Dünyada Sosyal Rehabilitasyon Uygulamaları

GİRİŞ
Bu çalışma, sosyal rehabilitasyon konusunda dünya uygulamalarını kapsamaktadır. Çalışma kapsamında Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İsrail, İngiltere, Danimarka ve Japonya örnek ülkeler olarak incelenmiştir. Bu çalışma olanaklar çerçevesinde, elektronik ortamda yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen verilerle oluşturulmuştur.
Çalışma kapsamında elde edilen veriler, Özürlüler Yasa Tasarısı Taslağında yer alan sosyal rehabilitasyon başlığı altında yer alan bakış açısı ile örtüşmektedir. Sosyal rehabilitasyon kavramı altında özürlülere fiziksel çevre, konut, ulaşım, sosyal ve sağlık hizmetleri, eğitim ve iş imkanları, kültürel, sportif, dinlenme vb. gibi sosyal yaşama ilişkin her tür faaliyetlere katılımda fırsat eşitliği sağlanması esastır. Özürlülerin kendi yaşamlarını düzenleyebilmeleri için bağımsızlıkları desteklenir. Özrün türü ve derecesi ne olursa olsun, bütün özürlüler için fiziksel çevrenin erişilebilir kılınmasına yönelik eylem programları geliştirilir, uygulamaya konur, bilgilendirme ve iletişime erişim sağlayacak önlemler alınır. Özürlülere karşı toplumdaki ön yargıların ve olumsuz tutumların yok edilmesi, toplumun bilinçlendirilmesi yolunda eylem planları oluşturularak hayata geçirilir ve bu yöndeki çalışmalar desteklenir.
I. GENEL OLARAK REHABİLİTASYON HİZMETLERİ
Rehabilitasyonun sistematik olarak sağlık alanı içine sokulması gerekliliğine dair yaygın bir kanı bulunmaktadır. Rehabilitasyon hizmetlerini geliştirmeyi veya tanıtmayı desteklemeden önce, konuya bütüncül olarak bakmak gereklidir.
REHABİLİTASYONDA KRONİKLEŞMİŞ SORUNLAR
Rehabilitasyon literatürü ilk günlerden itibaren tekrar tekrar gündeme gelen yanıtlara rağmen hala sorulmaya devam eden çeşitli sorularla yakından ilişkilidir. Alandaki temel terimlerin tanımlanmasına yönelik bazı girişimler bulunsa da, yeterli bir görüş birliğine varılmamıştır. Özellikle tıbbın diğer branşlarından farklı olarak, rehabilitasyonun anlamının ne olduğu ve neyi başarmaya çalıştığının belirlenmesi oldukça güçtür. Rehabilitasyon için sağlık hizmetleri içinde, kabullenilmiş kendi temel disipliniyle göz önünde bulundurulan bir sektör olması neden bu kadar zordur?
Üçüncü olarak, rehabilitasyonda öne sürülen hizmet, iyi bir tıbbi uygulamadan nasıl ayrılır? Rehabilitasyonun genel hedefleri ve tüm iyi tıbbın aynı olduğu tartışılmaktadır. Örneğin hastayı en üst düzeyde sağlıklı hale getirmek, eski işine dönmesini ve mümkün olduğunca normal yaşamasını sağlamak. Rehabilitasyon kavramının neden sağlık hizmeti içine sokulduğunun temel nedeni mevcut tıbbi uygulamanın zaten yetersiz olmasından kaynaklanmaktadır.
Dördüncü bir soru, rehabilitasyon ekibinin nasıl daha etkin ve uyumlu çalışabileceğiyle ilgilidir. Bu soru, daha hassas diğer soruları da içermektedir; bu çalışmaya kim başkanlık eder veya çalışmayı kim koordine eder? Bireyin rehabilitasyon programındaki bir kararda son sözü hangi uzman söylemelidir ve hasta için yasal sorumluluk son noktada kimindir? Hastaya ne yapılacağı hakkında uzmanlıklar arası rekabet nasıl sıralanabilir? Rehabilitasyon fikri ilk ortaya çıktığından beri, özelleştirilmiş uygulamalar iki ayrı hizmete ayrılmıştır; tıbbi ve mesleki hizmetler, veya istihdam, hizmetler (ve bazı kişilerin yeni tartıştığı, toplumsal veya sosyal rehabilitasyon hizmeti ayrıca gelişmektedir). Buradaki sorular, tıbbi ve mesleki rehabilitasyon arasındaki farkın ne olduğu ve bu hizmetleri aynı isim altında neyin birleştireceğidir.
Rehabilitasyonun normatif hedefi (örneğin hastanın görüntüsünü ve davranışını mümkün olduğunca normal hale getirmeyi denemeyi amaçlamak), uzmanı ve hastayı gerçekte çözülmesi gereken sorunun ne olduğu konusunda yanlış yönlendirebilmektedir. Temel sorun, özürlünün topluma uydurulmasındansa, toplumun özürlüye uydurulması mı olduğu biçiminde görülmektedir. Rehabilitasyon uzmanlarınca belirlenen hedefler neden özürlülerin gözüyle görülenle uyumlu olmaz?
Yeni özürlü örgütleri de rehabilitasyon hizmetleriyle ilgili çeşitli eleştiriler getirmektedir. Genel olarak bu örgütler rehabilitasyon hizmetlerini ilk başlardaki umutlara rağmen özürlülerin sosyal durumunda önemli iyileştirmeler yapmaları konusundaki başarısızlıklarından ötürü eleştirmektedir. Özürlülerle özürlü olmayan (yapabilen) kişiler arasındaki boşluk sürmektedir. Özürlülerin kendi hizmetlerine kuruluş, görevlendirme ve işletme aşamalarına doğrudan dahil olmaları görüşü giderek önem kazanmaktadır. Rehabilitasyonla ilgili krizler ise giderek daha da derinleşmektedir.
Rehabilitasyon: Tıp Biliminin Sınırlarının Ayarlanması?
Tıp temel olarak hastalık ve yaralarla ve hastaya yardım ederek mümkün olduğunca normal hale gelmesini sağlamakla ilgilenir. “Normatif” varsayımları ve bireye yoğunlaşması nedeniyle, bozukluğu olan kişiyi, problemi olan sürekli bir hasta olarak görür ve yürütülmesi gereken bir tedavi arayışındadır.
Tıp bilimi yapabileceği kadarını yapıp sürekli bozukluk hala bulunduğunda, sunabileceği başka bir şey kalmadığı için başka yöntemlerin arayışına gidilmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrası yaralanmış olan askerlerin baskısıyla, bozukluğu bulunan bireylerin topluma entegrasyonu biçiminde kendilerine yardım edilmesi için gerekli yollar aramaya başlamışlardır. Bu uzmanlık dalı, bireyselci ve ‘normatif’ tezlerini (örneğin özürlüleri, kendilerini dışlayan, yapabilirlerin ve ulaşılabilir olmayan topluma uydurulması) uygulamış ve toplumsal konular için yeni tıbbileştirilmiş yaklaşımı geliştirmiştir.
Rehabilitasyon hizmetlerinin yetersiz tıbbi hizmetler arasına sokulması özürlülerin yaşamları üzerinde olumlu bir etki yapmıştır. Öncelikle, kişisel düzeyde yaralılara ve sürekli bozukluğu olanlara daha sistematik yaklaşımlarla yardımcı olunmaya başlanmıştır. Ayrıca, yardımcı araç ve gereçler, ve özürlülerin rehabilitasyon merkezinden taşınması sonrası evinin adaptasyonu konusunda bilinç düzeyi artmıştır. İkinci olarak, daha sosyal düzeyde, özürlü ve tıbbi uzmanı daha farklı ve çok sayıda uzmanla, farklı konularda bir araya getirme olanağı ve özürlünün durumunu daha iyi anlamasını sağlamıştır.
