Ne ağlayıp gülmek için hüzünlendim
Ne varlığa bel bağlayıp nedameti nefeslendim, halden geçtim
Zafiyetler için hicranımla gözyaşı döktüm, iradem için kederlendim inledim
Nefesin zerresinden hâsıl olacak esin için hasretin harından ibreti biçtim, bade içtim


Bu gönlü derde sokan ar, sanki nar
Neylesem, efkârın serencamında nefeslensem, sevdamı derlesem
Ney’in hicranına belensem, halden vazgeçip avareliği seçsem, nereye gitsem
Gecenin mateminde, seherin ram ettiği kederle her eşiğin hikmetinde sine aşkı demde


Ne hülyalar geçit veriyor ne rüya
Gün bahtım için en ihtişamlı sürur ya, hasret yanımı kuşatınca
Boynum bükülür, nefesim dürülür, gözler nemlenir, sine hicrana yönelir aşkla
Maksat hakikatin rahlesinde ayılmaksa, her durak nefsim için vakıaysa elbet başka


Bir düşkünüm, rüsva ayan halim
Bıraktığım lekeli nefesim, her halükarda kedere ram olan yeisim
Şevk için yüreğim, heves için niyetim, melalimden sadır oldu artık her göçüm
Nazar eğlediğim, sinemin derinliğinde titrediğim, ibrete muhtaçlı halimle bir sefilim


Sıkılan her yumruk bir nedamettir
Her hınç nitelikten arîdir, hamaset ne kadar beliğ olan bir derttir
Ne vekil rehberdir ve ne de mürebbi olan millet için erktir, nefes aşk için ferdir
Lakin hakikatin rahlesinden uzaklaşan ne kadar bilir, hırs, hınç olunca çok rezildir


Her nefis muhakemenin kıskacında
Niyet samimi olmazsa, kalp hinliğin kıskacınca, nara atmak var ya
Oysa ne pehlivanları devirdi bu dünya, düşlerde yaşamak ar olmayınca acı ya
Millet namına dile gelen her hülya, hukukun ikamesi bulunmayınca elbette ki rüya


Şöhret olmanın hayali bir umutsa
İnsanın kimyası rant için alatavsa, ülfet kalbinden uzaklaşan kulsa
Ne söylense azdır, zira narın haşyeti gayri maksattır, talan etmek nefse yakışır
Kalp niye huzur için aranır, ruh tevdi edilen emaneti sanattır, erdemde aşk vardır



Mustafa CİLASUN