Gözlerim hiç görmese
Nefesim takatimin kalanıyla hüzünle göçse
Sağanağına ram olduğum esin ufuksa, dil susar gönül konuşunca
Anlatılmaz meftun kaldığım, hali fakirliğimle ağladığım çile süruru iksir olunca


Bakmaya da kıyamam
Nazarım başkalaşır, aklım tümden karışır
Mahzun gönlüm biçareliğinde, fikrim dur durak bilmeyince ağlaşır
Gül kalbim için hakikatin raksını bir çırpıda anlatır, hissiyatım aşkla buğulanır


Ne söylerim ki bu halim
Mazileşen hicranım, derdi ayan etmeyen kelamım
Unutuluyor, bin dert içinde anlamlaşan kelimeler hicranı soluyor
Ruhum sızlıyor, aklım dahi ermiyor, ceddim bilmem ki lal olan diliyle ne istiyor


Tarihim tarumar olmuş
Maslahatlar varlık adına hoyratça hakir kullanılmış
Mürebbi susmuş, arif yutkunmuş, veli sabrın girdabında solumuş
Ve aşk kalmış, sevda hikâyelerle anılmış, necip milletin nefesi açlıkla azaltılmış


Okuduğum divan hakmış
İnsan, ancak edebiyle hem hal içindeyse kemal farkmış
Erdem için yarışmak, inayetin ikamesinde ahbaplık yapmak aşkmış
Gönlü ihlâsa hasretmek, vicdanın hikmetinde nefeslenmek, arif olmak demekmiş


Nisanın naifliği edebinde
Adamın zarifliği gönlün sadakatindeki ülfetinde demde
Tefekkür etmek, sine-i aşkı rehber edinmek, heveslerin letafetine ermek
Bahtın seyrinde ki sabrın dergâhına muhtaç olan talimle sevdalaşır, aşk yaşanır


Ten libastır, kar vuslattır
Ölüm, iradesini feda eden kul için ne ülfetli haykırıştır
Dil susar, göz akar, sine derlediği her ne varsa, bir çırpınışta ona bakar
Gönül aşk için koşar, vicdan muhakemenin erdemiyle nefse atar bir ibretli nazar



Mustafa CİLASUN