Tıbbi rehabilitasyon, özürlülerin toplumda yaşamasına destek olmak için uygun bir başlangıç noktası değildir. Tıp ayrıca gerçek özürlülüğün sürekli fiziksel bozukluğu bulunanlarca tam olarak algılanmasında uygun bir temel oluşturmamaktadır.
Neyin Rehabilite Edileceğine Kim Karar Verecek?
Tıbbın bireysele yoğunlaşması ve sorunların tedavisini amaçlamasıyla ilgili temel yapısından yola çıkıldığında, rehabilitasyon sosyal sorunlar alanına taşınmıştır. Özürlülüğün rehabilitesi göz önüne alındığında, yapabilir kişilerin dünyasına uyum sağlayabileceği olasılığı bulunmaktaydı. Bunun anlamı, kişinin toplumda neler yapabileceği konusunda kendinden beklenenlerle ilgili olarak ciddi sınırları kabul etmesiydi. Rehabilitasyon uzmanları hastalarına her zaman bu sınırların belirlenmesinde yardımcı olmaktadır.
Bu bakış açısıyla, özürlülerin uyum sağlaması beklenen ve yapabilirliği olanlar için tasarlanmış dünya tarafından yaratılan sosyal problemlerin ortadan kaldırılması savaşı ancak rehabilitasyon hakkına sahip uzmanlarca kazanılabilir.
İnsan olarak sosyal yaşamda işlevsellik için, kişinin toplum yaşamını etkileyecek etkin rolü oynaması gereklidir. Bu doğrultuda, özürlülerin sosyal yaşama entegrasyonunda somut bir gelişme için, özürlülerin kendileriyle ilgili olan konularda dünyanın neye benzeyeceği konularında yorum ve talepte bulunmaları, bu bakış açısına uygun dünyanın yaratılmasına yardımcı olacak etkinliklere aktif katılımlarının sağlanması gereklidir. Bunun anlamı, sosyal ayrımcılığa maruz kalan diğer gruplar gibi özürlülerin de, kendi seslerini organize ederek dünyayı yorumlamaları zorunludur. Bu organizasyonlar daha sonra toplum yapısının gücünü etkilemek ve diğer toplumsal gruplarla iletişim sağlamak için kanal haline gelecektir. Bu yolla, özürlüler toplumda kendi rehabilitasyonlarını için etkin üyeler olacaklardır.
Rehabilitasyon ya da Entegre Edilmiş Yaşam Hizmetleri?
Hastanın ve toplumun etkin katılımıyla iyi bir tıbbi tedavi başarıldıktan sonra, sürekli olan bozukluğun ortadan kaldırılmasında ciddi aşamalar kaydedilebilir. Sosyal engellerle baş etme sorunu ise özürlülerin doğrudan katılımını gerektirmektedir. Özürlü örgütlerinin temsil edildiği, yerel toplulukların etkin desteği ile “Entegre Yaşam İçin Merkezler” kurulması teşvik edilebilir. Özürlülerce yönetilen ve özürlülerin çalıştığı bu merkezler sağlık ve sosyal refah uzmanları ve toplumdaki diğer grupların temsilcileriyle yakın iletişim içinde çalışmalıdır. Bu merkezler yeni özürlü hale gelmiş kişilere bağımsızlık becerileri, bilgi sağlama, konut ve kamu yapılarının adaptasyonunda danışmanlık, ulaşılabilir toplu taşımacılık hizmetlerinin yaygınlaştırılması, kamuda ve okullarda özürlülüğün sunulması yönteminin kontrolü ve özürlülerin tam istihdamının sağlanması konularında çalışabilir. Entegre Yaşam Hizmetleri, özürlülerin sesinin toplumun karar verme sürecinin tümünde kabul görmesinin garanti altına alınması için de bir kanal oluşturabilir. Bu merkezlerde özellikle tıp uzmanları ve diğer uzmanlar, özürlülerce kullanılacak biçimde bir kaynak haline gelebilir. Bu şartlar altında uzmanlar da bir terapist olmaktan çok bir öğretmen veya özürlüler için bir şeyler yapan kişiler haline gelecektir. İyi tıbbi uygulamalar ve kendilerini ilgilendiren sosyal konulara özürlülerin etkin biçimde dahil olmalarıyla, tıbbi rehabilitasyon için gereklilik azalacaktır.
II. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNDE SOSYAL REHABİLİTASYON HİZMETLERİ
Amerika Birleşik Devletleri’nde sosyal rehabilitasyon uygulamaları incelendiğinde, bu konunun “Ulusal Özürlülük ve Rehabilitasyon Çalışmaları Enstitüsü” (NIDRR) tarafından yürütülmekte ve koordine edilmekte olduğu görülmektedir. Sosyal rehabilitasyon uygulamaları tek bir başlık altında toplanmış olmayıp, konu farklı boyutlarıyla daha çok bütüncül bir rehabilitasyon konsepti ile ele alınmaktadır. Bu nedenle A.B.D’ye ilişkin inceleme de, ülkedeki uygulamaya uygun olarak, ilgili kurumsal yapılanma ve onun sosyal rehabilitasyon açılımındaki kavramsal yaklaşım çerçevesinde ele alınmıştır.
“Ulusal Özürlülük ve Rehabilitasyon Çalışmaları Enstitüsü” (NIDRR) sosyal rehabilitasyona ilişkin uygulamaları:
  • <LI class=style1>Bağımsız yaşam ve toplumsal entegrasyon <LI class=style1>Ulaşılabilirlik ve fonksiyon
  • Yardımcı teknolojiler
başlıkları altında ele almaktadır. Bu yaklaşımın önemli bir tamamlayıcısı olarak Evrensel Tasarım kavramı göze çarpmaktadır. Sosyal rehabilitasyon toplumsal entegrasyon hedefli bir sürecin bütüncül uygulaması olarak görülmekte olup, nihai hedef sadece topluma entegrasyon değil, toplumun tüm olanak ve fırsatlarının ortak paylaşıma açılması olarak genişletilmiştir. İnceleme içinde konu bu bakış açısıyla sunulmaktadır. Ayrıca Amerika Birleşik Devletlerinde sosyal rehabilitasyon konseptini oluşturan “Bağımsız yaşam ve toplumsal entegrasyon, Ulaşılabilirlik ve fonksiyon ile Yardımcı teknolojiler” konularına ilişkin olarak gerçekleştirilmesi planlanan araştırma projelerine de ilgili başlıkların sonunda yer verilmiştir.
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNDE SOSYAL REHABİLİTASYON UYGULAMALARI VE KURUMSAL YAPILANMA
Özürlü bireyler, kendine bakım, bağımsız yaşam ve rehabilitasyon konularında disiplinler arasında ortak çalışmalar beklemektedirler. “Ulusal Özürlülük ve Rehabilitasyon Çalışmaları Enstitüsü” (NIDRR National Instıtute On Disability And Rehabilitation Research) bu başlıklarda ortaklaşa çalışmalar yapılması konusunda ulusal öncülük ve koordinasyon görevi yapmaktadır.
İnsanlar yaşamlarının herhangi bir noktasında özürlü olabilirler. Özürlülük doğuştan, kaza sonucu, işle ilgili bir yaralanma, yaşlanma sürecinin bir sonucu veya diğer sebeplerin sonucu olarak ortaya çıkabilir. Bireyler kendileri özürlü olmasalar bile belki özürlü bir çocuk, bir eş ya da arkadaş sahibi olabilmektedirler.
