Şeytan görünmeyen ve nereden geleceği bilinmeyen bir düşman olduğundan, onunla savaşmak ve alt edebilmek önemli bir husustur. Peki şeytanı alt etmek mümkün mü?

Åžeytan görünmeyen ve nereden geleceÄŸi bilinmeyen bir düşman olduÄŸundan, onun desise ve vesveselerinden Allah’a sığınmak, bizim gibi aciz kullar için oldukça önemli bir husustur.



İnsan için şeytanın kendisinden kurtuluş yoktur. Kurtulmak demek imtihan sırrının kalkması demektir ki, bu da yaratılış hikmetimize zıt bir durumdur. Bundan dolayı şeytan hayatı boyunca ona musallat olur, vesvese vermeye çalışır.


Resûl-i Ekrem (sav) bu hususta: "Sizden herbirinizin bir şeytanı vardır" buyurmuşlardır.

Mü'min için şeytantan kurtuluş bulunmamakla beraber, onu kendinden uzaklaştırmak ve zayıflatmak için çareler vardır.


Resûl-i Ekrem (sav): "Yolculukta insan devesini zayıflattığı gibi, mü'min de şeytanını zayıflatabilir" buyurmuştur.

Şeytanın vesvesesi, Allah'ı anmak ve O'ndan yardım dilemekle giderilir. Felâk sûresinin tefsirinde Mücahid der ki: "Hannas olan Şeytan kalbe yerleşir. Allah'ı zikrettiği vakit toparlanıp kaçar, kalp gaflete dalınca yeniden faaliyete geçer. Âdeta karanlık ile aydınlığın çarpışması gibi çarpışıp dururlar. Aydınlığın gelmesiyle karanlığın gitmesi gibi, Allah'ı hatırlamakla Şeytan uzaklaşır. Bu sırra işareten Kur'an'da: "Şeytan onlara galebe çaldı da, Allah'ı zikri onlara unutturdu" (Mücadele, 19) buyrulmuştur."




Şeytanı Zayıflatma Yolu

Şeytandan Allah'a nasıl sığınmalıyız?Resimi küçültmek için tıklayınız.
Şeytandan Allah'a nasıl sığınmalıyız?
"Bir gün bir mü'minin şeytanı ile bir kâfirin şeytanı karşılaşırlar. Kâfirin şeytanı yağlı, semiz, parlak ve temizdir. Mü'minin şeytanı ise, zayıf, pis, kirli ve çıplaktır.


Kâfirin şeytanı, mü'minin şeytanına:

— Bu ne hâl? diye sorar. Mü'minin ÅŸeytanı:

— Ne yapayım, bir adama düştüm ki, adam yiyeceÄŸi zaman besmeleyi okur, ben aç kalırım. İçeceÄŸi zaman besmeleyi okur, ben susuz kalırım. GiydiÄŸi zaman elbiseyi besmele ile giyer, çıplak kalırım. TemizlendiÄŸi zaman besmele ile temizlenir, ben de pis kalırım, der. Bunun üzerine kâfirin ÅŸeytanı da:
— Ben öyle bir adam ile arkadaşım ki bunlardan hiçbirisine besmele getirmez. Yemesinde, içmesinde ve giymesinde ben kendisine ortak olurum, der." (Gazalî, Ä°hyâ, III).

Ebu Hüreyre anlatıyor:

Şeytanın şerrinden Allah'a sığınmayla alakalı Kur'an-ı Kerim' de pekçok ayetler bulunmaktadır.

İşte bu konudaki ayetlerden bazıları:

“EÄŸer ÅŸeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü O, iÅŸitendir, bilendir.” (7:200);
“Ve de ki: Rabbim! Åžeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım, Rabbim!” (23:97-98.)


Bu ayetlerde şeytanın, özellikle ibadet esnasında insana gizlice sokulup vesvese vereceğine ve kışkırtarak hayırlı işlerden alıkoyup günaha sevk edebileceğine işaret edilmektedir.

Özellikle Kuran okumaya baÅŸlandığı zaman insanın aklını, fikrini dağıtıp okuduÄŸu Kurandan etkilenmesini önlemek için çeÅŸitli vesveseler ortaya atan, hatta “böyle Kuran okunmaz” dedirterek, Kuran okumaktan vazgeçirmek ister. Onunbütün buy oyunlarına karşı da yine Allah’a sığınmamız isteniyor:

“Kur'an okuduÄŸun zaman o kovulmuÅŸ ÅŸeytandan Allah'a sığın!” (Nahl, 16/98.)


Burada istenen ÅŸey, Kuran okumaya baÅŸlamayacağımız zaman “Euzü billahi mine’ÅŸ-ÅŸeytan’ir-racim” diyerek, önce “Allah’ın rahmetinden uzaklaÅŸtırılmış ve cennetten kovulmuÅŸ ÅŸeytandan Allah’a sığınırım” duasını okumaktır.

Özellikle ilim tahsil etmek ve ibadet yapmak isteyenler ÅŸeytanın tasallutuna karşı Allah’a sığınmalıdır. Ancak bu yolla o sinsi düşmanın ÅŸerrinden korunabilirler.

“EÄŸer ÅŸeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, iÅŸiten, bilendir.” (Fussılet, 41/36)


Şeytani düşüncelerin sınıfı ve sınırı yoktur. O her şeye karışmak, her şeyi bulandırmak ister ve kendisine uyduğumuz şeyler küçük de olsa bunlardan memnun olur.

Çünkü onun ileriye dönük yatırımları vardır ve bunun daha büyüklerini yaptırmayı planladığı için önce ufaktan ufağa bizleri yoklar.

Birinci günahı işlettiği zaman büyük bir zafer kazanmış gibi sevinerek çığlık atar.

Zira şeytanın çağırdığı birinci basamağa çıkan ikinciye daha kolay ve daha rahat çıkacaktır.



Åžeytandan Allah’a sığınmak, sadece normal insanlara mahsus bir ÅŸey deÄŸildir.






Ondan Peygamberler, veliler ve salih kimseler de Allah’a sığınmışlar, dua ederek onun rahmet kapısını çalmışlardır. Zaten Kuran-ı Kerimde;

“De ki: Duanız olmasa, Rabbim size ne diye deÄŸer versin?” (25:77);


“Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aÅŸağılanarak cehenneme gireceklerdir.” (40:60.);

“El açıp yalvarmaya lâyık olan ancak Odur. Onun dışında el açıp dua ettikleri onların isteklerini hiçbir ÅŸeyle karşılamazlar. Onlar ancak aÄŸzına gelsin diye suya doÄŸru iki avucunu açan kimse gibidir.


Halbuki (suyu aÄŸzına götürmedikçe) su onun aÄŸzına girecek deÄŸildir. Kâfirlerin duası kuÅŸkusuz hedefini ÅŸaşırmıştır.” (13:14)

ayetleriyle müminler Allah’a dua etmeye ve ona sığınmaya davet edilmiÅŸlerdir.


Åžu da unutulmamalıdır ki, “Rızasını kazanmak için, korkarak ve umarak, gizlice, haddi aÅŸmadan, darlık ve bolluk zamanlarında” (1) Allah’a dua etmek bizim için bir görevdir ve bunu Rabbimiz bizden istiyor.

Zira dua, aynı zamanda bir ibadettir.

(1) Bakınız: Ra’d, 7/55-56; Ra’d, 7/205-206; Kehf, 18/28; Secde, 32/16.

Kaynak :
Arif Aslan, Şeytan - Cin - Melek, Nesil Yayınları
Merak Ettikleriniz, Mehmet Dikmen - Adem Tatlı, Cihan Yayınları