Hal-i derunundan akan ahu zarını
Feryadı figan olan narı hicranını yudumladıkça yanarım
Öyle bir sessizliğe ve yüreğimi dağlayan enginliğe ne kadar açılsam
Suskun melaline, içli naifliğine, sinemi daraltan efkârına durmadan sessiz ağlarım


Hiç mi bahar açmayacak halinde
Âlemi kuşatan şevkin eşsiz garipliğine, hasret koyan eline
Ruhumun mahzun seyrinde, müddeti bekleyen hüzünlü bir kalp ile
Hissiyatın sükûnetine, idrakin kuşatan letafetine ram olup ötelere aşk ile gideyim


Derdi gamına bir deva olamadım
Aldığım her nefeste kalbinin sayfalarında elemle adımladım
Hali fakirliğime baktım, acizliğime ağladım, umudumla hala ferahlamadım
Yanan bu virane gönlümle hicranın sokaklarında yalnızlığımla avareliği yaşadım


Bak göçüp gidiyor vakti anlam
Ah dinmiyor işte yüreğimi burkan o anlamlı merak-ı heyecan
An durmadan hakkı an, neyleyim bahtımın garipliğine sessizce öyle yan
Artık nefeste kalan ve beklenen o muazzam hesabi zaman, aşina eğliyor her akşam


Ne zaman ufuklarım kararırsa
Umudum ruhuma bir esin olarak kalbimde aşkla mısralaşmazsa
Sine-i efkârım hiç durmasa, dilim halimden kederle uzaklaşsa ve yanmadıkça
Aşkın abadına inanma, meşkûk zaman için korkma, ateşin derdiyle kalbini burkma


Hani niyetin azizliğinde ihlâs var ya
Hakikat tüm kâinatı kuşatan esrarı baharsa, uykuya hiç dalma
Tefekkürün şevkiyle manayı aşkın hikmetini sayıkla ve hazla yudumla
Bekleyen her umudun, bahtın için filizlenmeyen tohumun hicranıyla ne olur yol alma


Ağla, gönül pınarından hiç korkma
Seni kuşatacak bir gün o anlamı saklanan mavera yolcuğunda
Aşkı feyzin her durağında, emeller sarmaşık olunca, çıkıyor semaya hak yoluna
Şayet toprak ilk başlangıç, suyun ruhuma ilham eğlediği muazzam sükût bir aşksa



Mustafa CİLASUN