İlerleyen medikal teknoloji sonucu tahmini yaşam süresinin uzaması herkesin özürlülükten etkilenmesi olasılığını yaratmıştır. Bu noktada Amerika Birleşik Devletlerinde yaklaşık 52 milyonu bulan bir nüfusun sağlığını ilgilendiren büyük çaplı bir kamusal sağlık sorunu gündeme gelmektedir.
NIDRR’nin Misyonu
NIDRR’ın genel olarak misyonu özürlü bireylere olanaklarını geliştirmek için gerekli yeni bilgileri ulaştırmak ve bunu teşvik etmektir. Nihai hedefi ise özürlü bireylerin toplum içindeki aktivitelerini izlemek, toplumun tüm fırsatlarını onlara sunmasını sağlamak ve özürlü yurttaşlara gerekli uygun destekleri vermektir.
Bu amaç doğrultusunda NIDRR kapsamlı ve koordineli araştırma programları ile her yaştan özürlü bireylerin tam katılımını maksimize edecek sosyal entegrasyon, istihdam ve bağımsız yaşamlarına ilişkin etkinlikler geliştirmektedir. NIDRR’ın hedefi özürlü bireylerin istihdam, sağlık, fonksiyon, ulaşabilirliğini arttırmak için teknoloji, bağımsız yaşam ve toplumsal entegrasyonla diğer ilgili özürlülük araştırmalarını desteklemektir. NIDRR bilimsel topluluk ile tüketiciler arasında federal olarak desteklenmiş araştırmalarda önemli bir rol oynar. Bilimsel topluluğun bir üyesi olarak NIDRR rehabilitasyon, mühendislik, psikososyal rehabilitasyon, toplumsal entegrasyon, mesleki çıktılar ve doğal-yapılı çevre konularında önemli katkılar yapar.
1978’de kullanılan NIDRR Washington D.C’de bulunmaktadır ve “Özel Eğitim Ve Rehabilitasyon Hizmetlerinin” (OSERS) 3 unsurundan biridir. NIDRR, Rehabilitasyon Hizmetleri İdaresi ve Özel Eğitim Programları Birimi ile birlikte çalışmaktadır. Bu hizmetler ve bilimsel topluluk arasındaki düzenleyici rolü NIDRR’ın pozisyonunu güçlendirmektedir. Bu anlamda NIDRR bilimsel topluluk ile özürlülük araştırmaları komitesi arasındaki tek kurumsal ilişkidir.
NIDRR araştırmaları ülke çapında dağılım gösteren merkezler ve bireysel araştırma projeleri ağıyla yürütülür. NIDRR’ın fon yararlanıcıları üniversiteler veya rehabilitasyonla ilgili merkezler olabilmektedir. NIDRR’ın en geniş fon sağlama programları RRTC(Rehabilitasyon Araştırmaları ve Eğitim Merkezleri) ve RECE adı verilen merkezlerdir. NIDRR ayrıca araştırma-geliştirme programları, ileri araştırma ve eğitim projeleri, araştırma model sistemleri, ve bilginin yayılımı ile ilişkili ödüller de vermektedir.
Rehabilitasyon Araştırmaları ve Eğitim Merkezleri (RRTC’s)
RRTC rehabilitasyon metodları ve hizmet sunum sistemleri konusunda yeni bilgi üretimi, özürlülük koşullarının azaltılması ya da stabil tutulması, özürlü bireylerin maksimum sosyal ve ekonomik bağımsızlığının sağlanması konularını hedefleyen koordineli araştırma programları yürütür. RRTC ayrıca eğitim ve bilgilendirmeyi yayma görevlerini de yürütür. Bazı özürlülük durumları, körlük, az görme, spinal kord yaralanmaları, uzun süreli zihinsel hastalıklar vb. özellikle bireysel hizmet veren merkezlerin kapsamındadır. Diğer RRTC’ ler özürlülük ve yaşlılık, bağımsız yaşam merkezlerinin yönetimi, uyuşturucu, Amerikan yerlilerinin bazı ihtiyaçları gibi konulara odaklanmıştır.
RRTC, ayrıca rehabilitasyon personeli ve rehabilitasyon hizmeti sağlayıcıların eğitimi ile ilgilenir. Ek olarak araştırmacılara, özürlü bireylere, ailelerine hizmet sağlayıcılara kaynaklık eder. Workshoplar, konferanslar ve kamu eğitimi programları için teknik danışmanlık yapar.
Rehabilitasyon Mühendisliği Araştırma Merkezleri (RERC’s)
RERC’ler özürlü bireylerin yararlanacağı süreç ve cihazların üretim ve planlamasını yapmaktadırlar. Bu merkezler özürlülük alanında gelişmiş teknolojiler, bilimsel buluşlar ile rehabilitasyon sürecinde ortaya çıkabilecek sorunlara sosyal ve psikolojik çözüm arayışları ve çevresel engellerin ortadan kaldırılması konusunda çalışmalar yürütmektedir.
Bireysel düzeyde RERC’lerin çalışması duyusal kaybın ve hareket kısıtlılığının azaltılması, kronik hastalıklar ve iletişim güçlüklerinin aşılması konularına odaklanmıştır. Ayrıca bu merkezler, tam erişilebilir ulaşım sistemleri, iletişim ve ev yönetimi konularında yapılması gereken düzenlemeler üzerine de çalışmaktadır.
RERC’ler sanayi sektörü, ürün geliştiriciler ve özel sektör girişimcileri ile de işbirliği içindedir. RERC’ler aynı zamanda kamu politikalarını, yapılı ya da doğal çevreyi etkileme potansiyeli olan her durumda etkili bir şekilde, bütünleştirici rol oynamaktadırlar.
Bağımsız Yaşam Ve Toplumsal Entegrasyon
NIDRR’ın bağımsız yaşam konseptini; “her bireyin yapabilirlik ve günlük yaşam aktivitelerini sürdürebilirliği” esasına dayalı olarak, özürlü bireylerin de kendi hayatlarını bağımsız şekilde idare etme hakkına sahip olduğu düşüncesi oluşturur. Bu aktiviteler toplum yaşamına katılım ve sosyal kuralları yerine getirme (evlilik, ebeveynlik, evlatlık, istihdam edilme, yurttaşlık, hür iradenin sürdürülebilmesi, başkalarına fiziksel ve psikolojik bağımlılığın azaltılması vb) konularını içerir.
NIDRR bu konseptin tanımlanmasında felsefe, hizmet programları ve hareket üçlemesini kullanır.
Felsefe düzeyinde bağımsız yaşam, sosyal yaşama katılımda eşitlik ve fırsatların paylaşımı anlamına gelir. Özürlülük alanındaki yeni paradigma özürlülüğün sosyal ve çevresel faktörlerle anlamlandırıldığı bir eşitlik konseptinden kaynağını almaktadır.
İkinci basamak, hizmet sistemleridir. A.B.D’ de 300’den fazla merkez bağımsız yaşam amaçlı olarak ve rehabilitasyon yasası şemsiyesi altında hizmet vermektedir. Ek olarak, hem federal fonlar hem de eyalet fonları toplum tabanlı hizmet kurumlarını desteklemektedir.
Toplumsal entegrasyonun hizmetin dağılımı ve hareketlilik gibi farklı bileşenlerden oluşması oldukça önem taşımaktadır. Bir konsept olarak çevre ve katılım, (sadece kurum bakımı yerine toplum entegrasyonu anlamında değil), aynı zamanda toplumsal yaşam aktivitelerine tam katılabilme anlamında ele alınmaktadır.
