Ne bir haber ve ne de bir har
Kalmadı artık yüreğimde açacak ülfetli bahar
Ruhumu kuşatan hazan ne mahşeri bir ar, ey sessiz yar aşk yakar
Haber gelmez, gönül virane kaldı, hasret sinemi yıllarca dağlayıp bizar bıraktı


Ne kat kaldı ve ne de sabır ardı
Ruhumun hicran damlası, elemin hüznüne bıraktı
Üç beş kalan gün umdum için ne kederli bir zamandı, aşk sancıydı
Dilim lal oldukça, kalbimin bizarlığı çoğaldıkça anlatılmaz aşk yaşanmadıkça


Ne bir vefa beklerim, ne bir ülfet
Yüreğimden sökün eden esin bilmem artık kime dert
Ne bir illet ve ne de bir namert, sine-i efkârım kalmayacak hasret
Çile hikmetiyle ruhum için izzet, hüzün hissiyatımda rahmet, inhisarım halvet


Vakit haşyetiyle abat olur halime
İbret almak ramak kalıyor idrakime, aşk hasretiyle
Sevda umman için serabı badeyi sine-i efkârımla göçerek içildikçe
Keder her zeminde, kalan solgun nefes halim için aşkı demde, hazan meyledince


Ne gözyaşım duruyor, nede çilem
Ey bahtım için biçilen kutsiyette ki hüzünlü kefen
Dürülen melalimle, aşka hasret sefilliğimle, edepsizce hasrettiğimle
Durma yakınlaş, bir ilkbahar letafetiyle gönlüme vuslatın ülfetini sürurla anlat


Kalmadı artık bu dilimde bir tat
Melalim sancılar içinde hüzünle abat, halimde kabahat
Nasıl anlatıyım meramımı ey edebiyle mücehhez naif sanatlı kiraz
Kalmadı sine-i fakirliğimde bir naz, ne haz ve ne de niyaz solgunluğumda ayaz


Ne kadar hıçkırsam duyulmaz oldu
Gönül hicranın saltanatında bigane kalarak neden soldu
Aşk bahtım için ne anlamlı bir bahardı, ümitlerim ruhum için vuslattı
Artık hasat sinemde başladı, ne bir coşku ve nede bir merak aşkın hazzını anlattı



Mustafa CİLASUN