhun mücerret senasında, aşkın ilham sancağında, çilenin ocağında süruru har


Kimler çekmedi bu dünyanın kahrını
Hiç durma bir göz at, atin için mazinin makûs sayfalarını
Talan edilmiş yurtları, yetin bırakılan çocukları, mahzun kalan zavallı nisaları
Anaların feryadını, babaların gözyaşlarını, evlatların hissiyat nidasının o çığlığını


Yetmedi, garbın eşkâlindeki kahpelik
Zulmettiği ve sömürdüğü asırlara nakşetmiş bir kepazelik
Zürriyetsiz, ülfetten habersiz, dini müminden nasipsiz, iblisin ahenginde şerefsiz
Yağmaladı, bakir bir vatan bırakmadı bayrakları bayrak yapan mefkûreye inanmadı


Bir zamanlar zulme abat olmuş nesil
Ecdadımın hanifliğinde, kalbi ve kemali yet latifliğindeydi
İnayet gösterildi, zulme ve işgale ve hatta daha beterine duçar olan nesli kurtardı
Musevi olmak Tevrat’a inanmak ve hatta hiçbir kutsiyete inanmamak suç sayılmadı


O kadar lütufkâr davranıldı ki haklı
Ticareti maharetin, kazanmak için hırsı cehtin cenahıydılar
En müşkül halimizde, işgallerin furyasında, savaşların soldurduğunda yoktular
Yalnızca kazanmanın, tahrif edilmiş hülyalarının, hatta tahakküm eden hahamların


Sultasında ve emanetin halkasında
Devlet kurmak için, nesilleri seküler hale getirmek için çalıştılar
Entrika ve desiselerin, zihinleri esir alan sahnelerin, iblise taş çıkartan şerliğin
Sultanlığına soyundular, şerefli Filistin halkını ve umutlarında aşklaşan sevdaları
Müstekbir maharetiyle dünya milletlerinin sessizliğinde işgal edip mahkûm yaptılar
İHH ve sivil toplum kuruluşları ve insani feryatları, imani sedaları yola çıkmışlardı
Mazlum Filistin halkına yardım etmek ve yaralarını bir nebze olsun dindirmek İÇİN


Mustafa CİLASUN