Hareket olarak incelendiğinde ise toplumsal entegrasyonunu en önemli görevi mental retarde ya da herhangi bir mental özrü bulunan bireyleri kurtarabilmekti. Pekçok bireyin geniş kurumsal yerleşkelerden toplum içine yerleştirilmesinde ciddi düzeyde başarıya ulaşıldı. Kurum bakımından çıkarma hareketi kaynağını yargı kararlarından, araştırma sonuçlarından kamu politikaları reformlarından ve kullanıcıların etkilenimlerinden almaktadır. Son 30 yılda mental özrü bulunan bireylerden kurum bakımında olanların oranları entegrasyon politikası sonucu % 75 oranında düşmüştür. Buna ek olarak fiziksel özürlülerin haklarını savunan organizasyonlar da (toplum tabanlı hizmet ve destek talepleri nedeniyle) toplumsal entegrasyonun hareketlilik boyutuna eklemlenmiştir.
Hizmet sistemleri düzeyinde toplumsal entegrasyon; özürlü bireyleri yaşadıkları toplum içinde destekleme amaçlı hizmetlerin ve programların gelişmesini, sayılarının artmasını ve yaygınlaşmasını sağlayıcı bir rol oynamaktadır. Örneğin, günlük yaşam aktiviteleri için desteğe ihtiyaç duyan (ADL activities of daily living) özürlü bireyler (banyo yapmak, giyinmek, yer değiştirmek) toplum içinde bağımsız yaşam sürdürebilmek için sıklıkla “bireysel destek hizmetlerine” (PAS personal assistance service) gereksinim duymaktadırlar.
Geleneksel hizmet dağılımı modellerinde, uzun dönemli bakım kurumları “ bireysel destek hizmetleri” kapsamında evde sağlık-bakım hizmetleri sağlamaktadır. Bu tür yardımlar profesyonel sağlık-bakım hizmet sağlayıcıların yönetimi altında işlemektedir.
A.B.D’de Bağımsız Yaşam ve Toplumsal Entegrasyona İlişkin Araştırma Projeleri
Bu konuda yapılacak ilk çalışma öncelikle ülkede gelecekte konuya ilişkin yapılacak araştırmaları planlamak üzere “önceliklerin belirlenmesi” çalışması olacaktır. Diğer araştırma projeleri ise şunlardır:
  • <LI class=style1>Toplumsal entegrasyon ve bağımsız yaşam konseptleri araştırması <LI class=style1>Bağımsızlık kriterleri ve entegrasyon araştırması <LI class=style1>Fiziksel kaynaştırma projesi <LI class=style1>ADA’nin uygulaması projesi <LI class=style1>Teknolojik yenilik ve gelişmelerin uygulanması projesi <LI class=style1>Bireysel gelişim ve adaptasyonun arttırılması projesi <LI class=style1>Bireysel destek servisleri araştırması <LI class=style1>Sosyal kurallar araştırması <LI class=style1>Sosyal entegrasyon ve kendini tanıma araştırması
  • Bağımsız yaşam ve toplum tabanlı yerleşim programları merkezleri için yönetsel araçlar araştırması
Ulaşılabilirlik ve Fonksiyon
Özürlü bireylere yönelik teknolojik gelişmeler bireysel düzeyde ya da sistem düzeyindedir. Bireysel düzeyde destek teknoloji fonksiyonu güçlendirir, sistem düzeyinde ise teknoloji topluma entegrasyonu ve fırsat eşitliğini sağlar. Özürlü bireylere yönelik yardımcı teknolojilerin pek çoğu sınırlı pazar imkanı nedeniyle öksüz kalmaktadır. Bu teknolojiler geliştirilir, üretilir ve sıklıkla küçük çaplı olarak dağıtımı yapılır. Ancak, kimi zaman bu teknolojilerin sistem düzeyinde geniş pazar ve iş olanakları bulabildiği görülmektedir. Yapılı çevrenin evrensel tasarım ilkeleri uyarınca oluşturulması, ayrıca bilgi teknolojileri ve telekomünikasyon, tüketici ürünleri ve ulaşım alanlarında koordineli çalışmalar yapılması özürlü bireylerin teknoloji kullanımını sağlayan en önemli faktördür.
Yardımcı Teknolojiler
1990 yılında nüfusun %5 kadarını oluşturan 13.1 milyon Amerikalı fiziksel özrüne uygun yardımcı teknoloji cihazı kullanmaktaydı ve 7.1 milyon insan (nüfusun yaklaşık %3’ü) özrüne uygun olarak düzenlenmiş özel adaptasyonlu evlerde yaşamaktaydı. Nüfusun büyük bölümünü oluşturan bu kitlenin içinde yardımcı teknoloji kullanan yaşlı, genç, çocuk ve yetişkinler ayak bacak protezi, yapay el-kol, adapte edilmiş bilgisayar gibi kendi hayatları açısından oldukça önemli teknoloji unsurlarını kullanmaktaydı.
Yardımcı teknolojiler teknolojik olarak kompleks, gelişmiş materyaller içeren, ileri teknoloji (high-tech) ya da daha ucuz, basit, kolay bulunabilir materyallerden oluşan daha düşük teknoloji (low-tech) ürünlerini içerir. Hem düşük, hem yüksek tenoloji ürünleri tüketicinin kullanımı açısından kolay ulaşılabilir, kolay kullanılabilir pratik maddeler olmalıdır. Düşük teknoloji ürünleri daha çok yaşlı özürlüler tarafından kullanılan ve yaşa bağlı fonksiyon kayıplarını giderme amaçlı parçalardır.Yüksek ya da düşük her iki teknoloji açısından da önemli olan bir tasarım mühendisinin söylediği gibi “düşük teknoloji ya da yüksek teknoloji değil, doğru teknoloji“ olmasıdır. Bu ilke üzerinden yürütülen araştırma projelerindeki amaç, öngörülen uygulama için en uygun teknolojik yaklaşımın kullanılması ve düşük teknolojileri yüksek teknolojik sonuçlar üretecek formda geliştirme çabalarının sürdürülebilmesidir.
Evrensel Tasarım ve Ulaşılabilirlik
Özürlü bireylerin toplumsal yaşama entegre olması anlayışıyla birlikte mühendislik çalışmalarının sınırları da tıbbi teknolojilerden, fonksiyon arttırıcı teknolojiler, özürlü birey ve teknolojik gelişmişliğin buluşturulması ve son olarak da kamu ve sistem teknolojileri sınırlarına dayanmıştır.
Evrensel tasarımın anahtar unsurları dönüştürülebilirlik, bileşenlerin uyumu, modüler olabilme, basitlik ve özürlü bireyin performansının sınırlarını geliştirebilen düzenlemeler olarak tanımlanmıştır.
Evrensel tasarım ilkeleri yapılı çevreye, bilgi teknolojilerine ve telekomünikasyona, ulaşıma ve tüketici ürünlerine uygulanabilir. Bu teknolojik sistemler toplumsal entegrasyon eğitim, istihdam, sağlık ve ekonomik gelişme için oldukça basit uygulamalardır. Araştırma ve geliştirme basamakları boyunca evrensel tasarım ilkelerinin uygulanması bireyin performansının teknolojik sistemlerle en geniş sınırlarına ulaşmasını sağlayan ortaklığı yaratacaktır.
Ulaşılabilirlik ve Fonksiyon Araştırma Projeleri
  • <LI class=style1>Teknoloji araştırmaları açısından önceliklerin belirlenmesi projesi <LI class=style1>Duyu fonksiyonlarının geliştirilmesi ve/veya yerine konulması araştırması <LI class=style1>Mobilitenin geliştirilmesi projesi <LI class=style1>Manipulasyon (el-kol ekstremiteleri) yeteneğinin geliştirilmesi araştırması <LI class=style1>Bilişsel fonksiyonun geliştirilmesi projesi <LI class=style1>Telekomünikasyon ve bilgi teknolojilerine ulaşabilirliğin geliştirilmesi projesi
  • Yapılı çevreye ulaşabilirliğin arttırılması projesi
III. İSRAİL’DE SOSYAL REHABİLİTASYON HİZMETLERİ </STRONG>

