Kireçlenmede Yeni Tedaviler   Konuyu açan: safinaz   İlk Mesaj: 02-24-2008 (17:27)   Son Mesaj: 02-24-2008 (17:27)    Cevap: 0    Gösterim: 878  

    02-24-2008

    Kireçlenmede Yeni Tedaviler

    Vücudumuzun her işe uygun tarzda hareket etmesi, kendisine hediye edilen eklemler sayesindedir. Rabb'imiz, her şeyimizi tam olarak yarattığı halde, organlarımızı eklemli yaratmasaydı, hareket edemeyecek ve istenen işleri yapamayacaktık. Bize hediye edilen eklemlerimiz sayesinde kol, bacak, parmak ve omurga gibi, kemik ve kaslardan yapılmış organlarımız en mükemmel şekildeki hareketlerini, en az enerji ile en kısa yoldan yapar. Ancak eklemlerimizin kıymetini bilmemekteyiz. Nitekim Efendimiz (sas) bir hadisi şeriflerinde eklemlerimizin kıymetine dikkati çekmiş ve şükredilmesi gerektiğini belirtmiştir. "Her gün, sizin her bir mafsalınız için bir sadaka terettüp etmektedir. Her tesbih bir sadakadır. Her tahmîd bir sadakadır, her bir tehlîl bir sadakadır. Emr-i bi'l-ma'ruf bir sadakadır. Nehy-i ani'l-münker de bir sadakadır. Bütün bunlara, kişinin kuşlukta kılacağı iki rek'at namaz kâfi gelir. "Eklemlerimizin en büyük sıkıntısı olan kireçlenme, eklemlerin kötü kullanılması sebebiyle doğuştan veya sonradan oluşan fizikî ve biyo-kimyevî hadiselerin tetiklemesiyle meydana gelen eklem yüzeylerindeki kıkırdak kaybıdır. Eklem kapsülü içinde karşı karşıya gelen kemik uçlarının aşınmaması için ilmi sonsuz Rabb'imiz bunların ucunu kaygan ve sürtünmesi az olan kıkırdakla kaplamıştır. Zaman içinde yanlış kullanma ile bu kıkırdaklar kayganlığını kaybederek pürüzlü bir hale gelirse, eklemlerde sıkışma ve sıkıntı başlar. Kıkırdak kaybının önlenmesiyle eklem hareketleri rahatlar. Her hastalığın çaresi değil, tedavisi vardır. Her tedavi tam çare değildir. Tıpta tedavi mükemmeli bulana kadar değişkendir. Daha iyisi bulunduğu zaman bir önceki tedaviye ilgi azalır. Allah'ın muhteşem sanatı olan tabiata yerleştirilen ve hastalıklara çare olan kimyevî maddeler tespit edilip, faydaları keşfedildikçe tabii kaynaklı tedavilere de ilgi arttı ve artmaya da devam etmektedir.

    Tabiattan elde edilen ilâçlar, dokularda az bir nispette biriktiğinden ve kısa süre kaldığından yan tesirleri çok azdır. Bugün 35 yaşından sonraki yaşlarda en fazla rahatsız edici hastalıklardan biri eklem kireçlenmesidir. Tam çaresinin olmayışı sebebiyle çeşitli tedavi metotları kullanılmaktadır. Ameliyatlar dışında anti-enflamatuar ilâçlar, fizik tedavi, sıcak soğuk tatbiki, kortizonlar, kıkırdak yapıcı iğneler, egzersiz vb. bugün kullanılan tedavilerdendir.

    Kâinatı bir eczane gibi hizmetimize veren Rabb'imiz, bazı hastalıkların çaresini de bizim arayıp bulmamız için denizlerde gizlemiştir. Eklembacaklıların kabuklular sınıfından yengeç, ıstakoz ve karides kabuklarından elde edilen glikozamin (G) ve kıkırdak dokusunda bulunan, disakkaritlerin oluşturduğu uzun polimer zinciri olan kontroitinsülfat (K+S) kireçlenmeden muzdarip hastalara birlikte verildiğinde, kireçlenmenin ilerlemesinin durdurulduğu ve ağrıla- rın azaldığı tespit edilmiştir. Önce glikozamin ve kontroitinsülfat ayrı ayrı kullanılmış her birinin tesiri çok az iken, glikozamin+kontrotin sülfatın birlikte kullanılmasının kireçlenmeleri önlemede ve ilerlemesini geciktirmede önemli rolü olduğu görülmüştür.

    2000 yılında Lippiello ve arkadaşları tavşanlar üzerinde yaptıkları deneylerde, bu karışımın kıkırdak hücrelerinde bulu-nan glikozaminoglikon denen maddenin salınımını artırmada kuvvetlendirici bir tesiri olduğunu gös-terdiler. Glikozaminoglikon maddesinin artırılmasıyla, hem kireçlenme engellenmekte, hem de kıkırdak kaybı azaltılmaktadır. Bir gram glikozamin ve O,8 g kondoitinsülfat karışımının günde iki kere verildiği hasta grubu ile, plasebo (kontrol için verilen yalancı ilâç) grubu karşılaştırılmış plasebo hastalarının % 28'inde, diğer grubun ise % 52'sinde olumlu sonuç alınmıştır.

    2001 yılında Renginster ve arkadaşlarının üç yıl takipli 212 hastalık plasebo kontrollü bir çalışmasında, plasebo alan kireçlenme hastalarının şikâyetleri artıp fonksiyonları kötüleşirken, glikoamin alanların şikâyetlerinin iyileştiği bildirilmiştir. Renginster ve arkadaşlarının çalışmasının en dikkat çekici bulgusu, radyolojik olarak plasebo alan hastaların diz eklemlerinin kıkırdaklarında ilerleyici bir kapı görülürken, glikozamin alanların eklem kıkırdağının kalınlığında bir değişme olmadığının gözlenmesidir. Tabii olarak elde edilen bu ilâçların yan tesirlerine de fazla rastlanmamış, yapılan çalışmalarda tam kan sayımı, üre, kreatinin, glikoz, kanama ve pıhtılaşma zamanında bir değişiklik olduğu görülmemiştir. Yine de araştırmacılar kan şekeri seviyesinin kontrolünü tavsiye etmektedirler.

    Yengeç, ıstakoz ve karides kabuklarından elde edilen glikozamin ve kondroitinsülfatın eklemler üzerinde görülen bu iyileştirici tesiri, eklem kireçlenmesinden şikâyet eden hastalar için çok ciddi bir şifa kaynağı olmaya namzet görülmektedir. Nitekim Allah'ın rahmet hazinelerinin bir kısmının gizli olduğu denizlerde, daha önce de, kılıç kuyruklu yengeçlerden, deniz salyangozlarından, köpekbalığından, yosunlardan ve daha pek çok yaratıktan çeşitli hastalıklar için ilâç üretme çalışmalarında başarılar elde edilmiştir. Bütün iş, tabiata bu gözle bakıp, ondaki hikmetli yaratılışları ve muhteşem faaliyetleri dikkatli bir nazarla takip etmeye kalıyor.

    -Dr. Arslan MAYA




    Kireçlenmede Yeni Tedaviler Yorumları