İsrail’deki rehabilitasyon sistemi sivillere ve askerlik sırasında sakat kalanlara yönelik olmak üzere iki aşamalıdır.
Sivillere Yönelik Rehabilitasyon

Tel Aviv Sosyal Güvenlik Bölümü’nde çalışan Rachel Ertzman’a göre, İsrail’de %10’ar düzeyinde olan işsizlik oranı; 40 yaş ve üzerindeki yaşlılar ile özürlü kişilerin iş bulmalarını zorlaştıran bir durum yaratmaktadır. Fakat İsrail Hükümeti dört sosyal güvenlik kategorisi içeren bir güvenlik ağı sağlamaktadır: a) Hastalık veya kaza sonucu oluşan özürlülük ve engel b) İş yaralanması sonucu oluşan özürlülük ve engel, c) Dul kadınlar ve d) Terörizm sonucu olan yaralanma ve parçalanmış aileler.
Hastalık veya kaza sonucu gerçekleşen özürlülük kategorisindeki maaş miktarı, bireylerin fonksiyon ve yeteneklerindeki kayıp oranına göre belirlenmektedir. Bu ilk kategoride bulunan kişiler, tam olarak çalışma güçlerini kazanırlarsa maaşları kesilmektedir. Öte yandan, iş yaralanmalarına bağlı olarak özürlü kalanlar, dul kadınlar ve terör kurbanlarına, çalışıp çalışmadıklarına bağlı kalmaksızın maaş bağlanmaktadır. İşlerine devam ettiklerinde sağlanan maaşı yitirmeyecek olmaları nedeniyle, bu ikinci politikanın, bireylerin işlerine devam etmelerini teşvik etmek yönünde yardımcı olduğu söylenmektedir.
Her ne kadar hastalık veya kaza sonucu özürlü kalan kişilere sunulan hizmetler en büyük grubu oluştursa da; İsrail’de terör saldırılarının kurbanları üzerine özel olarak ilgi gösterilmektedir. Bu grup, en yüksek maaş bağlanan kesimi oluşturmaktadır.
Terör saldırısından sonraki 24 saat içinde Sosyal Güvenlik Bölümünde çalışan uzmanlar, evlerinde ya da hastanelerde bulunan kişileri ziyaret etmektedir. Eğer terörizmden etkilenmişlerse küçük çocuklar ve aileler bu servislere götürülebilmektedir. Hatta, bir terör saldırısının ardından yaralanmayıp, sadece bu terör olayını görmüş olanlar bile hastaneye götürülmektedir. Burada, bu kişilere acil olarak psikososyal tedavi verilmektedir.
İsrail’de sosyal çalışmacılar, çalıştıkları kişilerle birlikte a) Onların yaşamlarını anlama, b) İlgi alanlarını ve yeteneklerini belirleme, ve c) Bir rehabilitasyon planı oluşturma biçiminde çalışmalar yapmaktadır. Bu, ortalama üç ay sürmektedir.
Gaziler için Rehabilitasyon
İsrail Savunma Bakanlığı’nın 7 tane rehabilitasyon merkezi bulunmaktadır. Rehabilitasyon merkezi kurumunun politikası, askerlerin yaraları iyileştikten sonra hastanede ziyaret etme biçimindedir. Tıbbi, fiziksel terapi, kalacak yer ve mesleki rehabilitasyonu da içeren tüm ihtiyaç duyulan hizmetler bu kurum tarafından koordine edilmektedir.
İsrail Savunma Bakanlığı bünyesinde sunulan mesleki rehabilitasyon, sivil sisteme göre çok daha esnektir. Çalışmalar aralıksız sürdürülür ve bireylere yaşamlarında gerekli olan bağımsız yaşam becerileri, mesleki, psikolojik ve tıbbi hizmet birimlerinden oluşabilen hizmetler sağlanır. Böyle uzun süren ve geniş bir destekleme biçimi, bağımlılığa neden olabilmektedir. Ancak, pek çoğu yeteneğine kavuşmakta ve işine dönmek istemektedir.
Yalnız yaşamak istemeyen ya da yaşayamayan gaziler için grup evleri bulunmaktadır. Bu grup evlerinde uzmanlar görev almazlar. Bu evlerde kalan kişilere, bu evleri bekleyenlerin bir listesi verilir ve bu evlerde yaşamanın bir ayrıcalık olduğu ve kendilerine verilmediği konusu vurgulanır. Grup evlerinde sanat, müzik, üretici faaliyetler (örn: halı dokuma) gibi pek çok türde aktivite vardır.
IV. İNGİLTERE’DE SOSYAL REHABİLİTASYON HİZMETLERİ
Günümüzde rehabilitasyonun önemi ve mesleki sağlık ve rehabilitasyonun iyileştirilmesinin gerekliği konusunda bir uzlaşı bulunmamakla birlikte, “rehabilitasyon” un ne olduğu ve fayda-maliyeti hakkında, özellikle de uzun süreli özürlülük ve yeti yitimine neden olan genel sağlık sorunları hakkında belirsizlik bulunmaktadır. Rehabilitasyon geleneksel olarak tıbbi tedaviden sonra ayrı ikinci aşama sürecidir.
Bu durumda amaç, tedavisi mümkün olmayan , sürekli bozukluğun telafisi ile , bunun üstesinden gelmektir. Bu yaklaşım, patolojik değil de psikolojik durumda iyileştirme gerektiren genel sağlık sorunları için uygun değildir. Bu durumda rehabilitasyon iyileşme ve işe geri dönüş için sağlık, kişisel /psikolojik ve sosyal/ mesleki engellerin belirlenmesi ve bunlarla baş etme üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu durum, rehabilitasyonun tedavi tamamlandıktan sonraki ayrı bir ikinci aşama müdahalesi olmadığını göstermektedir. Avantajların en üst düzeyde ve uzun süreli yeti kaybının ise en alt sevide tutulması için, rehabilitasyon prensiplerinin iyi bir klinik ve mesleki yönetimin bir parçası olması gereklidir.
  • <LI class=style1>Klinik yönetim, etkin sağlık bakımının zamanında ulaştırılmasını sağlamalıdır., fakat bu tek başına yeterli değildir. Sağlık bakımının temel hedefi hastalığın tedavisi ve semptomatik yardımın sağlanmasıdır. Fakat genellikle bu durum mesleki konuları yönlendirmede eksik kalır. Rehabilitasyon sağlık bakımının hem semptomlara yardımcı olmasını ve fonksiyonları iyileştirmesini, hem de bunların elele sürmesini gerektirir. Çalışma tek amaç değildir, rehabilitasyonun terapötik ve gerekli bir bölümüdür.
  • Genel sağlık sorunları yalnızca sağlık bakımı ile değil, daha geniş çaplı olarak “işyerinde sağlık” konusunda kamu sağlığı ile de ilgilidir. Hastalık izni ve işe dönüş, işle ilgili etkenler, işverenin tutumuna bağlı sosyal süreçlerdir.
Bu durum, genel sağlık sorunlarının yönetiminde bireyin kendi rolünün önemini yadsımamalıdır. Rehabilitasyon sağlık bakımı ve işverenlerce desteklenen, bireyin katılım, motivasyon ve eforuna bağlı etkin bir süreçtir.
Daha iyi klinik ve mesleki yönetim ve genel sağlık sorunlarının rehabilitasyonu, yeti yitimi uzun süre devam eden kişi sayısının azaltılmasının en iyi yöntemidir. Sosyal güvenlik sadece ödeneklerin sağlanması değil, yeniden işe girişe destek sağlayan, “işte refah” stratejisidir. Eylem, sorunun sahibinin kabul edilmesine bağlıdır. Herkes- işverenler, çalışanlar, sendikalar ve güvenlik kuruluşları, sağlık profesyonelleri; hükümet ve vergi ödeyenler- genel sağlık sorunları için daha iyi sonuçların alınması ile ilgilidir. Etkin yönetim, tüm ilgilileri dahil ederek ortak amaç için birlikte çalışmaya bağlıdır. Bu, sağlık bakımında, iş yerinde ve toplumda, genel sağlık sorunlarını nasıl algıladığımız ve yönettiğimiz konusu ve kültüründe temel değişim gerektirir.
BİR SOSYAL REHABİLİTASYON MERKEZİ ÖRNEĞİ
İngiltere’de 60 yaş üstüne hizmet veren ve ulaşılabilen tek örnek olan ücretli St. James Geçici & Sosyal Rehabilitasyon Merkezi, özürlülere yönelik bir çalışmaya örnek oluşturması amacıyla incelenmiştir.
BOŞLUĞU DOLDURMAK

St. JAMES COURT GEÇİCİ& SOSYAL REHABİLİTASYON MERKEZİ
St. James Geçici & Sosyal Rehabilitasyon Merkezi’nin temel amacı, yaşlılara kendi evlerinde bağımsız olarak yaşamalarında yardımcı olmak ve bakım yapanları desteklemektir. Merkez, daha esnek hizmet isteyen bakım yapanlardan alınan danışmanlık sonucunda kurulmuştur. Farklı türde hizmetler içeren iki bölüm bulunmaktadır.
  • <LI class=style1>Sosyal rehabilitasyon Birimi kişilerin kendi evlerinde mümkün olduğunca bağımsız olabilmelerine yardımcı olan becerilerin geliştirilmesi için yardımcı çevre,
  • Geçici Birim kısa vadeli bakım ihtiyacı olanlara hizmet veren birim.
Sosyal Rehabilitasyon Birimi

Sosyal Rehabilitasyon Birimini Kim Kullanabilir?

Bu hizmet, Doncaster Belediyesi’nde yaşayan ve şu özelliklere sahip kişilerce kullanılabilir:
  • <LI class=style1>60 yaşın üzerinde, <LI class=style1>hastanede bulunan ve uzun olmayan bir süre tıbbi bakıma ve hemşire bakımına ihtiyacı olan fakat evine dönmeden kaybettiği becerilerini ve kendine güvenini kazanmak için zamana ihtiyacı olan, <LI class=style1>kendi evinde bağımsız olarak yaşama becerisini etkileyen, yakın geçmişte hayatında bir değişiklik olmuş,
  • evinde daha bağımsız yaşayabilmek için rehabilitasyon programına ihtiyacı olanları kapsamaktadır.
Birim Nasıl Yardımcı Oluyor?
Birimin Sunduğu Olanaklar:
  • <LI class=style1>sıcak, arkadaşça ve destekleyici bir ortamda yeni beceriler geliştirme ve yeniden-öğrenme ve iyileştirmeyle beceriler kazanılması, <LI class=style1>motivasyonun artırılması, <LI class=style1>sosyal etkinliklere katılımın sağlanması, <LI class=style1>kendine güven ve kendini yönetebilme konusunda yeniden kazanımlar ve iyileştirme sağlanması,
  • evdeki bağımsızlığın artırılmasını sağlayabilecek donanımların denenmesi.
V. DANİMARKA’DA SOSYAL REHABİLİTASYON HİZMETLERİ
Danimarka’da özürlülük sürekli değişen ve gelişen dinamik bir kavram olarak algılanmaktadır. Bu nedenle, sabit olarak tanımlanmış bir “özürlülük” kavramı yoktur ve bu nedenle de bir kişiyi özel haklar için seçilmiş kılan bir özürlülük listesi bulunmamaktadır. Bunun yerine, “çevresel temelli bir özürlülük algısı” kullanımı yaygın biçimde desteklenmektedir. Bu anlayış toplumsal yaşama diğerleriyle eşit bir düzeyde katılımda fırsatları engellenmiş olan ya da hiçbir fırsata sahip olmayanlar için kullanılan “handicap” teriminde ifadesini bulan anlayıştır. Bu terimin amacı, toplumsal yaşamda örgütlenmiş pek çok etkinlikte, bilgi, iletişim eğitim vb. özürlülerin eşitlik ilkesi çerçevesinde katılımlarını engelleyen faktörlere vurgu yapmaktır. Bu nedenle toplum özürlülere hizmet sunumu gerçekleştirerek ve yardım ederek destek olmaktadır. Destekleme, tekerlekli sandalye, işitme cihazı vb gibi kişisel yardımlar olabildiği gibi, yazılı materyaller, diskler vb şeklinde de olabilmektedir. Bunun yanında, toplumun yeniden örgütlenmesini/düzenlenmesini özürlülere uygun olarak yapması da bir destek olarak değerlendirilebilir. Danimarka’daki özürlülük politikasının temel niteliği desteklerin ücretsiz olması ve kişinin kendisinin veya ailesinin gelirinden ve varlığından bağımsız olarak sunuluyor olmasıdır.
Danimarka Eğitim ve Rehabilitasyona Yönelik Teknik Yardım Merkezine göre, rehabilite edilecek kişinin de içinde yer aldığı bir bakış açısıyla rehabilitasyonun amacı, etkinlik ve katılım konusunda optimum düzeye ulaşabilmektir. Rehabilitasyonun hedefi kişinin kendisi tarafından uygun bilgi ve danışmanlık ile oluşturulur. Kişilerin kendi rehabilitasyonlarının amaçlarını tanımlamaları kaçınılmazdır. Çünkü rehabilitasyon, kişinin yaşamının bölünmez bir bütün olarak görülmesi ve buna saygı duyulması anlamına gelmelidir ve sürecin başlangıç noktası da bu olmalıdır.
Rehabilitasyon sürecinde hizmet duruma bağlı olarak farklı şekillerde sunulabilir. Örneğin, konjenital bir bozukluk durumunda, kamu hizmeti kapsamında yer alan hizmetler çok erken bir dönemde müdahale sürecine dahil olacaktır. Pek çok durumda, en iyi hizmet, hizmet sunucular ile daha erken bir sürede ve bir yetişkin olarak emek pazarında yer alıncaya kadar ve hatta ondan sonrasında da devam eder şekilde iletişim kurulması ile sağlanabilmektedir. Bu süreç, işyerine uyumu, kişisel okuyucuyu, eğitim giderlerinin ödenmesini vb yi kapsar. Rehabilite edilen kişiye ait tüm ödemeler kamu fonlarınca karşılanır ve her türlü profesyonel yardım kamu sektöründeki personel tarafından sağlanır. Rehabilitasyonun optimize edilebilmesi için genel rehabilitasyon kavramı hakkında geniş bir bilgiye sahip bir “anahtar çalışan” gereklidir.
Rehabilitasyon, kısıtlı kapasiteye sahip bireye bir işe girmede veya çalışılan işte kalma konusunda işe yönlendirme ile birlikte parasal destek de sağlamaktır. Rehabilitasyon konusunda karar verme kararı yerel otoriteye aittir. Buradaki amaç, işgücü piyasasına girecek olan kişinin kendine yeterliliğini destekleyerek fırsatlarını artırmaktır. Yerel otorite, kişinin eğitimi, çalışma testi için maddi destek, iş eğitimi veya özel bir firmada çalışarak eğitimi ya da kendi işini kurması için maddi destek sağlayabilir.
Rehabilitasyon kişinin gelecekteki istihdamıyla ilgili olarak bireysel yeteneklerini, gereksinimlerini ve isteklerini buluşturmak için gerçekleştirilir. Rehabilitasyon kursundan önce rehabilite edilecek kişi ile yerel otoritenin rehabilitasyon sorumlusu birlikte bir iş yönelimli plan hazırlar. Bu plan rehabilitasyon planının kurucu parçalarını (bölümlerini) oluşturur ve normalde 5 yılı geçmeyecek olan bir takvimi içerir. Eğer kişi eğitsel amaçlarla rehabilitasyon yardımı alıyor ise bu kişi bir veya iki dönem yurtdışında da eğitim alabilir. Gerekirse, rehabilite edilecek kişi çalışma testleri vb gibi rehabilitasyonu önceleyen hazırlık kurslarına katılabilir. Rehabilitasyonun başlangıcında rehabilite edilecek kişiler daha önce yararlandıkları hastalık yardımından veya nakit yardımdan da yararlanmayı sürdürür.
Rehabilite edilecek kişi 25 yaşın üstündeyse kendi evinde kalabilir veya daha önce çalıştığı yerden bir gelire sahipse, işsizlik yardımının en yüksek oranına karşılık gelmek üzere bir yardım alabilir. 25 yaşın altındakiler bu miktarın yarısını alabilir. Eğer rehabilitasyon bir yardımcı ile birlikte istihdamı gerektiriyorsa rehabilite edilen kişiye ödenene karşılık gelecek bir sübvansiyon yapılmaktadır.
Kişinin gerekli profesyonel beceri ve iş bilgisine sahip olması gibi bazı durumlar rehabilite edilen kişinin kendi işini kurması konusunda da bir istek yaratabilir. Bu durumda “ödünç verme” şeklinde bir destek sağlanabilir ve rehabilite edilen kişinin kısa bir dönem için giderlerini karşılamaya yönelik bir yardım sağlanabilir.
Rehabilitasyon süresince buna bağlı bazı harcamalar kapsama alınabilir. Bu harcamalar kitap alımına, kurs ücretlerine, kurs materyallerine ve kişinin fiziksel veya psikolojik yetersizliğinden kaynaklanan çalışma kapasitesine yönelik harcamalar da olabilir. Bu tip yardımlar ulaşıma yönelik de yapılabilir. Bunun dışında, kişinin eğitimi sırasında destekleyici önlemlerin alınması konusunda özel kurallar uygulanmaktadır
Sosyal rehabilitasyonun amacı kişilerin sağlıklı bir mesleki ve toplumsal işlev düzeyine erişmelerine yardım etmektir. Danimarka sosyal sisteminde sosyal rehabilitasyon nedir? Sosyal rehabilitasyon, kişinin daha nitelikli yaşamasına, toplumsal yaşama entegre olmasına ve sosyal statüsünü yeniden kazanmasına yardım etmek üzere yapılan bir dizi etkinliktir. Sosyal rehabilitasyon, fiziksel, zihinsel, psikolojik ve profesyonel becerilerin rehabilitasyonunu içermektedir.
Sosyal rehabilitasyonun gerçekleştirilmesi için teknik yardım gereklidir. Teknik yardım, protez, tekerlekli sandalye vb. cihazların özürlüye sağlanmasını gerektirir. Teknik yardım özürlü kişinin toplumsal yaşam içinde mümkün olduğu kadar çok yer almasını sağlar. Danimarka’nın sosyal sisteminde kimler ücretsiz olarak teknik yardım alma hakkına sahiptir? Standart hastalık ödemelerini yapanlar ücretsiz destek teknik yardımından yararlanabilir. 1., 2. veya 3. derece özürlüler ve özürlü çocuklar da bundan yararlanabilir. İşlevsel bozukluğu tıbbi açıdan onaylanmış olan çocuklar ve emekliler de ücretsiz olarak teknik yardım alabilir.
Teknik yardım alabilmek için hangi dokümanlar gerekir?
  • <LI class=style1>Bir uzman tarafından teknik yardım gereksinimine dair onay alınması (Bu uzman, aile doktoru, protez uzmanı, fizik tedavi uzmanı veya oftalmolog vb olabilir). <LI class=style1>Kişinin özürlü olduğuna dair belgenin fotokopisi.
  • Kişinin emekli aylığı belgesinin fotokopisi.
Danimarka’da genel olarak özürlüler politikasının amacı, kişileri, eğer istiyorlarsa evlerinde bırakarak özürlü olmalarına karşın, toplumun her alanına uyumlarını sağlamaktır.
DANİMARKA’DA REHABİLİTASYON TEKNOLOJİLERİNE İLİŞKİN MEVZUAT
Günlük Yaşam

Sosyal Yarım Yasasının 58. Bölümü hem evde hem de işte sağlanacak teknik yardımın temellerini belirler. Bu bölüme göre, yaşlılık veya kalıcı bir hastalık nedeniyle bozukluğu olan veya özürlü olanlara, günlük ev yaşamını kolaylaştırmak veya mesleğini devam ettirebilmesine yönelik olarak gerekli teknik yardım için finansal destek sağlanır. Yasa özel olarak ekipman türlerini saymamakla birlikte hangi durumlarda nelerin sağlanabileceğini tanımlamaktadır. Kimi ekipmanlar, telefon, gözlük gibi Bakanlık Genelgesiyle yerel otoritelere bildirilmiştir. 14 bölgenin her birinde özürlü bireyin gereksinimini karşılayacak standart ekipmanı yapacak, adapte edecek veya değiştirebilecek teknisyenlerin ve iş-uğraşı terapistlerinin çalıştığı bir teknik yardım merkezi bulunmaktadır.Bu merkezler kamuya açıktır ve kişiler burada hangi türden ekipmanların bulunduğunu görebilir ve bunların kullanımı konusunda bilgi edinebilirler. Bu merkezler ayrıca sosyal çalışmacılara ve sağlık çalışanlarına kendilerinde bulunan ekipmanlar konusunda düzenli seminerler ve kurslar vermektedir. Bu 14 Bölge, görevi teknik yardım geliştirme, test etme ve değerlendirme olan; ulusal bir enformasyon kaynağı niteliği taşıyan Danimarka Eğitim ve Rehabilitasyona Yönelik Teknik Yardım Merkezini finanse ederler.
Kişinin gereksinimi yerel birimlerde çalışmakta olan bir terapist veya sosyal çalışmacı tarafından değerlendirilir. Bu kişiler özürlüleri evlerinde ziyaret ederek teknik yardım veya diğer konularda yardımın nasıl sağlanacağı konusunda önerilerde bulunur. Gerekli durumlarda özürlü birey ve terapist yerel teknik yardım merkezini birlikte ziyaret ederek gerekli ekipmanı bulabilir.
Yerel birimler kişilerin “gereksinimlerini” çeşitli biçimlerde yorumlayarak, destek düzenlemelerine karar verir, örneğin kimi durumlarda kişiye teknik yardım sağlanması yerine sıcak bir yemek verilmesi daha iyi bir çözüm olabilmektedir.
Özürlülerin 67 yaşın altında olduğu durumlarda sorumluluk belediyeler ve bölgeler arasında paylaşılır, çünkü Danimarka’da emeklilik yaşı 67’dir, belediyeler emeklilerin yardım giderlerini tek başına karşılar. Yerel birimler, teknik yardımların tamirine de ödeme yapar. Danimarka genelinde işitme ve görme özürlülere yönelik test ve ayarlama yapabilen özel kurumlar da bulunmaktadır.


Eğitim

Temel Eğitim Yasası Danimarka’daki tüm çocukların fiziksel veya zihinsel özrüne bakılmaksızın, okullarda temel eğitim almasını ve özel gereksinimleri varsa da özel eğitim almasını zorunlu kılmıştır. Kamu okulları özürlü çocukları kabul etmek zorundadır, ekipman eksikliğini belirterek onları geri çeviremez. Sosyal Yardım Yasası, hastane okullarındaki öğrencileri ve bebekleri de içerecek şekilde her yaştaki özürlülere yönelik olarak eğitsel ekipman sağlar. Okullar ve diğer eğitim kurumları çocuklar veya öğrenciler tarafından eğitimleri sırasında gereksinim duydukları teknik yardımı sağlamak zorundadır. Özürlü çocukların çoğu normal okullarda eğitim görür, bazısı da normal okul eğitiminden sonra özel eğitim okullarına gider.

Çalışma Yaşamı ve Mesleki Rehabilitasyon

1960 Rehabilitasyon yasası 12 rehabilitasyon merkezinin kurulmasına yol açmıştır ve özürlülerin çalışma araçlarını ve teknik yardımlarını sağlamaktadır.Daha sonra bunun yerini alan Sosyal Yardım Yasası 43. bölümünde özürlülere yönelik önerilerde bulunmakta, mesleki eğitimle bağlantılı olarak özürlülere parasal ve teknik destek sağlamaktadır. Eğitim kurslarına giden yetişkin özürlülere ulaşım parasızdır.

Sosyal Yardım Yasasının 91. bölümünde fiziksel veya zihinsel bir özrü nedeniyle açık emek pazarında istihdam edilmeyen veya iş bulmakta zorlananlara yönelik korumalı işyeri veya diğer istihdam önlemlerinin sunulması konusunda bölge otoriteleri yükümlü kılınmıştır. Bu zorunluluk, kimisi doğrudan kamu otoriteleri tarafından, kimileri ise devlet sübvansiyonuyla özel sektör tarafından işletilen rehabilitasyon kurumlarının ve korumalı işyerlerinin kurulmasına yol açmıştır. İşyeri düzenlemeleri de bu yasa kapsamında sağlanmaktadır.
Danimarka’da kota sistemi uygulanmak istenmekle birlikte daha sonra bu reddedilmiştir, çünkü, gerekli önlemlerin alınması sonucunda özürlülerin emek pazarında adil bir biçimde değerlendirilebilecekleri düşünülmüştür. Özürlüler, hem özel sektörde hem de kamu sektöründe bulunan ve masraflarının yarısı kamu istihdam birimi tarafından finanse edilen kimi işlerde önceliğe sahiptir.
1991 yılından bu tarafa, istihdamdaki özürlülere yönelik kişisel yardım desteğinin kalıcı bir özelliği olmuştur. Özürlü istihdam eden şirketler özürlüye kişisel yardım sağlamak üzere haftada 20 saate varan finansal destek almaktadır. Benzeri bir destek kendi işini kuran özürlüye de yapılmaktadır. Kişisel yardım, özürlü bireyin kendi başına yapamayacağı pratik işler konusunda yardım anlamına gelmektedir.


Sosyal Koruma

Özürlüler, özürleri için gereken, fazladan giderlerinin karşılanması da dahil olmak üzere, diğer vatandaşlarla eşit biçimde devletin sağladığı gelir desteğine erişme hakkına sahiptir. Sosyal Yardım Yasasının 37. maddesinde değişen koşullar nedeniyle kendisinin veya ailesinin yaşamını devam ettiremeyen özürlülere para ödemektedir. Sosyal Emeklilik Yasası çalışamayan veya çalışma kapasitesi kısıtlı olan özürlülere garantili (devamlı) temel gelir sağlar. Özürlü çocukların aileleri de özürden kaynaklanan fazladan giderler konusunda, özel oyuncakları ve giysileri de içerecek biçimde finansal destekten yararlanır.
Sağlık

Danimarka, ücretsiz tıbbi bakımın verildiği ulusal bir sağlık servisine sahiptir. Bazı ilaç ve medikaller için ücret talep edilir ancak bunlar da devlet tarafından ödenir. Kişiler bir kaza veya hastalık sonucu kısa süreli olarak özürlü olduğunda, hastaneler,gerekli teknik yardımı sağlamakla yükümlüdür.
Son yıllardaki kamusal politika daha çok insanın kurumlarda değil de, toplum içinde yaşamasına yönelmiş durumdadır. Buna göre, yaşlıların kalabildikleri müddetçe evlerinde kalabilmeleri; öğrenme güçlüğü çekenlerin büyük hastanelerden küçük kolektif konut birimlerine yönlendirilmeleri ve böylece toplumla entegre olmaları esastır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için sıklıkla rehabilitasyon teknolojisine gereksinim duyulmaktadır.Bakım kurumları burada yaşayan yaşlı ve özürlülere yönelik olarak teknik yardım ve ekipman sağlamak durumundadır.
Ulaşım

Sosyal Yardım Yasasının 58. maddesi özürlülerin ulaşımlarına yardım etmek üzere düzenlenmiştir. Bu yardım, arabaların tertibatına ve satın alınmasına yönelik bir yardımı içerir. Özürlü sürücüler özürlülere yönelik araç satın alabilmek için faizsiz kredi alabilir, bu arabayı değiştirmek için 6 yıl kullanmaları gerekir, 6 yıldan sonra değiştirmek istemeleri durumunda yeniden kredi alabilirler. Özürlü sürücüler için park ücretsizdir.
1992 tarihli Kamu Ulaşımı Yasası özürlülerin ulaşımı konusunda yeni yükümlülükler getirmiştir. Buna göre her kent, özürlülerin hem iş hem de çalışma amaçlı ulaşımlarına olanak tanımalıdır. Bölge otoriteleri ağır özürlü bireylere yönelik özel ulaşım hizmetlerini, taksi sistemi ve otobüslerin adaptasyonunu da içerecek biçimde özürlü örgütleriyle birlikte planlama konusunda yükümlü kılınmıştır.
Konut ve Çevre

Konutların adaptasyonu Sosyal Yardım Yasası altında yürütülmektedir. İlgili bölümde, “yaş veya kalıcı bir hastalık sonucu herhangi bir bozukluğu veya özrü olan özürlülerin daha iyi bir yaşam sürdürebilmelerini sağlamak amacıyla gerekli konut değişiklileri/düzenlemeleri sağlanır” denilmektedir.
Enformasyon Teknolojisi

Son yıllarda pek çok bölgede özel teknoloji ve iletişim merkezleri kurulmuştur. Bu merkezler iletişim yardımlarına ve diğer teknolojik donanıma bağlı olarak disiplinlerarası test, yönlendirme ve eğitim sunmaktadır.
VI. JAPONYA’DA SOSYAL REHABİLİTASYON HİZMETLERİ

Japonya’da sosyal refah toplumun sağlığını koruyan ve başkalarını düşünen bir metot olarak görülmektedir. Temel yaşam standartlarında insanların yaşamını sağlamak için Japonya’da sosyal sigorta sistemleri ve toplumsal yardım programları bulunmaktadır. Bu programlarda da eğitim sistemi ve evde bakım hizmetlerinin sağlanmasına büyük önem verilmektedir. Japonya’daki sosyal refah sisteminin fikri konfiçyusçülük ve budizmdir. Sosyal refah tarihsel gelişim sürecinde sağlıkla ilgili politikalar ve yasalar arasında yer almakla birlikte 1922’deki sağlık sigortası kanunu ve daha sonra çıkarılan kanunlar içinde 1949 özürlülerin refahı kanunu ve 1950 Zihinsel engelliler ve zihinsel engelliler için sağlık sigortası kanunu ile yapılanma devam etmiştir. 1965’te ise Ana ve çocuk yasası ile temel sistem yapılanması tamamlanmıştır. Japonya’da yeralan günümüzdeki sistemde devlet sosyal refahın korunmasında idari görev üstlenmiş ve sorumluluklarını bu doğrultuda yerine getirmektedir.
Japonya’da sosyal refah sisteminden yararlanan gruplar; çocuklar, yaşlılar, yoksullar, kimsesizler ve özürlülerdir. Bu grupların en büyüğünü özürlüler oluşturmaktadır. Özürlülerde üç gruba ayrılmaktadır. Fiziksel engelliler (işitme, dil ve konuşma, görme bozukluğu olanlar), ruhsal duygusal engelliler ve zihinsel engelliler olarak ayrılmaktadır. Toplum bu insanların rehabilitasyonunu, sağlığını, evde bakım hizmetini, ortez ve protezlerini sağlamak, sosyal katılımlarını desteklemek konusunda çalışmalarda bulunmaktadır.
Zihinsel engelli kişiler için sağlık servisleri ve sosyal rehabilitasyon servisleri bulunmaktadır. Sağlık servisleri psikiyatri hastaneleri ve kliniklerdir. Sosyal rehabilitasyon servisleri ise; yurtlar, kısa süreli bakım evleri, grup evleri, küçük workshoplar ve sosyal rehabilitasyon programlarıdır.
Tokorozawa’da 1979 yılında Sağlık ve Refah Bakanlığı tarafından kurulan Özürlüler Ulusal Rehabilitasyon Merkezi halkın rehabilitasyonu ve refahı konusunda çalışmalar yapmaktadır. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü Özürlülüğü Önleme Rehabilitasyon ve İşbirliği Merkezi Tokorozawa’da kurulmuş olup özürlüler konusunda yurtdışındaki kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmakta ve gelişmeleri takip etmektedir. Özürlülerin rehabilitasyonu tıbbi tanılama sonrasında rehabilitasyon merkezinde profesyonel bir ekip tarafından yürütülmektedir. Bu rehabilitasyon ekibinde; profesyonel hizmetli, doktor, hemşire, fizik tedavi uzmanı, fizyoterapist, iş uğraşı terapisti, psikolog, konuşma terapisti, ortez ve protez uzmanı, sosyal çalışmacı, beden eğitimci, mesleki eğitim değerlendiricisi, mesleki eğitim öğretmeni bireyselleştirilmiş bir eğitim programı ile özürlü bireylerin topluma kaynaşmasını sağlamaktadır. Rehabilitasyon tekniklerinde araştırma ve geliştirme merkezinde ise ortez ve protezlerin ayrıca diğer destek teknolojilerinin yapım ve onarım işleri yapılmaktadır. Profesyonel eleman yetiştirme programlarında ise görme engelliler için rehabilitasyon çalışmacısı, konuşma terapisti, odyolog, işaret dili tercümanı, protez ortez yapımcısı, rehabilitasyon hemşiresi yetiştirilmekte ve programa göre diploma verilmektedir.
Japon Hükümeti 1995 yılında 7 yıllık bir özürlüler eylem planı hazırlamış ve bu plan doğrultusunda 2002 yılına kadar özürlülerin toplumla bütünleşmelerini sağlamak için bir dizi çalışmalar başlatılmıştır. Normalleştirme Stratejisi Eylem Planı kapsamında bedensel engeliler için ve zihinsel engelliler için sosyal aktivitelere katılım sağlamak hedeflenmiş refah evleri ve ev ziyaretleri yapılmış evde sosyalleşmeye yönelik eğitim programları uygulanmış ve engelli kişilere günlük yaşam becerileri kazandırma eğitimleri verilmiştir. Japonya’da hastane içinde sosyal rehabilitasyon dairesi bulunmaktadır. Genelde zihinsel engellilere ve ruhsal duygusal bozukluğu olan kişilere hizmet veren bu daire iki şubeden oluşmaktadır. Bunlar, sosyal destek sistemleri bölümü ve psikolojik rehabilitasyon bölümüdür. Ruhsal duygusal bozukluğu olan kişilere hastanede tıbbi tedavinin yanında sosyal rehabilitasyon dairesinde psikiyatrik tedavi yanısıra psikolojik tedavi uygulanmaktadır. Ağır derecede zihinsel engelli bireylerde ilaç tedavisi yanısıra psikolojik destek hizmetlerinden ve sosyal hayata uyum programlarından yararlanmaktadır. Japonya’da da dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi son yıllarda normalleştirme giderek artan bir öneme sahiptir. Engelli bireylerin toplumla iç içe, bir arada yaşayabileceği diğer bir değişle engellilerin topluma katılımındaki engeller ortadan kaldırılınca sosyal yaşamlarını toplum içinde rahatça sürdürebilecekleri yönünde bir eğilim bulunmaktadır. 2002 yılı sonunda özürlüler eylem planının yararlı olduğu görülmüş, engelli kişilerin sosyal etkinliklere katılımlarının arttığı refah evlerinin ve yaşam evlerinin sayılarında ve etkiliklerinde artışlar olduğu belirtilmektedir.
Sosyal destek sistemleri bölümünde engelli bireylerin sosyal hayata adaptasyonlarının sağlanmasında ekip çalışması ile yaşadığı ortamın düzenlenmesi, ekonomik durumunun iyileştirilmesi, sağlık hizmetlerinden yeterince yararlandırılması, varolan beceri ve yeteneklerinin geliştirmesi, aile eğitimi hizmetlerinin düzenli verilmesi sağlanmaktadır. Engelli bireyin toplumsal hayatta karşılaştığı güçlükler, ailesiyle arkadaşlarıyla toplumla yaşadığı sorunlar, evlilik durumları, bağımsız yaşama hazırlık ve uygun olmayan davranışların söndürülmesi psikolojik rehabilitasyon bölümündeki çalışmalarla çözülmektedir. Japonya’da sosyal rehabilitasyon hastane içindeki sosyal rehabilitasyon dairesinin görevi olduğu gibi daha çok zihinsel engelli ve ruhsal duygusal bozukluğu olan kişilerin rehabilitasyonuna medikal yaklaşımla çözüm getirmeye çalışmaktadır. Engelli bir kişide tıbbi ve sosyal rehabilitasyon uygulamalarının sonucunda mesleki rehabilitasyona geçiş olmaktadır. Mesleki rehabilitasyonun devam ettiği süreçte de zihinsel engelli kişiler sosyal rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanmaktadır. Ancak incelen kaynaklarda Japonya’da Engellilerin tıbbi tanılaması, eğitimi, normalleştirme, mesleki eğitimi, sosyal güvenlikleri, bakımları konusunda detaylı bilgiler bulunmakta olup sosyal rehabilitasyon kavramından çok az söz edilmektedir.